Yıllar önce emekli bir öğretmen okuyucum, benim maziye düşkünlüğüme karşılık faks yollamıştı da "geçmişin kötü yanlarını" önüme sürerken, geleceğin güzelliğine kanıt olarak teknolojik gelişmeleri koymuştu.
Ben de kendisine cevap yazmıştım. "Ah sevgili öğretmenim" demiştim, "gelecek güzel olsa sizlerden saklar mıyım?" Benim maziye olan düşkünlüğümde özne; sevgi ve saygının kaybolmasıyla oluşacak tehlikeleri işaret etmekti.
Bir toplumu ayakta tutan en anlamlı değerlerin kaybolmasıyla, teknolojinin var olması arasındaki uçurum gittikçe derinleşirken her şey ortada!
***
Avuç içi kadar özgür sokaklarda kocaman bir dünyamız vardı bizim.
Cep telefonsuz, bilgisayarsız, kredi kartsız, mahalle bakkallarının veresiye defterine borç yazılan o zamanları geri istesem kim verebilir?
İnsanların nüfus cüzdanına bakılmadan birbirini sevip saydığı, tartışırken bile naif cümlelerin kurulduğu yılları kim geri getirebilir?
Sosyal medya mezbahalarında insanlara iftira atmayı güç sayanlar mı, yere düşene tekme atanlar mı?
Bir toplumu bozmak için bütün kozlarını kullanıp güç gösterisi yapanlar mı?
***
Eskiden ayıp olan şeylerin bırakın ayıp olmasını, şimdi utanç verici gerçekler bile itibar görüyor. Mertliğin yerini namertlik aldıysa, öldürülmüş terbiye yaşatılan terbiyesizliklerin sebebi olduysa olanlar olmuş, kötülükten beslenenlere gün doğmuştur.
***
Uyuşturucu altın devrini yaşıyor, gençler durdukları yerde yıkılırken, analar babalar kan ağlıyor kimsenin umurunda değil.
12 yaşındaki kız öğrenciler elektronik sigara müptelası ama her şey olağan karşılanıyor.
İnsana verilmeyen değer paraya verilirken varsa yoksa nefret ve şiddet. Nasılsa memlekette ölüm bedava!
***
"Kan kokusunu bebek kokusuna tercih edenlerin el üstünde taşındığı bir ülkede bütün çocuklar tehlike altındadır" diye kurduğum cümlelerin modası geçmiş olabilir ama bende moda hiç değişmedi. Bizim için eski zamanların terbiyesini anlatmak, yeni zaman çirkinliklerini cilalamaktan bin kere değerlidir.
O yüzden çocukluğumun köprü altı bitirimlerini bugünün profesörlerine değişmem.
***
Gençliğimin o zarif insanlarını, bugün kirli pençelerini çocuklarımıza uzatanlara mı değişeceğim?
Bunları hatırlatsam ne değişir ki! Beni dinler mi şimdiki zaman!
MUTLULUK TAKVİMİ
Uyuşturucuyla aktif mücadele et.
Hazır yemeğe asla güvenme.
Yakışanı giy.
İlginç projeler üret.
Ekmeğini kazan
Tek kişilik bir aşk var
Kırılmış aynalarda
Seni tanıyan nasıl
Sensiz kalabilir ki
Seven yürek gitse de
Gözü arkada kalır
Bir veda nasıl senden
Güzel olabilir ki
İhtimallerde yoksan
Bari aşkı hatırlat
Bu kalbi sevmek için
Taşıyoruz be hayat
Bizim neyimiz noksan
Ömrümüze ömür kat
Biz zaten ölmek için
Yaşıyoruz be hayat
Hakkı YALÇIN
Mazi çocukluğumuzun gaz lambasıdır ama hala bizlere yol gösterir
Neymiş, deliymiş!
Bazı insanların omurgalı olması,
farklı düşünceleri savunması "deli"
yakıştırmasıyla geçiştiriliyor. Bilmiyorlar ki
"deli gömleği" onların gururu.
Zor olan kirli paranın ve
haysiyetsizliğin karşısında diz çökmemek.
Ayaklarının götürdüğü mezara bile
gözünü kırpmadan yürümek.
Deli denilen insanlardaki yürek,
parayı görünce aklını kullananlarda olsa
bu dünya farklı olurdu ama o zaman da
deliliğin anlamı olmazdı