"Kabile devleti değiliz"
Başbakan Tayyip Erdoğan TUSKON Genel Kurulu'nda konuştu. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada çok önemli mesajlar verdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TUSKON Genel Kurulu'nda yaptığı açıklamada çok önemli mesajlar verdi. Konuşmasının büyük bir bölümünü eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran yasaya ayıran Erdoğan özetle şunları söyledi;
"Türkiye'de istikrar var. Genel seçimler 2015'te olacak. Kardeşlerim, siz arkanıza karanlık güç odaklarınızı almadınız. Arkanıza mafyaları, çeteleri almadınız. Siz dayatmalara engellere boyun eğmediniz. Siz sadece arkanıza milleti aldınız. Bu hükümet de sadece milletle yürüyor. Kamu bankalarını zarar sokan değil, kar ettiren bir hükümetiz. İktidara geldiğimizde kamu bankalarının durumu ortadaydı. Şimdi bu bankalar Avrupa ile yarışıyor. Merkez Bankası'ndaki döviz rezervini 91 milyar dolara yükselttik. Geldiğimizde 21 milyar dolardı. IMF'ye borcumuz 2,3 milyar dolara indi. Daha ne olacak? Onlar borçlandı, biz ödüyoruz. Yolsuzlukla bu olur mu? Biz istesek IMF'nin borcunu hemen öderiz, al paranı git deriz. Fakat gerek yok. Çünkü önümüzdeki yıla kadar vakit var. Finans yönetimi çok önemli. Belediye başkanlığım döneminde rahmetli olan bir işadamı bana ziyarete geldi ve şunları söyledi: Finansı ve insanı çok iyi yöneteceksin. Gerçekten de öyle. Mesele parayı yönetmek .Eğer onu sen yerli yerinde kullanamıyorsan istediğin kadar kayıt tut. Başarı gelmez. Bu güne kadar gelen iktidarlar bunu gündemlerine alamadılar. Başarımızın arkasında millet var. Bugüne kadar birlikte yürüdüğümüz arkadaşlarımızla ayrılığa düşmedik. Bize 'ben' demek yakışmaz. Biz enaniyetten uzak olacağız. Bizim kitabımızda 'ben' yok, 'biz' var. Fitmeye asla prim vermeyeceğiz. Türkiye'yi beraber büyütmeye, milletten aldığımızı millete vermeye devam edeceğiz. Şundan emin olun değerli kardeşlerim. İstanbul'un yoksul mahallelerindeki yoksul çocukların umuduyuz. Bizler Diyarbakır'ın, Muş'un, Van'ın, Bitlis'in, Yozgat'ın umuduyuz. Bizler aynı zamanda Filistin'in, Somali'nin, Şam'ın umuduyuz. Bu umudu söndürmeyeceğiz. Biz bir kabile devleti değiliz. Biz Devleti-i Aliye Osmani'nin bakiyesi üzerine kurulmuş bir devletiz. Umudunu bize bağlamış kitlelere sırtımızı dönemeyeceğiz. Türkiye'yi büyüterek, bölgesinde güçlendirerek, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de büyük bir millet, büyük bir devlet olarak devam edeceğiz. Dün TBMM'de sadece millet iradesi hükmünü verdi. Değişime direnen zihniyet dün milletten cevabını aldı. Milletin sesine kulak verip, bu yönde oy kullanan milletvekillerini yürekten, şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Bir kez de sizlerin huzurunda, tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Kesintisiz eğitim baskısına itiraz eden, ama polise taş atarak değil, çalışmalarıyla destek veren tüm STK'lara buradan ayrıca teşekkür ediyorum. Anamuhalefet partisi bu değişikliğe aylardır karşı çıkıyor. Yok efendim bazı şeylerden haberleri yokmuş. Komisyonlarda, alt komisyonlarda herşey konuşuldu. Kademeli eğitime neden karşı çıktıklarını izah edemediler. Genel Kurul'da konuştular, ortaya tek bir gerekçe koyamadılar. İç tüzükte yazar, miting parlamentodaki grup toplantısında yapılılır. Tandoğan'da yapılmaz. Bu hafta grup toplantımızı Tandoğan'da yapacağız dersen buna kargalar da güler. Toplantıyı da yaptılar. Hiçbir söz ortaya çıkmadı. Bunlar hiçbir zaman milletle aynı yöne bakmadılar. Bunlar, başörtüsünü yasaklamanın ne demek olduğunu bilirler. Ama başörtüsü olduğu için üniversite kapısından çevrilmenin ne olduğunu bilmezler.
4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ
"Eminim sizler de yakından takip ettiniz. Dün TBMM bir kez daha tarih yazdı. Bir kez daha egemenliğin millete ait olduğunu teyit etti. 28 Şubat sürecinin en önemli izi, ortadan kaldırıldı.Dün demokrasi galip geldi. 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' ifadesi yerini buldu. Bunlar çocuğunu istediği kursa, okula gönderemeyen bir annenin-babanın yürek acısını bilmezler. 28 Şubat'a şu karar çıkmadı mı? 15 yaşına kadar mahalle camiine bile çocuğunu gönderemezsin. Bu yasağı getirdiler. Beni babam daha ilkokuldayken mahalle caminin imamının yanına götürdü. Çok şey öğrendim, zarar görmedim. Dün Kılıçdaroğlu İzmir'den seslendi. Aynen şöyle dedi. Kutsal kitbabımız hepimizin baştacıdır dedi. Kitabı elimize besmele ile alırız. İşte bunların Kur-an anlaşıyı bu. Neyse ki evlerinin duvarında asılı duruyormuş. Bunlar duvardaki kitaptan hiçbir zaman korkmadılar, bunlar o kitabın okunmasından, okutulmasından ve anlayışından korktular. Tarihleri boyunca Kur-an'ı bir süs olarak görmek istediler. Ama iş o kitabın öğretilmesine gelince, tüm yolları kapadılar. Dün Meclis'te o engeller kaldırılmıştır. 1950 yılında millet nasıl ki Adnan Menderes eliyle ezanına kavuştuysa, bugün de bu millet dinini tam anlamıyla öğrenme özgürlüğüne kavuşmuştur."