Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 20 Mart 2024

Yeni sayfa!

TÜRKİYE'NİN BÜYÜK
DEVLET olarak yoluna devam edeceğini kaç zamandır yazıyorum... Çok kişi anlamıyor.
Bilmiyor, ıskalıyor. Türkiye'nin kapladığı alanın sihrine uzaklar.
Gücüne, alacağı, alabileceği role sırtları dönük...
Kaç zamandır DEĞİŞİM olacağını paylaşıyorum.
Selahattin Demirtaş, eşi Başak Hanım, DEM Parti, CHP, İmamoğlu, Özgür Özel, Leyla Zana yerel seçimler, İstanbul'un tercihini kesinlikle BÖLGESEL GELİŞMELER üzerinden okumaya çabalıyorum.
KÜRESEL DENKLEMDEKİ şahane hamleleri de eklemeyi ihmal etmiyorum.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Erbil-Bağdat ve Washington ziyaretlerini buraya taşıdım.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in IRAK'a gidişini de...
7 Ekim HAMAS saldırısından sonra Türkiye'nin pek çok konuda pozisyon değiştirdiğini görüyordum. HAMAS tasfiye edilecekti. PKK da... Zamanın ruhu yeni şeyler söylemeyi ve yapmayı emrediyordu... Gelin isterseniz bunu açalım. Ve rotayı anlamaya çabalayalım...
Bölgemizde PKK üzerinden KÜRESEL bir bilek güreşi vardı.
Binlerce kez buraya taşıdım!
AVRUPA, PKK ile Türkiye'yi bölüp Kuzey Irak'a ve enerji başkentlerine komşu olacaktı. Bu sayede küresel ölçekte ABD ile yarışmaktan geri kalmayacaktı.
EN zayıf kasını güçlü kılacaktı.
ABD de bunu bildiği için IRAK'a giriyordu. Kürtler'i ayırıp kolluyordu. Enerji vanasının AVRUPA'nın eline geçmesine itiraz ediyordu. Yaşanılanlar bu iki eksen arasındaki mücadeleden başka bir şey değildi. Artık Türkiye'nin vereceği karar dengeyi belirleyecekti. İşte yeni döneme girildiğini anlatan çok işaret bulunmaktaydı. Ve Türkiye ANA AKTÖR olarak sahada olacaktı.
Detaylara girelim...
Hakan Fidan ve İbrahim Kalın Washington DC'deydi. Hemen arkasından Türkiye'yi iyi bilen ve oradaki tüm toplantılara katılan James Jeffrey, TRT'ye konuşuyordu... "1980'lerin ortalarında Özal döneminde Türkiye'deydim. 1999'da Clinton ziyaretinde oradaydım. 2009 Barack Obama ziyaretleri, bunlar son 40 yılda ilişkilerin yüksek noktalarıydı. Şimdi BAŞKA BİR YÜKSEK noktadayız. Her iki tarafın birçok konuda işbirliği yapma isteği de var..." Jeffrey, ABD'nin büyük bir güç olduğunu söylerken "Türkiye de tıpkı Fransa gibi Rusya gibi Çin gibi büyük bir güçtür" diyordu... Söyleşinin en gizemli cümlesi ise şuydu..."Biz Amerika, şimdiki uluslararası düzenden yararlanıyoruz. Türkiye faydalanıyor. Bu sayede dünyanın 15'inci ve 20'nci büyük ekonomisi arasında bir yere geldi. 80 yıldır başka bir ülkenin SALDIRISINA uğramadı. Dolayısıyla bu ortak küresel sistemden hepimizin yararlandığının ve şu an bunun TEHDİT altında olduğunun farkına varmak çok ama çok önemli..." Bu cümleyi tekrar tekrar okuyun ve kendinize göre bir anlam çıkartın..
Devam...
Jeffrey çok önemli noktalara basıyordu! ABD'de ne zaman bir BAŞKAN adayı ORTADOĞU'dan çıkma sözü verse, tüm bedeniyle gelip burada yerini sağlamlaştırıyordu...
Jeffrey bunu şöyle açıklıyordu:
Ortadoğu dünya petrolünün neredeyse yüzde 50'sine, dünya doğalgazının yüzde 40'ına sahiptir. Dünya petrol ticaretinin yaklaşık yüzde 40'ından biraz daha azını ve doğal gazın yaklaşık yüzde 18'ini ihraç etmektedir.
Konteyner trafiğinin 1/3'ü Süveyş Kanalı'ndan, uluslararası petrolün ise yüzde 25'i Hürmüz Boğazı'ndan geçiyor. O bölgede kaç tane ülke var? 5 mi 6, 7 mi?
Bunlardan ikisi nükleer silah geliştirdi. Bir diğeri ise ne yazık ki eşiğinde, İran... Suriye, Irak ve Libya gibi diğerleri de denedi... Bu bölgeden çıkan terör gruplarını düşünün. Bu bölge gözümüzü geri çevirebileceğimiz bir bölge değil...
Bunu her yapmaya çalıştığımızda kendimizi yine orada buluyoruz...
Tüm görüşmelerde bulunan deneyimli BÜYÜKELÇİ Jeffrey, yeni dönemin başladığını bir şekilde aktarıyordu. Benim de uzun zamandır yazmaya gayret ettiğim buydu. 1991'de ABD'nin IRAK'a müdahalesi ile başlayan BÖLGESEL SARSINTI, artık devam edemezdi. O zamanlarda düşünülen planın hayata geçmesi artık kaçınılmazdı. ABD'nin kendini güvende hissedeceği, AVRUPA'nın kontrol edileceği TÜRKİYE'nin de başrolde olacağı bir model şarttı.
Hindistan'daki G20 Zirvesi'nden sonra ortaya GLOBAL GATEWAY projesi atıldı. Türkiye burada önemli bir yer tutmuyordu.
Ancak İsveç-Finlandiya'nın NATO'ya alınmasında ANKARA'nın desteği F-16'larda atılan adım ve pek çok hamle bu planın revize edilmesinin önünü açtı. Asıl amaç buydu zaten!
Başından bu yana...
Geçen yıla dönelim...
Dışişleri Bakanı Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 Liderler Zirvesi'nde katıldığı görüşmelerde, Kalkınma Yolu Projesi'nin gündeme geldiğini aktararak, şunları söylüyordu...
"Basra Körfezi'nden gelip, Irak üzerinden geçecek olan Kalkınma Yolu Projesi. Türkiye, şu anda bununla meşgul. Özellikle Irak, BAE, Türkiye, Katar bu konuda yoğun görüşmeler içerisinde.
Cumhurbaşkanımız BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan ile yaptığı görüşmede, önümüzdeki birkaç ay içerisinde bu konudaki nihai resmi çalışmaların en azından evrak üzerinde bitirilip pratiğe geçmesi konusunda mutabık kaldılar. Bu ön görüşmeyi Irak makamlarına da ilettik..." Önceki akşam TV'de Fidan'ı izlerken alınan yolun açıklanandan çok daha fazla olduğunu anladım. Bu 40 yılı aşkın süredir bölgeyi tıkayan, kana bulayan, kirli oyunların sonu demekti. PKK bitecekti.
Tasfiye olacaktı. KANDİL ağırlıklı olarak AVRUPA'nın kod'larını koyduğu alandı. Silinip gidecekti. Irak, Türkiye ile birlikte hareket edecekti. AVRUPA'nın bölerek almayı düşündüğü enerji, TÜRKİYE'nin vanasından geçerek oralara ulaşacaktı! Bu bölgedeki dinamiklerin yeniden yapılandırıldığını göstermekteydi.
Türkiye BAŞROL olacaktı.
İçeride siyaset farklılaşacak.
KÜRT siyaseti başkalaşacaktı.
Tasfiyeler olacaktı. Yeni ritim belirlenecekti... Bölge zenginleşecek, ekonomik kalıplar kırılacak, özgürlük gelecekti.
Bunun altına imza atan büyük güç de TÜRKİYE olacaktı. Yeni sayfa için her şey hazırdı...
Başkan Erdoğan, EYLÜL'de gittiği ABD'de şunları söylüyordu:
Her şeyden önce Basra Körfezi'nden ve Körfez ülkelerini de aşarak Irak'tan geçmek suretiyle Türkiye üzerinden de Avrupa'ya gidecek olan bir koridor. Bu koridorun raylı sistem, otobanlar, bunlarla beraber altyapısı, üstyapısıyla, özellikle burada Körfez ülkelerinin bu işte çok çok kararlı olduğunu gördüm. Hepsinden önemlisi biz de kararlıyız. Amerika'da bu kararlılığı gördüm...
Türkiye KÜRESEL DENGENİN yerine oturması için rol alıyor, büyük adım atıyor, sorunlarının büyük bölümünü bitiriyordu. Buralar bizden sorulurdu. Yine öyle olacaktı...