Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 19 Ekim 2012

Altın makas!



Yukarıdaki iki haritaya iyi bakın. Bunlar, bugün Ortadoğu'da ne olup bittiğini çok iyi anlatıyor. Şimdi gelin isterseniz yukarıdaki İKİ MAKAS'ın ne anlama geldiğini açıklamaya çalışalım. Böylece hem içeride, hem dışarıda ne olduğunu anlayabiliriz.
Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere ve Rusya'nın bölgeyi paylaşmasından sonra öldürücü darbeyi aldı.
Almanlar'la ittifak da bu tabloyu değiştirmeye yetmedi. Çanakkale'de destan yazsak da masada her şeyi kaybettik. Elimizde hiç koz kalmadı.
Abdülhamit Han'ın daha 1900'lerde PETROL haritasını çıkarttığı bölgeler bir bir elimizden gitti. Geride yoksul, yorgun ve umutsuz bir ANADOLU kalmıştı. Yıllar süren savaşlar yüzünden tarlalar ekinsiz, ocaklar babasız kalmıştı. Büyük bir akılla Cumhuriyet kurulmuştu. Ama o da "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" demek zorunda bırakılmıştı.
Zaten çeşitli dayatmalarla yüzümüz BATI'ya çevrilmişti. Bir el ısrarla bizi Ortadoğu'dan uzak tutuyordu.
Neyse...
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra hem Balkanlar hem Arap coğrafyası tamamen elimizden çıktı. Balkanlar RUS kontrolüne girerken, petrol ve gaz cenneti bölgeler de İngilizler'e bırakılıyordu. Böylece Osmanlı yıkılıyor ve o zaman için Rus-İngiliz arasında YENİ DÜNYA kuruluyordu. Makasın oturduğu yer de İRAN oluyordu. Ne de olsa Osmanlı tekin değildi. Belini doğrultur, başlarına bela olurdu!...
Korku büyüktü...
Bu tablo İkinci Dünya Savaşı'na yol açtı. Almanlar'ın pastadan pay alamayışı ve saldırganlığı iki büyük güce büyük sıkıntılar yarattı.
6 Haziran 1944'te Amerika NORMANDİYA'ya çıkarma yaparak bölgedeki yeni patronun kendisi olduğunu ilan etti. Bütün mahalleye ayar verdi. Sonraki yıllarda MAKAS değişti. Bir uçta Rusya olurken diğer tarafta ise ABD vardı. Merkez de değişerek Türkiye'ye kaymıştı. İngilizler'in bize güvenmediği gibi ABD de İran'a güvenmiyordu! Olan olmuş, yeni dünya bu dengede kurulmuştu.
Müslüman aleminde HUZUR olmasın diye araya bir de İsrail atılmıştı. Yani dengenin bulunduğu NOKTANIN hep kendilerine bağlı olması istendi. Bu yüzden İsrail, Türkiye'de Tel Aviv'den daha güçlü hale getirildi.
İşlerini şansa bırakmıyorlardı...
Bölgenin eski efendisi şimdilerde perde arkasında kalsa da RAHAT durmuyordu. Bölgenin hafıza kartı
LONDRA'daydı. Kodları onlar biliyordu. ABD gelip savaşsa da bir yerde tıkanıyordu. Savaşlarla, darbelerle, suikastlerle boğuşan bölge 1990'larda son şeklini aldı.
DENGE NOKTASINI kaybeden, gücünü kaybederdi. Bu nedenle ABD, Rusya ve İngiltere hem Türkiye'yi yanlarına çekmeye, hem de SORUNLARLA boğuşup ayağa kalkmasını engellemeye çalıştı. PKK ortak imalattı. Ankara'daki 'yerli yabancılar' da bilerek ya da bilmeyerek bu oyuna düştü. Musul-
Kerkük'le aramıza tampon olarak PKK kuruldu. 30 yıl bu anlamsız SAVAŞLA geçti.
Herkes kullanıldı! Kurdukları her oyuna düştük. Aramıza kan davası sokuldu. İstenileni yapmamız için örümcek gibi ağları örmüşlerdi. Çıkış yok gibiydi...
Tabii onlar için!
Korktukları başlarına 2006'da geldi. Ankara'da yeni masa kuruldu. Milli çizgide hızla yol alındı. Bir yıl sonra Suud Kralı Abdullah, Ankara'ya geldi.
Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın arasında Yeni Türkiye'yi tanıdı.
Rahatsızlığın ilk işareti Hürriyet gazetesinin manşetinden geldi. Belli ki bu fotoğraf keyifleri kaçırmıştı! Ama önüne geçemeyecekleri bir süreç başlamıştı. Ankara, Cumhuriyet'e zorla dayatılan kuralların dışına çıkıyordu! Arka bahçesiyle ilgilenmeye başlamıştı.
Unuttuğumuz değerler tekrar filizlendi. Bölgeye inildi. Aynı dil kullanıldı. Halklar yakınlaştı.
Dizilerimizle, starlarımızla, modamızla peşinden gidilen ülke olduk.
Bütün bunların Türkiye için çok anlamı vardı. Çünkü büyümek için ENERJİ şarttı. Oysa doğalgazın yüzde 70'ini Ruslar'dan alıyorduk!
Yani bağımlıydık! Bu denge değişmeliydi. Güçlü olmayanın sözünü kimse dinlemezdi bu bölgede... Rusya ve İran'la birlikte en çok gaza sahip olan Suudi Arabistan'a, Katar'a ve Türkmenistan'a yanaştık. Milli politika üretiyorduk. Ankara yeni bir yol aradıkça içeride yine o şarkı yükseliyordu: LAİKLİK ELDEN GİDİYOR! Çünkü içerideki ABD ve İngiliz yanlısı basın gerçekleri manşetlerle örtmeye alışmıştı. ABD, İngiltere ve İsrail için olumsuz haber yapamayan sözde YERLİ BASIN, kendi ülkesinin çocuklarını yerden yere vuruyordu. Anlaşılan "411 el kaosa kalktı" diyecek kadar kendilerini bağlamışlardı! Çünkü içerideki BARONLAR medyanın gizli sahibiydi! Ne siyasiler ne de gazeteciler sözlerinden çıkamamıştı.
Ama devir değişmişti. 2002'de Almanya'daki matbaa açılışına kerhen çağırdıkları Erdoğan, yeni devlete omuz vermişti. Hiç istemedikleri başlarına gelecekti.
Balyoz'la, Ergenekon'la, finans krizleriyle sonuç alamadılar. 2006'da Ankara'da yıkıldılar!
Bir türlü deviremedikleri bu hükümet, şimdi önündeki son engel olan KÜRT sorununu da aşmak için son viraja girdi. Onların yarattığı
ÖRGÜT yakında silah bırakırsa şaşırıp kalacaklar! 30 yıl bir Kürt terör örgütüyle mücadele eden Türkiye, bölgedeki bütün Kürtler'i kucaklayacak. Hem Musul-Kerkük, hem Arabistan, hem de Katar bize gelecek... Ne petrol ne de gaz sıkıntı olacak! Dengeyi kuran ABD ve Rusya da bunu öngöremedi! Türkiye DENGE olmayı gönüllü kabul etti.
Ancak "Milli politikalarımdan da vazgeçmem" demeyi unutmadı... Şimdiki sancı bundan.
Herkes Türkiye'ye muhtaç...
Adı üstünde DENGE NOKTASI çünkü...
Oyunu bozan altında kalır...

NOT:
Bir dostum "Eğer Türkiye'ye eskiden olduğu gibi içeriden zarar vermeye kalkan zengin olursa hesabı dürülecek" dedi... "Kim bunlar, biliyor musun" diye ısrar ettim. Cevap netti: Listesi bile var...