Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 4 Mart 2013

Esmer adam

Çok küçüktüm. Ama hala dün gibi hatırlıyorum. 9 Eylül'ü kutlamak için rahmetli babamla Alsancak'a iniyorduk!
Kalabalığa karışacaktık yine!
Özgürlüğü, bağımsızlığı kutlayacaktık. O zaman Buca'dan "1" nolu otobüsle, Gürçeşme üzerinden, "2" nolu otobüsle Varyant'tan Kordon'a inilirdi!
Yazılı olmayan kanunlar geçerliydi! Yaşlı biri otobüse bindiği anda delikanlılar oturdukları koltukta raptiye var gibi kalkıp yerlerini boşaltırdı...
Kitle refleksi böyleydi! Saygı her yerde vardı!
Ben de sıcak havadan ısınan camlara yüzümü dayayıp yol üzerinde ne varsa not alırdım. Bir dahaki sefere aradaki farkı bulmak için... Dikkatliydim. Ve hiç unutmazdım...
Basmane Meydanı'ndaki fıskiyeler havayı serinletirken daha önce görmediğim bir isimle karşılaştım! GAR PAVYONU'nun neonlarında küçük harflerle MÜSLÜM GÜRSES yazıyordu! Benim için çok farklıydı. İlk kez görüyordum. İsmi MÜSLÜM olan birinin pavyonda ne işi olabilir ki diye düşündüm! "Kim bu?" diye aklımdan geçirdim...
Notumu almıştım...
Sorularımın cevabını bulmak için bir yıl beklemem gerekecekti!
Yılda bir ay İzmir'i Türkiye'nin gündemine taşıyan FUAR açılmıştı!
Ailece AKASYALAR'a çay içmeye giderken o isim bu kez EKİCİ ÖVER Gazinosu'nun ışıltılı, rengarenk neonlarında karşıma çıktı! Hem de kocaman harflerle...
Ve artık hiç unutmayacaktım! Çünkü binlerce insan bu başı öne eğik, esmer, uzun boylu, ağır ağır konuşan, kendi halindeki insanı görmek için çırpınıyordu!
Cebinde parası olanlar şanslıydı! Girip dinleyebiliyordu! Ama bütün hafta çalışıp karınlarını zor doyuran insanlar çevrede ne kadar ağaç ve bina varsa istila ediyordu!
Bir sanatçının kitleler için ne ifade ettiğine ilk kez orada tanık oluyordum.
Gazino dışında büyük bir koro kurulmuştu ve herkes buna gönüllü katılıyordu! İçeriden yükselen KADİFE SES, İzmir'i esir alıyordu! Yumuşak, naif, saygılı esmer adam hayatın zorluklarına meydan okuyor, yaşamı ciddiye almıyordu!
Büyük şehirlere göçle gelip yerleşen ama umduklarını bulamayanlar ile ezilenler yan yanaydı!
Kalabalıklar, acılara tercüman olan bu ismin peşinden koşuyordu!
Hayatın, hayaller dışında bir anlamı olmadığını müzikle duyuruyor, aşk da mutluluk da "bize göre değil!" diyordu!
Şarkıları gibi kendi de sokakta yaşıyordu!
Parasızlık, göç, itilmek, kabul edilmemek, ulaşamamak onun da kaderiydi!
Hayatın tokadına içki masalarında meydan okuyordu! Cebinde kalan son parasını ihtiyacı olan birine verdikten sonra çıktığı sahnenin orta yerinde dikilip Ben miyim dünyanın en şansız kulu Hangi yola girsem ızdırap dolu Tanrım bu dünyada mutluluk yok mu? Çileden usandım dertten usandım...
Yüzünün ardında zulüm saklayan Dosttan usandım, yardan usandım... diye haykırıyordu!
Gerçek bir SOL partinin olmadığı, adaletsizliğe isyan eden kimselerin bulunmadığı o dönemde çıkıp "YAŞAYAMADIM" diyordu! "İtirazım var"la sisteme karşı geliyordu! "Çare sende Allah'ım"la yerleşik düzende eriyip kaybolmamak için yakarıyordu!
Ve "Yalnızlık Korkusu" ile ortalığı sallarken tek başına olmadığını görüyordu!
Milyonlar peşindeydi...
Kendi yaşadığını, müzikle duyurduğu için büyümüştü!
ARABESK onun hayatının ta kendisiydi!
Tezlere konu da olsa o bildiği bir şeyi sahneye taşımıştı. Kederle, savaşla, mağlubiyetle, acıyla geçen bir ömre kulak vermişti! Duyduklarını insanlarla paylaşmıştı!
Üç kuruşa çalışıp, yılda 3-5 milyon kazanan bir futbolcuya KÜFÜR etmek için hiç tanımadığı insanlarla omuz omuza verenler, onun maç biletinden daha ucuz kasetlerini alıp kaderlerini yazanlara isyan ediyordu!
Çekiç değil de örs olmaktan bıkanların, gülemeyenlerin, bulamayanların PARAMPARÇA olanların hikayesiydi O!
Yokluktan gelip sesini duyurmayı ilk o başarmıştı!
Bir ışık yakmıştı!
Açtığı yoldan başkaları da gelecekti... Gelenler hep "esmer"di! Onun izinden gidip para ve şöhretle buluşanlar güzel kadın, lüks ve ihtişamla geçmişten İNTİKAMLARINI alıyordu!
Ama o hep aynıydı!
Yabancılaşmıyordu! Kendini unutmuyordu.
İnandırıcılığını hiç kaybetmiyordu!
GAR PAVYONU'nda başladığı gibi...
Işıklara, ışıltılara ve sahte aşklara kapılmadan yürüdü!
ESMER de olsa kendini BEYAZ'ların mahallesine kabul ettirdi!
Ama hep başı öndeydi! POP da ROCK da söylese gözlerindeki eziklik hiç gitmiyordu...
Sanki "benden bu kadar" diyordu... "Sev yeter"i miras bırakarak aradan çekiliyordu!!
Kendisi bilmese de ilk halk hareketinin öncüsüydü o! Kavga etmeden, sesini yükseltmeden herkesi kucaklıyordu!
Bu nedenle "BABA" olmuştu!
Halfeti'de başlayan hikayesi TEŞVİKİYE'de bitiyordu!
Allah rahmet eylesin...