Özal gitti ortaklık bitti

Cem Uzan-Ahmet Özal ortaklığı 1991 yılındaki seçimlerinin ertesi günü sona erdi. O ana kadar Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı ve onun partisi ANAP'ın başındaki Mesut Yılmaz'ı destekleyen Star Televizyonu ibreyi aynı gece, seçimin galibi Süleyman Demirel'e ve DYP'ye çevirmişti. Uzan'ın bitmeyen hırsı, eski ortağı Ahmet Özal'ı da bir kalemde silip atmıştı

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 16 Temmuz 2010 Güncelleme 16 Temmuz 2010, 01:14
Özal gitti ortaklık bitti

İÇİNDEKİLER

Aslında, Çakıcı ve Dündar Kılıç savaşı, Dündar'ın "Bulun onu bana" dediği o cümleden çok sonraları başlamıştı. Çünkü o günlerde, her ikisini de, Dündar her ne kadar gönülsüz de olsa bir akrabalık ilişkisi bekliyordu. Asıl fırtına bundan sonra kopacaktı. Gazetedeki o haberden sonra Alaattin Çakıcı'ya haberi uçurdular. O da zaten mesajı almıştı. "Ben böyle bir şey söylemedim, gazeteciler uydurmuşlar" dedi ve Kürt İdris'in de araya girmesiyle bu olay kıs sürede unutuldu. Ancak yakın bir zaman içinde Alaattin Çakıcı, Dündar Kılıç'ın damadı olarak onun karşısına çıkacaktı. Dündar'ın Ayten Hanım'dan olan kızı Uğur, kendi adaşı olan Uğur Özbizerdik ile evlenmişti ve uzun zamandır kocasından ayrı yaşıyordu.

SONU KANLA YIKANACAKTI

Özbizerdik, İspanya'da bir hapishane tutuklu bulunuyordu. Bu arada Alaattin Çakıcı ile genç kadın arasında bir ilişki doğmuş ve kısa sürede aşka dönüşmüştü. Dündar bu evliliğe önce şiddetle karşı çıktı. Fakat bu konuda yapabileceği fazla bir şey yoktu. Sonunda Uğur, evli ve koskoca bir kadındı. Seçimini kendi yapmıştı. İspanya'daki kocası Uğur Özbizerdik 'ikna edildi' ve boşanmaya razı oldu... Uğur ve Alaattin'in, sonu kanla yıkanacak olan ve fırtınalara dolu evliliği de işte böylece başladı...

İLK ÖZEL TELEVİZYON
Bu arada Türkiye'de çok garip olaylar yaşanıyordu. Turgut Özal iktidarı ülkedeki tüm dengeleri alt üst etmişti. Özal'ın yenilikçi atılımları aynı zamanda ekonomide dalgalanmalara neden oluyor, onun rüşvet alan memurlar için sarfettiği ünlü "Benim memurum haklıdır" cümlesi sadece memurlar arasında değil büyük bankalar ve yöneticileri arasında da rağbet görüyordu! Özal ile birlikte oğlu Ahmet Özal'ın da önlenemez yükselişi başlamıştı. Cem Uzan ile birlikte Türkiye'nin ilk özel televizyonu olan Magic Box'ı kuruyorlar, sonra adını Star'a çeviriyorlardı. Ülkede özel televizyon yasası yoktu ama olsundu... Çünkü Ahmet'in babasının ismi Turgut Özal'dı, üstelik izleyici ilk kez özel bir televizyonun nimetleriyle karşılaşıyordu.
Kırmızı Koltuk gibi tartışma programları başlamış, gece jimnastiği yapan Yasemin Evcim adlı genç kızın bacaklarını görebilmek için uyku saatleri bile değişmişti. Üstelik sarışın güzel hava durumu sunucusu ekranlardan, "Havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız iyi olsun" diyerek gülümsüyordu. Kısaca artık asık suratlı TRT'nin pabucu dama atılmıştı. Ahmet Özal ve Cem Uzan el ele, bu yeni televizyonun pembe rüyasını görüyorlardı.

HEMEN KANAL 6'YI KURDU
Ama bu tatlı rüya, Ahmet Özal için 1991 yılındaki seçimlerinin ertesi günü sona erecekti. O ana kadar Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı ve onun partisi ANAP'ın başındaki Mesut Yılmaz'ı destekleyen Star Televizyonu ibreyi aynı gece, seçimin galibi Süleyman Demirel'e ve DYP'ye çevirecekti. Güç Demirel'e geçmişti ve Cem Uzan'ın bitmeyen hırsı, eski ortağı Ahmet Özal'ı da bir kalemde silip atmıştı. Ama Ahmet'i de yabana atmayın. O hala bir Cumhurbaşkanı oğluydu ve kolları sıvayıp kendi televizyonu Kanal 6'yı kuruverdi. Küçük Özal için bu cicim ayları, Kanal D, ATV gibi özel televizyonların pıtrak gibi açılması ve reklam pastasının aslanın ağzında olması nedeniyle çok çabuk bitecekti. Hacizler arka arkaya gelmeye başladı, Kanal 6 artık batık bir televizyondu. Çünkü 5 Nisan krizi ile birlikte küçük Turgut'un kredi aldığı dört banka batmış, Bank Ekspres ve sahibi Ayhan Şahenk'e olan borçlarını ödeyemez hale gelmişti. Diyeceksiniz ki bizim kabadayı Dündar'ın bu öyküde ne işi olabilir? İşte Türkiye'nin bu karmaşık döneminde Cem, Ahmet derken Dündar Kılıç hiç istemeden öyle bir girdabın içine düşecekti ki bu, hayatının son döneminde yeni bir kabusla el sıkışmak olacaktı.

HAYLİ KİBAR KİŞİLER
Bu yazı dizisi sürerken, olaylara ismi karışan bazı kişilerin yakınlarından telefonlar geldi. Ve hayretle gördüm ki, bizlerin yeraltı dünyası diye adlandırdığımız isimlerin yakınları hayli kibar tavırlı insanlar. Kendi üsluplarıyla bazı konuların yanlış anlaşıldığını ifade ederken, konuşmalarına gereken özeni gösteriyorlar. Anlayacağınız, geçmişin kabadayılarının yeni kuşağı, düşmanlarına bile saygı duyuyor. Onlardan biri de Hadi Turan. Kürt Cemali cinayetinden sonra Dündar Kılıç'ı öldürmek için İstanbul'a gelen Hüseyin Turan ve Cumhur Şahin'in akrabası. Hatırlayacağınız gibi Dündar, Cumhur Şahin'i öldürmüş, Hüseyin Turan'ı da yaralamışı. Ve yazımızda Cumhur Şahin kiralık katil olarak geçmişti. Kendisi de bir cinayetten idamla yargılanıp 16 yıl hapis yatan Hadi Turan'la konuşmamızı, bu yanlışı düzeltmek için yayınlıyorum.
Üstelik onun hikayesi de ayrı bir roman. A.U...

BİZ BİR AİLEYİZ
Hadi TURAN;
Rahmetli Dündar Kılıç'ın yaraladığı Hüseyin Turan benim amcam olur. Öldürdüğü Cumhur Şahin de yeğenimizdir. Yani aileden biridir, kiralık katil değildir. Yani olaylar doğru ama Cumhur Şahin bu işe kan davası için girdi diyorsunuz!

Hadi TURAN: Evet. Biz hep bir aileyiz. Ailemizden bir insan kiralık katil olabilir mi? Kiralık katil para için iş görür. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Hüseyin amcam ile Cemal abi de zaten akrabalar. Tabii doğrusunu söylemek gerekirse biz ailece bu olaylara karışmak zorunda kaldık. Hepsinin de bedelini fazlasıyla ödedik. Bu konuların nasıl inkar edelim. Biz öldürmek zorunda kaldığımız insanlara da sonunda rahmetli diyoruz. Kimseye olumsuz bir cümle kullandırmıyoruz.

O SAHİP ÇIKTI
Sonuçta onlar, bir kan davası için Dündar Kılıç'ı vurmaya geliyorlar!

Hadi TURAN: Tabii... Tabii... Çatışma olmuştur, olay doğrudur. Rahmetli Dündar abi, amcamı yaradıktan sonra vurmak için yanına geldiğinde amcam gözleri kapatmış. Dündar abi ayağına ateş etmiş ve "Ben Hüseyin ağaya kıyamadım. Çünkü Oflu ağabeyi vurup Ankara'ya geldiğimde bana o sahip çıktı. Ona, delikanlılığına kıyamadım" demiştir. Bu olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra Hüseyin Turan amcam öldürüldüğünde, şahsın biri Dündar ağabeye gitmiş. Niyeti Dündar ağabeye 'Gözün aydın' demekmiş. O da silahı çekip ayağından vurur adamı. "Senin gibi bir tane dostum olacağına onun gibi bin tane düşmanım olsun" der. Eskilerin düşüce anlayışları, dostlukları, düşmanlıkları böyleydi. Her an mertlik kakardı işte.

EINSTEIN'IN DEDİĞİ GİBİ
Uzun yıllar hapiste yattınız.

Hadi TURAN: Elbette çatışma olmuştur, olay doğru. Amcam Hüseyin Turan'ı öldürenleri hiçbir zaman affetmedim. Zamanı gelince de onların hepsini öldürmek zorunda kaldım. Mahkemeye çıkartıldım ve idamla yargılandım. 15 yılı aşkın bir süre kapalıda yattım. Anlatılanlar çok farklıdır. Ancak yaşamın kendi gerçeği ise daima çok farklı. Dünyanın en zeki insanlarından Einstein gerçekte doğru söylemiş: "Bu yaşamda hiçbir şey göründüğü gibi değil..."