Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 26 Ağustos 2015

Erdoğan

Kalleş saldırıların biteceği yok. Her gün bir yerden acı haber geliyor. Askerimiz polisimiz tehdit altında. Hangi dakika bir televizyon kanalında gezinseniz karşınızda şehit cenazesi...
Ağlayan ana-babalar, feryat eden eşler, çaresiz evlatlar, atmayı unuttuğumuz manşetler... En hassas olduğumuz yerden geliyorlar.
Devlete saldırıyorlar ve millet şehit düşen evlatlarına her zaman olduğu gibi sahip çıkıyor, bağrına basıyor...
İçeride de bizi menzile götürecek doğru bir yol bulunamıyor.
Siyaset kurumu bizim acılarla taşan yüreğimizin dışında, farklı bir aritmetik peşinde... Biz SLOGANLARLA takım, film kahramanı, sporcu ya da parti tutarız.
Derinliğine çok kafa yormayız!
Mesela bir oluşum TÜRKÇÜ oldu mu, Kürtçü göründü mü, din eksenli bir algı meydana getirdi mi, kutsallarımızı fazlasıyla kullandı mı gönlümüzü sonuna kadar açarız.
Ama beni biliyorsunuz! Söyleme değil icraata bakarım.
Hepimizin de öyle olması şart.
Karşımızdaki bir oluşumun bize vaat ettiği şeyleri yerine getirip getirmediği EYLEMLE belli olur. Gönülleri, gözleri kilitleyecek sözleri bulmak pek zor değil.
Önemli olan SÖZ VERENLERİN GERÇEK İSTİKAMETİNİN NE OLDUĞUNU ANLAMAKTIR! Daha dün burada Kemal Bey'i, CHP'yi, Devlet Bey'i, MHP'yi ve Deniz Baykal'ı yazdım. Ekran önünde söylenenler ile gerçek çok farklıydı.
HDP'den de söz ettim. Dünya üzerinde ve bölgede çatışan güçlerin burada da PARTNERLERİ vardı.
Eleştirmek için söylemiyorum.
Olması da doğal. Her güç kendine yakın bir başka güç arar! Bundan daha normal bir şey de yok.
Sadece bilelim...
Sanırım biraz daha açık yazdığım için bana kızıyorlar. Oysa kimseyi kötülemiyorum. Saygı sınırını ise asla aşmıyorum. Ama burası Türkiye. Her gerçek ağırdır!
Dün Devlet Bey mikrofonların karşısına geçip şunları söyledi: "AKP olmazsa Erdoğan olmaz, AKP olmazsa Türkiye huzura kavuşur. Sayın Deniz Baykal olmasaydı, Erdoğan olmazdı, AKP iktidarı olmazdı..." Anladınız değil mi?
Aradaki HUSUMET kişilerle, kişilikle ilgili değildi. ARADA çok ciddi DIŞ POLİTİKA ve ülkenin gideceği yer ile ilgili ROTA kavgası vardı. Biz de bu gerçekleri satır aralarında buluyorduk!
Bir arkadaşım İngiltere ile ilgili yazılarımdan sonra "Dostum asılırsak İngiliz sicimiyle asılalım!" dedi. Çok yakın dostumdu. Tartışır ama hiç kavga etmezdik. Aramızdaki saygı büyüktü.
Türkiye'nin kurtuluşunu o İngiliz modelinde buluyordu.
Ekonomik ve siyasi modelleri oradan alalım ve ilerleyelim istiyordu.
Günlük hayatta pek belli olmasa da bence Devlet Bey de bu modele fazla uzak değildi. Hem içeride hem dışarıda izlemek istediği politikalar BÜYÜKLÜK iddiası taşımazdı.
Hatta içeride herkesi TÜRK bile ilan edebilirdi. Kürt'ü inkar noktası pek uzak değildi.
Bence gerçekçi değildi.
Rasyonel bulmazdım. Bizi içeri mahkum ettiğini düşünsem de saygım sonsuzdu! Deniz Bey... CHP'nin kasetle giden lideriydi.
Laiklik, Atatürkçülük, Kemalizm gibi hassas konularda tavrı belliydi. İDEOLOJİK olarak Erdoğan'dan çok farklıydı. Ama kendi rolünü oynarken bölgede ve dünyada Türkiye'yi Erdoğan'ın istediği yerde görmeyi arzulardı! Tersi... Erdoğan'a destek olan bir muhafazakar seçmenle, laikçi bir İzmirli'nin Baykal'ın CHP'sine verdiği oy ASLINDA AYNI ÇİZGİDE BULUŞUYORDU! Ama sandık başına gidildiğinde böyle bakılmıyordu! Oysa en önemli şey PARA ve DIŞ POLİTİKAYDI! Erdoğan da Baykal da KÜRT SORUNUNU bitirmek istiyordu. Bu sorun aşıldığı an Türkiye sınırları aşıp büyük bir ülke olacaktı. Dönün 2002'ye... Erdoğan'ın partisi birinci olduğu halde kendisi yasaklıydı. Halk iktidarı verdiği halde "Şiir" nedeniyle bir lider tasfiye edilmek isteniyordu.
Herkesin "AK PARTİ KENDİ KANATLARIYLA UÇACAK" dediği anda Baykal çıktı ve seçim yasağını kaldırmak için elini taşın altına koydu! Erdoğan SİİRT'ten seçildi ve partisinden sonra İKTİDARA geldi.
Erdoğan çıktığı siyaset yolunda hep engellerle karşılaştı? Neden? Kemal Bey, Devlet Bey ya da Demirtaş'ın takıldığı, aşmak zorunda olduğu tek bir ENGEL biliyor musunuz? Ne kapatma davası, ne de şiirle, türküyle başı derde girmedi hiç birinin! Oysa Erdoğan hep mücadelenin içindeydi!
Devlet Bey, Kürt meselesi üzerinden Türkiye'nin bölgede rol oynamasını istemezdi. Farkında olmadan SYKES PICOT'un devamını isterdi. Deniz Bey ise bilerek ve isteyerek bunun yıkılmasını arzulardı. Devlet Bey'in dünkü açıklamasına baktığınız zaman BAYKAL'a yüklenmesinin ve ERDOĞAN'SIZ BİR TÜRKİYE DÜŞL EMESİNİN ALTINDAKİ SEBEP BUDUR! Daha önce yazdım. 1 KASIM'daki seçime kadar bütün muhalefet ERDOĞAN'a saldıracak. Yerli ve yabancı basın da... Oysa Erdoğan BEŞTEPE'de pekala CUMHURBAŞKANLIĞI yapar ve rahat da eder! Ama ondan sonra bu DAVAYI SÜRDÜRECEK isim ne AK PARTİ de ne de diğerlerinde var! Yani Erdoğan'ın ülkeyi düze çıkarmaktan başka çaresi yok. Tarih bu görevi kendisine verdi. İnanın aylarca BEŞTEPE'de otursa ve sessiz sedasız görevini yapsa da yine bu takım saldıracaktı! Çünkü KAVGA, gördüğümüzden çok daha büyük. Olaya "O parti, bu parti" diye bakarsak anlamayız! Farkında olmasalar da CHP, MHP, HDP kardeş kavgası içinde ve HASTA ADAM modunda bir Türkiye istiyorlar.
Bu nedenle ta belediye başkanlığından beri BİR GÜÇ ERDOĞAN'la uğraşıyor. Çünkü Erdoğan'ın kafasındaki Türkiye'yi bizlerden önce onlar biliyordu!
Korkuları buydu!
İngilizler'in koyduğu gerçek ve psikolojik sınırların aşılması istenmiyordu!
Bu ülke gücünü ya MİLLETTEN ya da İLLETTEN alacaktı!
Kavganın açıklanmayan KOD'u buydu! Bunun dışındaki her CÜMLE teferruat! Ülkenin yolundan dönmesi için atılan adım...
Erdoğan karşıtlığını biliyoruz!
Sevmek zorunda da değiller! Ama doğru soru şu: Kendi rızaları ile mi yoksa YABANCI BASKISIYLA mı bunu yapıyorlar?
Deniz Bey de Kemal Bey de CHP'li... Ama birbirlerini sevmezler!
Siyasi olarak tabii... Devlet Bey ise CHP'nin eski liderinden hiç hazzetmez ama Kemal Bey'i tutar!
Parti aynı parti! Yani!
Yani'si şu! Bütün muhalefet partileri eskisi-yenisi sadece ve sadece ERDOĞAN'ı istemez! Erdoğan dışındaki her AK PARTİLİ ile çalışır!
Sıkıntı duymazlar!
Neden?
Sadece Erdoğan'ın iddiası var da ondan!

NOT: AK PARTİ'ye kapatma davası açıldığında sadece Erdoğan'ın önü kesilecekti! AK PARTİ kalacaktı! Devlet Bey dün "AK PARTİ olmazsa Erdoğan olmaz!" noktasına geldi. Demek ki Erdoğan çok doğru yoldaydı!