Peki, her zaman güçlü olmak yorucu değil mi, zaman zaman 'Bu kadar güçlü olmak istemiyorum' demiyor musunuz?
Sonuçta insanız, her türlü duyguyu yaşıyoruz. Zaten oyuncu olmak da bunu gerektirmiyor mu? Ben mesela sırf bu çok farklı duyguları, halleri yansıtabilmek için oyuncu oldum. Yani aslında zaman zaman zayıf olmanın hiçbir sakıncası yok. Sadece diğer insanlar, en küçük bir zayıf anınızı aleyhinize kullanmaya çok meraklı. Bu yüzden öyle olmasanız bile hep çok güçlüymüşsünüz gibi görünmek zorundasınız. En azından bir kadın olarak biliyorum ki, kendimi dış dünyadan korumak için yapmam gereken ne varsa yaparım.
Herkes 'Cocaine Godmother'daki oyunculuğunuzu övüyor ve çok iyi bir iş çıkardığınızısöylüyor. Ne dersiniz, bu rol size bir Emmy getirir mi?
(Gülüyor) Hiç bilmiyorum! Ama bu filmin bana verdiği bir ödül var: Hayatımın bu döneminde, Griselda karakterini canlandırmak, banaoyunculuğu neden çok sevdiğimi yeniden hatırlattı. Bu filmde; insanların benden beklediği gibi kusursuz ve güzel görünmek zorunda değildim.Özgürdüm! Ve Griselda'yı canlandırmanın her anını çok sevdim. Bence oyuncular, 200 milyon dolarlık bir filmde bir robotu canlandıracaklarınagerçek insan hikayelerini anlatmalılar. Çünkü biz insanız ve insan hikayeleri anlatmalıyız diye düşünüyorum.
Filmde çok farklı görünüyorsunuz, bütün güzellik kaygılarından arınmış gibisiniz…
Evet çünkü filmde gördüğünüz benim değil, Griselda'nın yüzü! Öğrendiğim tekniklerle biraz kaba saba, zaman zaman erkeksi bir karaktere büründüm. Griselda nasıl göründüğüne hiç aldırmazmış, hatta kendisini çok güzel bulurmuş. Ben de öyle yaptım, nasıl göründüğüme hiç aldırmadım. Mesela filmde göreceksiniz; göz altlarım hep şiş, kızarık ve çökmüş gibi. Başka bir filmde olsa öyle görünmesinler diye ne yapacağımı şaşırırdım ama bu filmi çektiğimiz süre boyunca yataktan hep 'Umarım göz altlarım şişmiştir' diye kalktım!
TÜRKİYE'Yİ ÇOK ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM!
Eşiniz Michael Douglas ile birlikte birçok kere Türkiye'ye geldiniz, hatta son olarakBodrum'daydınız. Nasıl hatıralar kaldı aklınızda?
Evet, Türkiye'ye birkaç kez geldim. Şu an karşımda siz, yani bir Türk var diye söylemiyorum; neredeyse her yere gittim ama tüm dünyada en sevdiğim yer Kapalıçarşı. Bayılıyorum oraya! İstanbul'da çok kez bulundum; örneğin George Lucas ile 'Genç Indiana Jones Günlükleri' isimli dizinin bir bölümün İstanbul ve İzmir'de çekmiştik. Ve evet, son olarak da eşimle birlikte tekneyle Türkiye kıyılarını gezdik. O gezi sırasında Bodrum'a da uğradık. Gerçekten Türkiye'yi çok çok ama çok seviyorum.
O zaman Türkiye'ye daha sık gelmelisiniz…
Kesinlikle! Gelmeyi çok istiyorum. Artık sosyal medya sayesinde dünyanın dört bir yanında hayranlarımız olduğunu görebiliyoruz. Ve Türkiye'den de kadın ve erkek çok hayranım olduğunu biliyorum. (Asistanına dönüyor ve "Aslına bakarsan en kısa zamanda bir Türkiye gezisi planlamalıyız, bunu notlarımız arasına almalısın" diyor.)
GOLFTE KOCAMA YENİLİNCE ÇOK SİNİRLENİYORUM!
Size göre dünyadaki en güçlü kadın kim?
Annem! O olmasaydı; şu an sahip olduğum değer yargılarım olmazdı, iyiyle kötü arasındaki farkı bilemezdim. Şimdi de annemden öğrendiğim bu değerleri, 14 yaşındaki kızıma öğretmeye çalışıyorum. Annem; zayıf yanlarımı, güçlü yanlarımı, ne zaman harekete geçmem, ne zaman durmam gerektiğini söyler, hakkımdaki her şeyi bilir. Yani dünyadaki herkesten daha çok anneme saygı duyuyorum ben.
Yani siz de, annenizin size olduğu gibi kendi kızınıza mı örnek olmaya çalışıyorsunuz?
Deniyorum. Annem kadar mükemmel olduğumu düşünmüyorum ama şükürler olsun ki kızım beni olduğum halimle seviyor. (Gülüyor) Ama kızıma hep söylediğim bir şey var; kadınlar sabırlı ve hırslı olmalı. Mesela ben eğer öyle olmasaydım, bugün karşınızda olamazdım. Size küçük bir örnek vereyim; sporda da çok hırslıyımdır, kocam beni golfte yenince çok sinirlenirim!
HAYATIMDA HİÇ TACİZ GİBİ BİR İĞRENÇLİK YAŞAMADIM
Hollywood son dönemde Weinstein skandalıyla çalkalanıyor. Birçok ünlü yıldız arka arkayayaptıkları açıklamalarla sektörde yaşanan taciz ve tecavüz skandallarını ortaya çıkarmaya başladı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle hayatım boyunca böylesine iğrenç bir şeyle karşılaşmadığım için kendimi çok şanslı hissediyor ve şükrediyorum. Ayrıca kendilerini açıklamalarıyla öne atan kadınlar ve kurbanlarla gurur duyuyorum. Artık bu konuyu konuşabildiğimiz için çok mutluyum çünkü bunlar, çok uzun zamandır yaşanan şeyler. Ve bunlar sadece Hollywood'da, Amerika'da ya da Türkiye'de yaşanmıyor; dünyanın her yerinde ve her sektörde yaşanıyor. Umarım tüm bu açıklamalar bir dönüm noktası olur ve bir daha böyle şeyler yaşanmaz ya da yaşandığı takdirde Weinstein'ın başına gelenlerin ve güç kaybının aynısı onların da başına gelir.
RÖPORTAJDAN NOTLAR...
Geçtiğimiz günlerde Cannes'da dünyanın en büyük içerik fuarlarından biri olan MIPCOM'a, Türkiye Lifetime kanalının davetlisi olarak katıldım. Cannes yollarına düşme amacım, Catherine Jeta- Jones ile bir araya gelip sohbet etmekti. Zeta-Jones ile ilk olarak onuruna verilen kokteylde bir araya geldik. İlk şaşkınlığımı ne kadar uzun boylu olduğunu görünce yaşadım! Yani birlikte çekilen fotoğrafta göründüğü gibi ben çok kısa boylu değilim, o çok uzun boylu! Ünlü yıldız ile ikinci görüşmemiz ertesi gün gerçekleşti ve röportaj yapmak için buluştuk. Beni beklediği odaya girince; sabahtan beri üzerinde koşturduğu topuklu ayakkabılarını çıkartıp ayaklarını hemen yanında duran sandalyeye uzattığını gördüm. Önünde ise atıştırmalık bir şeyler ve ara ara yudumladığı bir fincan kahve duruyordu. Sohbetimiz sırasında beni şaşırtan bir şeyi daha fark ettim; Zeta-Jones son derece esprili, sivri dilli ve eğlenceli biri çıktı. 'Cocaine Godmother'da son derece yaşlanmış, yıpranmış ve çökmüş görünen ünlü yıldızın güzelliğini, alımını ve zarafetini anlatmaya ise kelimeler yetmez... Bir de ne kadar zayıf olduğunu...
SABAH/EYLEM BİLGİÇ