Tarihi 30 Ağustos 2023

Yok böyle bir Zafer!

MEMLEKET sevdasının, bağımsızlık tutkusunun ve en çaresiz zamanlarda bile ülkesi için asker olmanın erdemini o yıllar öğretti bizlere.
En çok da Dumlupınar'da 4 gün ölümüne savaşan ve "Zaferi" bayrama dönüştürenler.

***

Sefaletin ve çaresizliğin boynunu bükemediği bir millet ayaktaydı.
1922 yılı Dumlupınar. 26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin cennetine koşuyordu güzel insanlarımız.
Her birinde yaralı askeri sırtında taşıyan diğer yaralı asker ruhu.
Ayaklarında çaputlar, ellerinde derme çatma silahlar, mataralarında alın teri ama yürekler dağ gibi.
Gökteki yıldızlar yere inmişti de gözlerinden öpüyordu her birinin.
Düşman şaşkın düşman sus pustu!
Bir millet uyanıyordu da yeniden yanıyordu söndü zannedilen ateşler.
Günlerden 30 Ağustos'tu.

***

Onurlu bir nöbetin yolculuğunda, ülkesini düşmana karşı savunmanın en kutsal mertebesindeydi güzel askerlerimiz.
İşbirlikçi işgal kuvvetlerine karşı dururken gözlerini kırpmadan ölüme selam çaktılar.
Atının üzerinde cennet yüzlü Gazi Mustafa Kemal Atatürk, söyleyecek sözü kalmadığı sanılan bir millet adına haykırıyordu.
"Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır." İşgalciler İngiliz marka silahları bırakıp kaçarken arkalarına bile bakmadılar.
Güzel askerlerimden biri Türkiye haritası çizdi toprağa, eğildi öptü, bütün arkadaşları onu alnından öptü.
Düşman ölüydü düşman mahpustu.
1922 yılı Dumlupınar.
Günlerden 30 Ağustos'tu.

***

Geçmişini geleceğine yazdıranlar, geleceğini geçmişinden alanlar kazandı bu zaferi.
Ezilmeden yaşamanın özgürlüğünü iliklerimize kadar hissetmenin onuruna.
Bu toprakların tek sahibinin kim olduğunu göstermek adına.
Hiçbir ülkenin askerleri bir savaşta bu kadar anlam kazanmamıştır.
Hiçbir ülkenin tarihine böylesine görkemli bir zafer yazılmamıştır.
Dünyanın her yerinde bu zaferi bilirler ve 1922 yılından bu yana o fotoğrafların karşısında saygıyla eğilirler.

***

Bu zafer Cumhuriyetimizin kurulması ve mahşere kadar yaşaması için kazanılmıştır.
Türkiye haritasını değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini gelecek nesillere de aktarmak için.
Ne acıdır ki böylesine görkemli bir Zafer Bayramı'nı bile sadece tatil olarak benimseyenler ve günü "geçiştirenler" vardır!
Oysa Ata'sına ve vatan için can verenlere gerçek değeri verildiğinde umutlu ve huzurlu bir yolculuk başlar.
O masum okul yıllarımızın ve çocukluğumuzun en güzel marşıdır; "dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar."

MUTLULUK TAKVİMİ
Hapishaneye kitap gönder.
Zenginlikle başarıyı karıştırma.
Çöpleri ayırıp boşalt.

Bu dünyanın adaleti
Yok arkadaş yok arkadaş
Dosttan gördük ihaneti
Ahde vefa yok arkadaş

Saat gibi kurulduk da
İyi günde sorulduk da
Sırtımızdan vurulduk da
Ah demedik ah arkadaş

Kazdılar da kuyumuzu
Sular geçti boyumuzu
Ömrümüzü kuzu kuzu
Biz yedirdik biz arkadaş
Hakkı YALÇIN

Hayat mutluluk vermiyorsa sen de beklentilerini değiştir.

Olacağına bak!
İstanbul Ataköy 11'nci Kısım'da adamın biri parka tek başına sigarasını içiyordu.
30 yaşlarında çantalı biri yaklaşıp sordu, "Bakırköy Meydanı'na nasıl çıkabilirim." Adam yolu tarif etti, çantalı adam geri döndü. "Uyuşturucu kullanıyor musunuz?" Sigara içen "ne diyorsun sen" diye bağırınca çantalı çakal "yok yani" dedi, "eğer kullanıyorsanız elimde çok iyi mallar var." Adam küfrü basınca çantalı çakal hiçbir şey olmamış gibi yoluna gitti.
Adam olayı bizlere anlattı. "O çakalı yakalatsam 'içiciyim' derdi, savcılık da serbest bırakırdı. Ben de istemediğim kadar düşman kazanırdım."