Tarihi 1 Şubat 2023

Ayak izleri!

GEÇMİŞE uğramadan geleceğe koşamayız, o yüzden maziye olan borcumuzu eski güzellikleri canlı tutarak ödüyoruz.
Anılarımızın silindiği sokaklarda yürümek bile zor artık, çatallaşıyor yollar.
İnsanların gözlerinin ferinde biriken açlıklara göz ucuyla bakan yok ama yan bakan çok!

***

Renkli bir geçmişi olan Beyoğlu o güzelim dilini yıllar önce değiştirdi.
Eskiden de kepazelikler olurdu ama şu sıralar daha bir karanlık sanki.
Dünya paranın ekseninde dönerken Taksim'den yola çıkan Tünel'e varmadan geri dönüyor.
Birbirlerine selam veren güzel insanların yerini, "ben mazinizin yanlış anlaşılmasıyım" diyenler almış.
Çaresizliğin gururunu gösterenler de çok ama ne yalnızlığın kahve saatleri kalmış ne eski müşteriler.

***

Çiçek Pasajı'nda akordeon çalan madamın sonsuza kadar yaşamasını beklemiyorduk ama anıların bu kadar kolayca öldürülmesi de gerekmiyordu.
Balık pazarı derlerdi, kalabalıkta bile birbirine sürtünmeden geçerdi insanlar.
Eskilerden kimse kalmadı da kabalığın fiyakasına diyecek yok!

***

İstanbul'un bende iz bırakan semtlerine de bakıyorum, bir cesedin kıyıya vurması gibi bütün evlerin altı kafe, yolların iki yanı restoran kaynıyor.
İnsanlar kendi evlerinin önüne araçlarını bile park edemiyor.
Gökte yıldız kaysa tutacak dilek kalmamış ama o semtleri bozmanın alemi varmış!
İnsanları sırtına alanların yerini de sırtından vuranlar almış.

***

Çocukluğumun geçtiği Merter Tozkoparan'a bakıyorum, herkes geri dönüşümü bekliyor.
"Evlerinizin insani şartlara dönüşmesine sizlerin ömrü yetmez" diyorum, "olsun" diyorlar "bu semt zaten bizim mezarımız!" Şartların insanları çaresiz koyduğu anlar vardır ya aynen öyle!

***

Hey gidi İstanbul!
Evlerdeki kilitli sandıkların en değerli hazine sayıldığı yılları aştık.
Boşanmak isteyen kadınların eli silahlı kocaları tarafından katledilmesine alıştık.
Her sayfası okunmaya değer kitaplarımız vardı, sosyal medya mezbahalarına ve televizyon dizilerine kurban edildi.
Dürüstlüğün beyin ölümü gerçekleşti.

***

Bir zamanlar güneşe açılan pencereydi bu şehir. O zamanlar mutlu sabahları vardı İstanbul'un, insanlar "günaydın" kelimesinden yola çıkardı.
Kırk yılda bir gangster çıkardı da aklı çıkardı şehrin.
Şimdi iyiliği ibadet sayanların yerini kötülüğü kudret sananlar aldı.
Bizlere de yürüdüğümüz yollarda "kendimizi kollamak" kaldı!

Mutluluk Takvimi
Yazmaya başlamadan önce düşünmeyi öğren.
Cam kenarına küçük lambalar koy.
Şekerli gıdalara güvenme.


Aşklar gelin çiçeği
O tatlı dilli zaman
Kağıt mendil bilmezdi
Yakası güllü zaman

Kuşlu zarflar içinde
Bütün müjdeler yolda
Kahvenin telvesinde
Kısmet taşardı falda

Bir ıhlamur kokusu
Nerde o eski yazlar
Kulaklara küpeydi
İki kardeş kirazlar

Sitemler sana değil
Ah sevgili İstanbul
Ahşap evlerin gibi
Sevdaların da yoksul
HAKKI YALÇIN


ÇİÇEK VE SAKSI!
Unutmayın ki dünyayı ben yarattım pozlarıyla herkese tepeden bakanlar, günü gelince tepe üstü çakılmaya mahkumdur.
Saksıdaki çiçektir değerli olan, saksı sadece süstür. Çiçektir asil olan büyümenin direncini gösteren.
Oysa çiçeğin asaletini ve mücadelesini bile üzerine alınır, o küstah saksılar!