BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 29 Mart 2016

Amerika-Hürriyet ittifakı

"Savaşta asıl hüner her muharebeyi kazanmak değildir, rakibini (düşmanı) daha savaşmadan mağlup etmektir..." Sun Zi...
Bu stratejiyi günümüzde bıkmadan, sıkılmadan kullanmaya çalışan bir medya grubu var. İsmi, Doğan Medya-Hürriyet. Eski Türkiye'nin sözcüsü olarak her fırsatta Yeni Türkiye inşasına ve mimarlarına bayrak açmaktan, set oluşturmaktan, yıkıcı muhalefete öncülük yapmaktan kendini alamıyorlar.
Özellikle, 2013'ten bu yana, Yıkım Koalisyonu kurgulayan Derin Amerika ve Avrupa'nın stratejik beyinleriyle kolkola yürüseler de bir türlü başarı elde edemiyorlar.
Fakat Yeni Türkiye düşmanlığından vazgeçmiyorlar. Pazar günü Hürriyet'te, göreve geldiğinden beri yazı-yorumdan kaçınarak, 3 yazıya imza koyan Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, Reza Zerrab'ın yakalanması operasyonunun arkasında adeta dans ediyordu.
Muhakkak olağanüstü bir durum vardı.
Çünkü Doğan Medya, öyle boşa kürek çekmez. Uzun zaman Amerika'da temsilcilik yapan, derin Amerika kulvarlarını tanıyan Sedat Ergin'in Sarraf operasyonuna imza atması tesadüf değildir. Sarraf köpürtmelerinin arkasında, muhakkak bir iş olduğunu göstermektedir. CIA kontrolünde Amerika'da oturan FETÖ liderinin ve Hürriyet'in, Sarraf'ı merkeze oturtarak, sevinç gösterileri yapmalarının arkasında, muhakkak bir hesap, bir proje vardır.
Nedir gerçekler? Finansal güvenlik stratejisti Selva Tor (Ulusal ve Uluslararası Güvenlik Stratejileri alanında yüksek lisans eğitimli. Uzun yıllar uluslararası finans ve yatırım bankacılığı konularında yurt içi ve dışında, yerli ve yabancı banka ve finans kurumlarında çeşitli kademelerde görev yaptı.) FETÖ'yü, Sedat Ergin- Hürriyet'i sarsacak noktaları kaleme alan bir analize imza attı: "2008 küresel mali krizinin ardından meydana gelen büyük ekonomik durgunlukta, Amerika, uluslararası ödemeler sisteminde yaklaşık 100 milyar dolarlık açık verdi. Bu gedik, Türkiye'nin İran'ın petrol ve doğal gaz alacaklarını ABD'nin parasal güç alanı dışına çıkarak by-pass etmesiyle oluştu. Amerika, İran petrol gelirlerini 'kara para' statüsüne soktu ve bu anlamdaki finansal işlemleri 'kara para aklama' olarak tanımladı.
2010'da Türkiye'ye gelen ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Finansal İstihbarat Müsteşarı David Cohen (bugün CIA Başkan yardımcısı) Türkiye'deki muhataplarını sert bir dille uyardı.
Cohen, Türkiye ile İran arasındaki ticaret hacminde göze çarpan 10 milyar dolarlık artışa gözünü dikmişti. Türkiye ise İran'dan petrol ve gaz ithal eden ve ABD baskısına direnemedikleri için satın aldıkları petrolün parasını İran'a ödeyemeyen Hindistan gibi büyük ithalatçı ülkelere aracılık ediyordu.
Hindistan'ın enerji arz güvenliğini tehdit eden durumdan kurtulması için Türkiye el uzatmıştı. Halkbank aracılık edecekti. ABD zorlasa da Ankara'nın milyarlarca dövizin transferinden oluşan kaynaklardan vazgeçmeye niyeti yoktu.
BOTAŞ ve TÜPRAŞ'ın yapmış olduğu alımlar karşısında Halkbank'ta İran için, TL cinsinden hesaplar açılıyordu.
ABD ile Türkiye arasındaki uyuşmazlığa neden olan bu gelişmeler, ABD'nin parasal gücünü tanıma konusunda pek istekli olmadığı anlaşılan Türkiye'nin, bölgesel güç olma arzusunun doğal yansıması olarak tanımlanabilir. Parasal akışta sıkça adı geçen Rıza Sarraf'ın, ABD'de tutuklanması, yeniden işin odağındaki asıl meseleye, Türkiye'nin ABD'nin parasal gücüne direnişi vardır.
Aslında isim, tutuklanma yöntemi ve zamanlaması gibi ayrıntıları bir kenara bırakırsak çatışmanın merkezinde Türk- ABD ilişkilerinin parasal güç dengesinde Türkiye'ye yöneltilmiş kızgınlık ve hesap sorma ihtiyacı olduğu açık bir şekilde görülüyor."

SONUÇ: FETÖ ve Hürriyet, avuçlarınızı ovuştursanız da, Sarraf üzerinden yürütülen algı operasyonuyla Türkiyemiz'i kuşatan konsorsiyuma hizmet etseniz de attığınız taşlar işe yaramayacak. Amerika yollarında beraber ıslanmaya devam ediniz... Çok beklersiniz çok. ANLAŞILDI MI?