Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 21 Mayıs 2016

Yeni-eski savaşı

Şimdiden sevinç çığlıkları atanları görüyorum. Yapay bayram havalarına tevessül edenleri fark ediyorum. Hele hele MHP'yi operasyon partisi olarak kullanmak isteyen okyanus ötesi kaçkınlarının, paralel artıklarının mutluluklarını da izliyorum. Kendi kurumlarına kayyum atandığında kıyamet kopartan, MHP'ye kayyum gölgesi değince güvercin taklası atanlara diyorum ki bugüne kadar ne yaşamış iseniz müstahaktır. Bunlar ikiyüzlü ve Türkiye karşısındaki husumet kutbudur. Bunlar dini paraya çeviren, imanı şirkete çeviren, ABD kuklası, İslamiyet'in yüz karalarıdır.
Kimse boşuna heveslenmesin, bulanık suda balık avlamasın. Bizde inecek sancak, devredecek miras, üzeri çizilecek hatıra yoktur...
Ankara-Washington-Pensilvanya arasında MHP düşmanlığının üçgeni kurulmuştur...
Birileri inkar etse de bu cemaati siyasallaştırma stratejisidir. Biz buna asla suskun kalmayacağız...
Bunlar Devlet Bahçeli'nin birkaç gün önce söyledikleriydi...
Devlet Bey, devletin içinde önemli bir yere sahipti. Aldığı ve alacağı tavır hep önemliydi.
Abdullah Bey'in Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinde de çok etkiliydi.
Meral Hanım'a geçit vermemek için gösterdiği çaba da böyle...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a yapılan saldırıları eleştirirken de... PKK ile yapılan mücadeleye destek verirken de...
ANKARA'yı anlamamıza yarar DEVLET BEY'in tutumu...
Menderes'ten gelin günümüze... Adnan Menderes İngilizler'in içerideki kurduğu gizli DİKTATÖRLÜĞE karşıydı.
Darbe ile gitti. Sonra Amerika işin içine girdi. 1971'de el sıkıştılar.
Devleti bölüştüler. Kimine göre, Cumhurbaşkanlığı-MİT birine Başbakanlık ve Ordu diğerine gitti... Alçak sesle bunu konuşanlar yok değildi. Bu ORTAKLIKTAN sonra ülkede çok garip işler oldu.
Cemaatler büyüdü. İslam farklı bir kulvara sokuldu. Ekonomi devrim yaşadı. PKK hayata geçirildi. Göç dalgası ile KÜRTLER TÜRKLER'le kaynaştırıldı. Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleşti. Yalnız olduğumuzu ilk orada anladık.
Kürt'ü "DÜŞMAN GİBİ" gören devlet anlayışı geldi ve sonra yerini şefkate bıraktı. Başını kaldırıp etrafına bakmayan ANKARA bir anda dünyaya açıldı. Ayak basmadığı yer kalmadı.
Her şey PARANIN yön değiştirmesiyle hız kazandı...
1980 DARBESİ ÖZAL'ın yolunu açmak içindi. Tabii ne asker ne de rahmetli Özal bunu biliyordu.
ÖZELLEŞTİRME RÜZGARI o yıllarda başladı. Devlet paranın içinden çekiliyordu. Kurumlar ıslah ediliyor ve sonra satılıyordu.
Ekonomi değişirken DİN de yalnız bırakılmazdı. CEMAATLER ortaya çıktı. İki yapı ipi önde göğüsledi. YABANCILAR devredeydi. Hem görünmeyen sınavı onlar yapıyor, hem de açık çek veriyorlardı. Daha önce FAİZ ile yüzyüze gelemeyecek kadar sert ve kararlı olan yapılar, zamanla KAR ORTAKLIĞI adı altında faaliyet göstermeye başladı.
İsimlere girmek istemiyorum.
Kemal Sunal filmlerinde bile bir MÜSLÜMAN TİPİ vardı.
Genelde sahtekar olurdu bu! Bazen müteahhit, bazen bakkal, bazen de ağa olurdu. Ama kötüydü. Biz bu KÖTÜ (!) figürlerle uğraşırken, cemaatler arasında BİRİNCİ gelen zıplıyordu. Önce bıyık ve sakal düzene giriyor, ardından kılık kıyafet düzeltiliyordu. "Başörtüsü olmasa da olur", "şarapta ne var ki için" noktasına kadar gelenler vardı.
Dünyaya açılan cemaat okulları oluyordu. Önceleri dergilerde kadın fotoğrafını bantlayanlar zamanla MAGAZİN FİGÜRLERİNE ekranlarını açıyordu! TV'ye karşı olanlar artık televizyon sahibiydi.
Tıpkı FAİZ'e "HARAM" deyip banka sahibi olmaları gibi...
İslam KÜRESEL EKONOMİ için tehdit olmaktan çıkarılıyordu.
İŞLEM tamamlanınca cemaat ANKARA'ya saldırtılıyordu.
Kullanım süresinin bittiğini kendileri görmüyordu. Geçtikleri yolda önlerine çıkan TAŞLARIN kimin tarafından alındığını görmüyorlardı. Görmeyince de gidiyorlardı.
Cemaatlerle birlikte PKK'nın da gitmesi gerekiyordu. O da işlevini bitirmişti.
Göç'ü başlatmış, TÜRK ve KÜRT'ü bölünemeyecek düzeye getirmişti.
Evlilikler, akrabalıklar vardı. Etle tırnak gibi olunmuştu. Ankara'yı daha rahatsız edeceklerdi. Ancak AVRUPALI İSTİHBARAT kurumlarının taşeronu olarak... Ama içerideki işlevi tamamlanmıştı.
Aslında Erdoğan'a kadar geldiğimiz süreçte içeride muazzam bir İNGİLİZ-AMERİKAN savaşı yaşadık...
İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarında Churchill, ABD BAŞKANI Roosevelt ile bir araya geliyordu. Canı sıkılan Churchill "Görüyorum ki dünyanın her noktasında bizi bitirmek için politika izliyorsunuz. Oysa biz sizin düşmanınız değiliz..." diyordu. ABD Başkanı'nın gülümsemesi, bu konuşmaya şahit olan çocuğu Elliot'un hafızasından hiç çıkmıyordu! O mücadele en çok Türkiye içinde sürüyordu...
Tabii bunlar size öğretilmiyordu...
Aslında biz hiç "BİZ" olamadık.
Olamayınca da kaybettik. Şimdi anlamakta zorlanıyoruz ama aslında Erdoğan'ın yaptığı bizi bize hatırlatmak ve döndürmekti... Bizi bizden koparanlar, İran'ı karıştırdı.
Darbelerle sarstı. Arap ülkelerini cetvelle çizdi. Bölgede hiç güç istemediler. Dediklerinin olması için bizim içeride bitmeyen yalnızlığımızı oynamamız gerekiyordu. Bir türlü anlamıyorduk olup biteni.
Kurumlarımızı, ordumuzu, cemaatlerimizi, bankalarımızı, üniversitelerimizi biz görmesek de ONLAR yönetiyordu. Bu oyunu görüp ÇANKAYA'dan inmek isteyen ÖZAL öldürülüyordu.
Menderes gibi... Devlet olarak hep bir hamlemiz oldu ancak gücümüz yetmedi. Ya sarsıldık ya yıkıldık...
Özal aşağı inip rahmetli AYDIN MENDERES ile yürüyecekti. Ne Özal kaldı, ne parti!
İçeride reçeteyi bilenler vardı. Ama şansları olmuyordu.
Biçiliyordu...
Erdoğan da aynı şartların çok daha kötüsünden geçip geldi...
YIKILMADI. Yıkılmadıkça güç kazandı...
Ülkemde kimsenin burnunun kanamasını istemem. Ama PKK ile şimdiki mücadele eskiden verilebilir miydi? Mücadele etmek isteyenlerin başına nelerin geldiğine bir bakın!
Cem Ersever'den Eşref Bitlis'e kadar...
Çok uzun yıllar sonra ANKARA kendi kararlarını alan bir MERKEZ oldu. Bunu anlamayanlar eski alışkanlıklarla bugünü yorumluyor ve yanılıyor...
İçerideki dönüşüm bitti.
YABANCILARIN başlattığı dönüşüm artık yerini MİLLİ ÇİZGİYE bıraktı. Onlar başlatsa da biz son verdik...
Şimdi bundan sonraki hedef kesinlikle ve kesinlikle DIŞARISI olacaktır...
16 DEVLET KURAN TÜRKLER'i en iyi yabancılar bilir...
Bölgeye baktığımız zaman büyük bir GÜÇ boşluğu var. Bu böyle gitmez. Birilerinin gelip son sözü söylemesi gerekir...
PKK ile yapılan mücadele, canımız yansa da ŞEHİR SAVAŞI...
Devletimiz emin olun bunu bile ARTI'ya çevirip bölgedeki alacağı yeni rolde kullanacaktır...
Devlet Bey'in karşı çıktığı YENİ MHP aslında DEVLETİN karşı çıktığı bir hareket... Mücadele HUKUK kulvarında sürüyor... Bu mücadele önümüzdeki dönemi şekillendirecek... Ya da Ankara kendi kararlarını vereceği için bunun önünü tamamen kesecek...
Çünkü gelenler ve gelmek isteyenler içerideki kurumlarımızı yıllarca değiştirmede üstün başarı gösterenlerdi! BAKALIM, SON VİRAJDAYIZ!