Sevda borsası kurulsa, yürek hisseleri tek işlemlik bile ilgi görmez.
Yoksul kızların zengin koca, zenginlerin daha zengin koca istediği bir dünyada para aşkı yendiyse.
***
Yeşilçam filmleri yeniden çekilmeli.
Fırıldaklığın süslendiği, adına aşk denen gecelik ilişkilerin bile parayla beslendiği bir dünyada, bizim gibiler gerçek aşkları o yoksul ama onurlu mahallelerden öğrendiyse.
***
Gündem yaratmanın her şeyden değerli sayıldığı bir düzende "insanlığın önünü açın" diye bağırsak duyulmaz.
"Bir magazin pespayesi falanca alışveriş merkezine geliyor" dendiği zaman izdiham yaşanır hale geldiyse.
***
"İkimizin resmini çıkarsınlar yan yana" diyen sevgilileri hatırlatsak ilgi çekmez.
Cep telefonlarıyla çekilen renkli fotoğraflar bile bir gecede eskidiyse!
***
Radyonun sesiyle uyanan eski zaman aşıklarının yüzlerindeki masumiyetin siyah beyaz posterlerini duvarlara yapıştırsak kimse dönüp bakmaz.Para sesiyle uyanan erotik klip şarkıcılarının bedenleri sosyal medyanın içini de dışını da süslediyse!
***
Kurşuna dizilmeye giderken gözlerini bağlatmayan Cem Karaca parkalı eski zaman sevdalılarından eser kalmadı.
Şimdi kendini reddeden kadınları sırtından vuran yeni moda erkekliğin bilinçaltına emirler verildiyse!
***
İki oda bir mutfak konulu düşler, film afişlerinde takılı kalmış gülüşler şimdiki zamanda hiçbir şey ifade etmez.
"Size dolar üzerinden kur yapabilir miyim?" diyen kadınlar piyasayı ele geçirirken, enayi erkekler de buna izin verdiyse!
***
"Yürek matbaasında bastırılmış duyguların şiirleri bir mektuba yazılır taşın altına konurdu" diye hatırlatsak kimin umurunda!
Sosyal medyada "dayatılan fenomen yaratma merakı" her şeyin önüne geçtiyse.
***
Eski yıllarda en çok gülle bülbülün aşkını anlatırdı şarkılar.
"Bülbül aşıkmış güle, gül naz eder bülbüle." Bir bülbülün bütün hayatını gülün etrafında harcadığı sanılır.
Hayır! Bülbüller yılda 3500 kilometre yolculuk yaparlar. Güllere şakıdıkları o harika bestelerin bedelini böyle öderler.
Şimdi "Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin" diye mırıldansak, yüzümüze garip garip bakarlar.
Torbacı şarkıcıların itibar gördüğü bir ülkede aşk şarkıları değerini yitirdiyse!
***
Sokağa çıkma yasaklarında geceleri alenen sokağa çıkan sevdalı delikanlıları hatırlatsak ne yazar!
Şimdi ihanet borsasında şerefsiz ayaklara bile kırmızı halılar serildiyse!
MUTLULUK TAKVİMİ
Bir fincan kahveyle mutlu ol.
Çocuklara uçurtma yap.
Özgürlüğü hiçbir şeye değişme.
Şiir kitabı oku.
Aşkın çay bahçesinde
Sen Gülşen'din
Ben Tarık
Yeşilçam filmi gibi
Güzel bir aşk yaşadık
Yanlış adrese gitti
Sevda mektuplarımız
Sonra sessiz sedasız
Öyle küskün ayrıldık
Benim masum liselim
Hayatımın aşkı
Gençlik yıllarımdan
Sana bir borcum vardı
Dilerim gururunu
Okşar bu şarkı
Hakkı YALÇIN
Azalan güzellikler yarına kalmayacak çoğalan kötülükler hiç azalmayacak.
Uzun cümleler!
Hayatın kör noktalarını yakalamak
için ruhun derinliklerine inmek gerekir
de yükselen değerin alçaklık olduğu bir
dünyada bunun hükmü kalmış mıdır?
İsyanlarını içine gömen yaşlı insanların
iç sesine ah düşüyorsa, onların yüzünü
güldürmeyenlere de günah düşüyor
demektir.
Bu uzun cümlelerin anlamı varsa!
