Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 16 Şubat 2013

Operasyon...

Aslında başka bir konuyu ele almak için klavyenin başına oturmuştum.
Hazırlığım da hiç fena değildi.
Önümde duran çaydan bir yudum aldıktan sonra başlamayı düşünüyordum.
Tam elimi bardağa uzatmışken, masaya konulmuş olan dergileri gördüm.
Hatta en üstte duran Aktüel birkaç gündür burnumun dibindeydi! Ama nedense dikkatimden kaçmıştı!
Kapak çok ilginçti! Gazetecilik olarak keyifli ve güzel bir işti!
Hemen kabını yırtıp dergiyi aldım! "MİT ARŞİVLERİNDE 35 YIL SAKLI KALAN FOTOĞRAFLAR" spotuyla anons edilen haberi açıp okudum.
Flaşlar çok etkileyiciydi! "Biri dönemin MİT Başkan Yardımcısı, diğeri emekli Albaydı!
Paranın ve zaafın gücüyle CIA'ya çalıştılar...
Yakalanmaları ve takipleri film gibiydi. İşte 35 yıl sonra yayınlanan fotoğraflarla iki operasyonun müthiş öyküsü..."
İşte bu spotları okuyunca bir anda zihnim bütün parçaları bir araya getirmeye başladı...
* Erdoğan'ın çalışma ofisinde böcek bulundu!
* Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner, kızının odasına kamera konulduğu için istifa ediyordu!
*
Eldeki görüntüler İzmir'de baş gösteren casusluk davasının içinde yer alıyordu!
* Casusluk davasının kahramanlarından 4 kadın hastalıklı çıkıyordu!
*
MİT'in başındaki Emre Taner ve Afet Güneş de fişlemeden nasibini alıyordu!
* MİT'te hala aktif olarak Muhammed Dervişoğlu isimli yönetici elde ettiği 1 milyon lirayı açıklayamıyordu!
*
Eşref Bitlis'in oğlu "Babamın ölümü hakkında MİT hiç araştırma yapmadı" dedi.
Ve peşpeşe gelen birçok iddia...
Bunlar için "doğrudur" ya da "yanlıştır" diyemem!
Ama daha önce benim de yazdığım gibi SAVAŞMAN'ın CIA'ya bilgi verirken yakalanmasının tekrar ısıtılmasını manidar buldum! Arkadaşlar gazetecilik yapmış. Bir sözüm yok!
Ben daha geniş kadrajlı bakıp bütün parçaları alt alta koyunca FİNALDEKİ görüntü beni gülümsetti!
Neden mi?
Anlatalım...
Türkiye'de II. Dünya Savaşı'ndan sonra yeşertilen GLADYO milliyetçi ve sağ çizgideydi! Hedefinde SOL vardı!
Küçük ama önemli bir sorun başgösterdi! Çünkü Türkiye'ye KOMÜNİZMİ getirecek güç ortada yoktu! Bir an önce "OLMASI" gerekiyordu!
PATRONLARIN desteğiyle SOL oluşturuldu!
Marksizm ve Sosyalizm'den uzak bir SOL'du bu! İçki içen, kadınlarla rahat ilişki kuran, dine mesafeli yani SOL felsefeye hakim olmayan bir yapıydı! En ilginci ise RUSLARLA hiç temasları yoktu!
Öyle ya komünizm gelecekse Moskova'dan gelecekti! Ama ortada bir işaret yoktu! Neticede SAĞ'ın karşısına SOL'u koydular. Silahlar çekildi. Gençler öldü. SAĞ denilen kısım da FAŞİST olarak nitelendiriliyordu!
Ve adres olarak da MHP gösteriliyordu! Oysa onlar da faşizmin ruhuna sarılan bir yapı değildi! Haberleri bile yoktu! Ama birileri "faşist" demişti bir kere!
Laboratuvarda üretilen yapılar bir türlü bitmiyordu! Sonra sıra DİNCİLERE geldi. Kendi içinde bin parça olan cemaatler ülkeye "ŞERİAT" getirecek diye damgalandı! Manşetlere taşınan çarşaflı ve sakallı insanlar SOL'u harekete geçirdi!
"Türkiye, İran olmayacak" sesleri yükselmeye başladı. Oysa dini grupların bırakın DARBE yapmayı, rejimi değiştirmeyi, kendi aralarında bile doğru düzgün bir iletişimi yoktu!
Ama MİT'in de askerin de bilmediği bu kışkırtmanın altında BATI'nın bildiği çok büyük bir gerçek yatıyordu! İran ve Libya ile aynı yatağa giren BATI, iş Türkiye'ye gelince DİNİ hedefe koyuyordu! Adamlar akıllıydı! Biz bilmesek de onlar Türkiye'deki dini akımların MİLLİ olduğu gerçeğini çok iyi biliyordu!
Bu nedenle karşıtı olan güçle yani yapay SOL'la çatışma haline getiriliyordu!
Yani sağı, solu ve muhafazakarları kullanan yapı Ankara'da milli bir devletin uyanmasının önüne geçiyordu!
Kendisini rejimin bekçisi gibi gören ORDU da olan biteni anlamakta zorlanıyordu! Cumhuriyet'in sahibi onlardı! Halk yani CUMHUR da düşmanlarıydı! Akıl alır gibi değildi ama böyleydi!
Herkes bu kısır döngü içinde kıvranıp dururken operasyon üstüne operasyon geliyordu!
MİT askere bağlıydı!
Müsteşarların çoğu askerdi! Yanlış hatırlamıyorsam MİT Müsteşarı Teoman Koman "Teşkilatın yüzde 98'i askerdir ve hedefleri askeri istihbarattır" gibi bir söz etmişti.
Zaten askerimizin hassasiyetini bilmeyen yoktu! Çok çabuk kaşınacak noktaları vardı! Bu nedenle hem MİT hem ordu yıllarca kendi vatandaşını izledi.
Oyunu kuranlar devleti de alet etmeyi bildi! İthal sol, sağ ve muhafazakarlar tehlike oluyor devlet de bunların peşine düşüyordu! En acısı bunu gören olmuyordu! MİT ve asker bu yüzden hep içeri bakıyor, dışarıda olan biteni anlamayı bırakın duymuyordu bile!
Durum böyle olunca erken kalkanın darbe yaptığı bir Afrika ülkesinden farkımız kalmıyordu!
Açıkçası komik oluyorduk! Koca koca paşalar DARBE anılarını yazıyor ama biri çıkıp da ZAFERİN anlatıldığı bir kitaba imza atamıyordu! Çünkü fişleyip içeri attığı "vatandaş" zafer getirmiyordu! Halimiz tiyatroydu!
Yazan BATI, oynayan bütün Türkiye idi...
İşte tam da bu yapı bozulduğu için dışarıdan destek alan içerideki eski masa harekete geçti!
MİT'in görev yapamadığını akıllara kazımak için Erdoğan'ın ofisine böcek yerleştirdi. Ordunun moralini yerle bir etmek için komutanların kızları izlendi! "Teşkilattaki herkes rüşvetçidir" imajını yerleştirmek için fotoğraflar servis edildi!
Yani daha önceki senaryo ekibi bu kez doğrudan DEVLETİ hedef almıştı! Devletteki birliği bütünlüğü bozmak ve Kürt meselesinin çözümünü imkansız hale getirmek için çırpınıyordu!
Bunun için de hem MİT hem asker karalanmalıydı!
Tesadüfe inanmayacak kadar tecrübe sahibi olduğumuzu düşünüyorum...
MİT'in içindeki adamları diskalifiye olunca, askerin içindeki temasları yok olunca birileri bundan çok ama çok rahatsız oldu!
Bölge ısınırken ordunun aşınması sadece Ankara'ya zarar verir! En büyük kozunu ileri sürememe sonucu doğurur!
Planlanan da bu! Devlet, bilgi akışını, koordinasyonu ve karar alma mekanizmasını felç etmeye çalışan bir fırtına ile baş başa!
Bence başa çıkılmayacak kadar büyük bir tehlike değil!
Ama görmek şart!
Sakın yanlış anlamayın! Ne MİT'in ne de askerin sözcüsü değilim. Sadece olup bitene kafa patlatınca bulduklarım bunlar!
Senaryo bana tanıdık geldi.
Daha yaratıcı olmaları gerekiyor!
Sizce?

NOT: Eski masa, Ankara'nın dünyada söz söylemeye başladığını görüp, bölgede bayrağı taşıdığını fark edince düğmeye bastı...
İşin en komiği düğmeye bastığını sananlar bilinen yüzler! Adamlar o kadar kendilerinden emin yani!