"Sistematik bir engelleme söz konusudur"

AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, Türk bakanların Almanya'da yapacağı toplantıların engellenmesinden hükümetin sorumlu olduğunu belirterek, "Sistematik bir engelleme söz konusudur." dedi.

Giriş Tarihi 08 Mart 2017, 00:00 Güncelleme 08 Mart 2017, 13:44
Sistematik bir engelleme söz konusudur

İÇİNDEKİLER

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye- AB ilişkilerini ve Avrupa gündemine dair son gelişmeleri değerlendirdi.

"BERLİN DUVARI KURUYORLAR"
Çelik, Türk bakanların Almanya'da Türklerle yapacağı toplantıların engellenmesinden yerel makamların değil, hükümetin sorumlu olduğunu belirterek, "Sistematik bir engelleme söz konusudur." dedi.

Bakan Çelik, "Türkiye ile kendi aralarında bir Berlin duvarı kuruyorlar. Ama bu burada kalmıyor." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin yükselen güç olmaya başladığı andan itibaren Almanya ile arasında rekabet olduğunu belirteren Çelik, "Bu rekabeti bir sinerji üretecek, aramızdaki işbirliğini artıracak, kazan-kazana dönüştürebilecek şekilde yönetmemiz gerekirdi fakat Almanya bunu bu şekilde yönetemiyor." dedi.

"ORADAKİ ÇİFTE STANDARDI GÖRÜYORLAR"
AB'deki aşırı sağın yükselişine dikkati çeken Çelik, "AB uzun zamandır yeni bir cazibe üretemiyor. İç sorunlara gömülmüş durumda." dedi.

Türkiye olarak milli çıkarlara baktıklarını dile getiren Çelik, AB'de aşırı sağın ve ırkçılığın yükselmesinin, birliğin zayıflamasının, Avrupa'daki Türk ve Müslüman varlığını, son derece yaralayıcı ve zorlayıcı birtakım hareketlerle karşı karşıya bırakacağını belirtti.

Türkiye'nin bir Avrupa devleti olduğunu ifade eden Çelik, bunun tarihsel bir gerçek olduğunu kaydetti.

"Türk vatandaşlarına, ülkeleri AB'ye üye olsun mu?" diye sorduğunuzda çok yüksek oranda "olsun" cevabının çıktığını, ancak "Türkiye'nin AB üyesi olacağına inanıyor musunuz?" sorusuna net biçimde olumsuz yanıt geldiğini dile getiren Çelik, "Çünkü oradaki çifte standardı görüyorlar. Dolayısıyla bu bizden kaynaklanan, Türkiye Cumhuriyeti'nden kaynaklanan bir şey değil. Almanya'daki siyasi muhataplarımıza da söylüyorum. Eksiden Almanya milli takımı yabancı bir ülkeyle maç yaptığında Türkler otomatikman Almanya'yı tutardı. Şimdi ise otomatikman Almanya'nın karşısında kim varsa onu tutarlar. Bu kadar net. Ama bunu bu hale siz getirdiniz, siz soktunuz." ifadelerini kullandı.

Brexit sonrasında ortaya çıkan, Fransa'nın Birlik'ten ayrılmasını öngören "Frexit" kavramını kimin öne sürdüğünü soran Çelik, "Irkçı, tüm değerlere düşman (Marine) Le Pen söylüyor. Bir bakıma mahalle karışmış durumda. Bunun derlenip toparlanması kolay olmayacak. Bu tartışmalar hala sürüyor. İngiltere gibi önemli bir ülkenin ayrılması demek, AB'nin artık eski AB olarak kalmayacağı, yeni bir forma döneceği demektir." dedi.

"TÜRKİYE'NİN YÖRÜNGESİNİ DAHA GÜÇLÜ TUTMALIYIZ"
Çelik, Avrupa'nın sığınmacılara yönelik politikasını da eleştirdi. Tüm dünyaya sığınmacılara sahip çıkmaları konusunda çağrıda bulunan Avrupa'nın kendisinin ise herhangi bir adım atmadığına işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye Cumhuriyeti'ni yeni kaos, istikrarsızlıklar ortamında, tırnak içinde mahallenin karıştığı bu ortamda, daha güçlü şekilde bu tehlikeli sularda tutmalıyız. (Türkiye'nin) yörüngesini daha güçlü şekilde tutmalıyız. Devlet, hayatımızın daha kontrolünde olması lazım."

AB'nin dağılma sürecine girip girmediğine yönelik bir soru üzerine Çelik, Avrupa'nın kurulduğu değerlere dikkati çekti.

Çelik, aşırı sağ dalganın şu anda Avrupa'yı kuşattığına değinerek, kendisine hala Türkiye'nin AB üyesi olmak isteyip istemediğinin sorulduğunu belirtti. Bu soruya 'Hangi Avrupa'dan bahsediyorsunuz?' diye karşılık verdiğini aktaran Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer kastettiğiniz şey, (Nicolas) Sarkozy'nin kafasındaki Avrupa ise, (Marine) Le Pen, (Geert) Wilders'in kafasındaki Avrupa ise, Türkiye böyle bir AB'nin içinde yer almaz. Böyle bir AB'yi meşru da görmez. Ancak Türkiye siyasi değerler temelinde entegre olmuş, insan hakları hakları ve demokrasi konusundaki çifte standartlardan arınmış, Avrupa'nın kurucu babalarının ortaya koyduğu çerçevede barış ve istikrar projesi bir Avrupa'dan bahsediyorsanız, Türkiye bunun zaten doğal bir parçası olmak ister."

"YENİ İMKANLAR ORTAYA ÇIKACAKTIR"
Avrupa'nın sert gücüyle değil, yumuşak gücüyle değerler birliği üzerinden etkili olmaya çalıştığını ifade eden Çelik, Türkiye konusunda ya da göçmen krizi noktasında çifte standartların ortaya çıkmasının Avrupa'nın kendi gücünde bir zafiyet yarattığını söyledi.

Bundan sonra Avrupa'nın, çekirdek kurucuların bir düzenlemeye, diğerlerinin ise başka bir düzenlemeye tabii olduğu bir tablo içerisinde yer alacağını dile getiren Çelik, "Avrupa'da 2017 sonrasındaki seçimlerin şekillenmesine dönük olarak aşırı ırkçı ve saha siyasetler Avrupa geneline hakim olmazsa, böyle çok olumsuz, dünya, Türkiye ve Avrupa için olumsuz olabilecek bir tablo ortaya çıkmazsa Türkiye için yeni imkanlar ortaya çıkacaktır. Bunda bir kuşku yok." diye konuştu.

Almanya'nın Türkiye ile rekabetini doğru yönetemediğini ve Türkiye'nin yükselen güç olmaya başladığı andan itibaren Almanya ile arasında rekabet olduğunu dile getiren Çelik, "Bu rekabeti bir sinerji üretecek, aramızdaki işbirliğini artıracak, kazan-kazana dönüştürebilecek şekilde yönetmemiz gerekirdi fakat Almanya bunu bu şekilde yönetemiyor. Burada daha çok siyasi mülahazalar öne çıkıyor." dedi.

"İNSANLIĞIN NAMUSUNU TÜRKİYE KURTARIYOR"
AB'de sığınmacılarla ilgili gelişmeler ve Türkiye'ye sığınmacılar için vadettiği 3 milyar avroluk yardım sözü ile yeni ABD yönetiminin sığınmacıları kabul etmemesine ilişkin soru üzerine Çelik, göçmenlerin herhangi bir ülkeye sokulmasının engellenmesi ya da bazı ülke vatandaşlarının engellenmesini Ortaçağ'a dönüş olarak nitelendirdi.

AB'nin göçmen krizi konusunda başarısız kaldığını belirten Çelik, "İnsanlığın namusunu Türkiye kurtarıyor." dedi.