BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 6 Şubat 2017

Dönülmez akşamın CHP’si

Halkımızın sandığa inancı tamdır. Her krizde milletimiz sandıklardan çözüm üretmiştir. Asker darbe de yapsa, darbe anayasalarıyla yetkilendirilmiş atanmışlar-oligarklar egemenlik yetkisini bir vesayet makamı olarak hep gasp etmiş de olsa milletimiz bulduğu her fırsatta kaderine el koymayı bilmiştir. İradesine vurulan her darbeden sonra sandığa gitmiş ve ülkemizi yeniden demokratik istikamete sokmuştur.
Milletimiz CHP'nin (Sabih Kanadoğlu'nun icadı) 367 garabetinin ürettiği krizi nasıl ki 2007'de, "Cumhurbaşkanını bundan böyle ben seçeceğim" diyerek çözdü, şimdi de başladığı işi bitirecek.
Nisan referandumu halkımızın 2007'deki tercihinin devamı olan bir oylama. Yani başlamış bir işi nihayete erdirecek. Peki, bu gerçek ortada iken, CHP neden "Hayır"cı? "EVET"ten neden çok korkuyor acaba? Çünkü, Nisan-2017 referandumunda aziz milletimizin sandıklardan taşacak "EVET" oyları, askeri ve bürokratik oligarkların mimarlarından CHP'ye çok şeyler kaybettirecek...
1) Koalisyon tezgâhlarıyla bir daha iktidar ortağı olamayacaklar.
2) Cumhurbaşkanı adayı olabilecek Genel Başkan bulamayacaklar. Bulsalar da kazanma şansı olmadığı için, iktidarı ucundan yakalayamayacaklar.
3) Bir başka parti ve liderinin parlamasıyla, ana muhalefet olma lüksünü de kaybedecekler. Biraz daha açalım. 67 yıldır iktidar olamayan CHP, hiçbir zaman çoğunluğa sahip olmadığı halde kendi felsefesini milletimize dayattı.
2002'lere kadar, yıllarca tek başına iktidara gelmek için silahlı kuvvetleri bekledi, halktan, milli iradeden değil asker-sivil-bürokrat kesiminden medet umdu, askerin ve bürokratik oligarşinin ona iktidar yolunu açmasını, aradan koalisyonlarla iktidarın ucunu yakalamaya çalıştı. Hatırlayalım. 1960 darbesiyle rahmetli Adnan Menderes iktidarını yıkan konsorsiyumun arkasında CHP vardı. O günden bu yana, ancak koalisyon tezgâhları ile iktidarı ucundan yakaladılar. 1960 darbe sonrası İsmet Paşa-CHP, koalisyonla iktidar ortağı oldu. 12 Mart darbesi sonrası, Bülent Ecevit-CHP, koalisyonla geldi. 28 Şubat darbesi sonrası Erdal İnönü-SHP, Deniz Baykal-CHP ve Bülent Ecevit-DSP olarak koalisyon ortağı olabildi. Son olarak, 7 Haziran seçimlerinde AK Parti tek başına iktidara gelemeyince, Kemal Kılıçdaroğlu- CHP, koalisyon ortağı olmak için canla başla uğraştılar. CHP desteğinde MHP lideri Devlet Bahçeli'ye Başbakanlık teklif ettiler, AK Parti ile ortak olmak için iç ve dış güçleri devreye soktular.
Başarılı olamadılar. Şimdi ne yapıyorlar?
"EVET" kabusu içindeler. "Hayır" peşinde koşarak, ancak koalisyonlarla iktidarı ucundan yakalama fırsatını kaybetmemenin peşindeler. Türkiye'yi baskılayıp bir yerlere varmaya çalışmak son hamleleri. İngiliz The Guardian'a "Bu ülkede Batı değerlerini biz temsil ediyoruz, ama Batı bizi yalnız bıraktı" diye ağlayan, "Türkiye ile savaş yapsa İran'ın yanında olurum" diyen, FETÖ davalarına koşan ve PKK'nın siyasi uzantısı HDP ile kankalık yapan milletvekileriyle CHP bir yere varamaz. AB büyükelçilerinden destek arayan Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın ucunu asla yakalayamaz. Bu atakları da akim kalmaya mahkûmdur...
Çünkü aziz milletimiz herhangi bir baskı ya da şantaja kulak kabartmamaktadır.

SONUÇ: Referandumdan "EVET" çıkınca, CHP ve eski Türkiyeciler, Cumhurbaşkanlığı sisteminde yürütmeye müdahale edemeyecek.
Takoz olamayacak. Bir daha koalisyon tezgâhına giremeyecekler, ancak ve ancak, CHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı adayı olma cesareti gösterip seçimi kazanırsa, o zaman iktidar yüzü görecekler. Bunun yolu şudur: Milletin gözüne girecekler, dertleriyle uğraşacaklar, candan ve samimi davranacaklar, derin güçlerin, emperyalist batının değil, Türk milletinin sesi olacaklar, MİLLİ VE YERLİ olduklarını samimiyetle aziz milletimize gösterecekler. Ancak o zaman, iktidarı zorlayabilirler.
DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAKİ KEMAL KILIÇDAROĞLU'NA DUYURULUR.