Tarihi 13 Ocak 2015

Deniz'den kültür kardeşliği projesi

Denizbank'ın desteği ile hazırlanan 'Biz Kültür Yolcuları' projesinin galası için Üsküp'teydik. Her biri 45 dakikalık, 10 bölümden oluşan belgesel ve 205 sayfalık kitabı içeren proje, Türkiye ve yakın coğrafyasının kültürel zenginliklerini gözler önüne seriyor. 'Kültür Yolcuları'na büyük ustaların eşlik ettiği projede; Yaşar Kemal'le dengbejler, Ara Güler'le Ermeni ustaları konuşuluyor, Suzan Kardeş'le 'suyun öte yanı'na geçilen projede, Musa Eroğlu ile Erenler diyarına uzanılıyor; Ahmet Özhan'la eski fasıllar, Burhan Öçal'la Sulukule kültürü yad ediliyor; Erol Parlak ve Kubat'la Abdallar diyarında, Garo Mafyan'la ise Van Gölü'nde buluşuluyor. 'Biz Kültür Yolcuları'; Kafkas yaylalarından Sulukule sokaklarına, Ada sahillerinden Balkan köprülerine, Abdal düğünlerinden Diyarbakır dengbejlerine, Akdamar efsanelerinden alaturka sohbetlerine Türkiye'de kültürlerin zenginliği ve kardeşliği keşfetmemize olanak sağlıyor.

İZLER SİLİNMEDİ
Büyük kurumların sanata ve kültüre destek vermeleri çok önemli.
Büyük zahmet ve zaman gerektiren böyle bir işe destek verdikleri için DenizBank'ı ve Genel Müdür Hakan Ateş'i tebrik ederim. Hakan Ateş'in ifadesiyle "Hayatta iz bırakmanın yolu, kültür ve sanattan geçiyor." Hakan Ateş ve Genel Müdür Yardımcısı Tanju Kaya, projenin ilk kıvılcımını çakmışlar. Ve ortaya arşivlerimizde saklayabileceğimiz çok güzel bir eser çıkmış. Belgeselin ilk bölümü 'Suyun Öte Yanı Balkanlar' ile başlıyor.
Balkanlar'da yaşayan Müslümanlar 'Evlad-ı Fatihan' diye bilinir. Balkanlar yıllarca Osmanlı topraklarıydı. Vardar Nehri boyunca uzanan sokakları gezerken sanki bir Anadolu şehrinde dolaşıyorsunuz.
Bu topraklardan göç edenler için Üsküp eski tren istasyonu ve Sirkeci Garı'nın özel bir anlamı var. Her şeyin başladığı ve bittiği iki nokta. 1912'de patlak veren Balkan Savaşları'yla başlayan göç dalgasına dair çok fazla dram var. Bu dramı en acı şekilde yaşayan Suzan Kardeş'in ifadesiyle "Gurbet, gideni bir daha görmemekmiş." Üsküp sokaklarında gezerken, yapılan asimilasyon ve baskılara rağmen Osmanlı'nın izlerinin silinemediğine şahit oluyorsunuz.
Camiler, medreseler, hanlar ve hamamlar hepsi Osmanlı'nın eseri. Türkçe konuşup, Türk Lirası ile alışveriş yapabildiğiniz yerler dahi var. Göç edenler buraları hiç unutmamış, kalanlar ise tüm baskılara rağmen örfünü, adetini ve geleneklerini unutmadan yaşamaya devam etmiş. Galada bizimle birlikte olan Suzan Kardeş'in Balkanlar'a dair söylediği cümle her şeyin özeti gibiydi; "Balkanlar'da bir cami sayesinde Müslümanlığımı, bir okul sayesinde Türklüğümü
korudum."