Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 6 Haziran 2012

MOSSAD ve aynı senaryo

Ünlü işadamı Jak Kamhi'nin 62 yaşındaki oğlu Hayati Kamhi önceki gün Kandilli'deki villasında ölü bulundu! Hemen hemen her YAHUDİ vatandaşımızın ölümünden sonra ortaya atılan ŞABLON yine piyasaya sürüldü:
BORÇ YÜZÜNDEN İNTİHAR ETTİ!
Belki PARA yüzünden intihar etmişti ama ya bu birine olan BORÇ yüzünden değilse! Bilmiyoruz. Ama kısa yoldan kesip atmayı seviyoruz.
Geriye baktığımızda ne faili meçhuller bırakmışız arkamızda. "Bu da ne ki" diyebiliriz...
Ama gelin biz zor olanı seçip işin arka planına seyahat etmeye devam edelim.
Çünkü seyahat etmek için o kadar çok sebep var ki... Öncelikle resmi makamların sıcağı sıcağına "ihtihar" demesi, Adli Tıp Kurumu'nun "acil" bir sonuca ulaşması bende şüphe uyandırdı. Normalde bu kadar HIZLI olmayan KURUMLARIN bu ve benzeri YAHUDİ ölümlerinde IŞIK HIZIYLA hareket etmesi beni hep kuşkulandırdı.
Hayati Kamhi'ye gelmeden önce gelin Moşe Kohen cinayetine gidelim...
40 yaşındaydı. 12 yıldır İsrail Havayolları EL-AL'ın Türkiye Müdürlüğü'nü yapıyordu. Çok neşeliydi. Umutsuzluğa fırsat tanımazdı.
Güçlüydü. Ancak şirket Türkiye uçuşlarını durdurunca sadece temsilcilik görevini yürütmeye başladı. Bu ona yetmiyordu.
Boş durmaya niyeti de yoktu.
Bir gıda şirketinin ortaklığına soyundu. İşler başlangıçta iyi gidiyordu.
Ancak daha sonraları kimselere anlatmadığı sıkıntıları oldu. Eve DERT götürmek istemiyordu.
16 Aralık 2010 günü saat 10.20 gibi şirketten ayrıldı. Hiç böyle yapmazdı oysa... Eşini arayıp "İyi misin?" diye sordu.
Eşi de şaşırmıştı. Ses tonu normal değildi. Anlam veremedi.
Ama içine KURT düşmüştü.
Genç adam ne yakınlarının ne de sekreterinin telefonlarına cevap verdi. Aileyi bir korku kapladı.
Eşi vakit kaybetmeden hem emniyete, hem de ilgili karakola başvurarak "Eşimi bulun. Başına bir şey gelmesinden korkuyorum" dedi.
Şirketinin çıkışında birileri tarafından tartaklanan genç işadamı zorla bindirildiği araçla BELGRAD ORMANI'na götürüldü.
Saatler 13:00'ı gösterirken güvenlik kapısından ABONMAN KARTINI göstererek girdi.
İçeride ya da yanında kim vardı bilinmiyor.
Çünkü o güne ait KAMERA kayıtlarının büyük bölümü silinmişti.
16 Aralık saat 09:14 ile 17 Aralık saat 00:36 arasındaki bölüm yoktu! Yapılan incelemelerde "silinme yok, kayıt yapılmamış" hükmü veriliyordu!
Neyse...
Yanından hiçbir zaman ayırmadığı NOT DEFTERİ kayıptı.
Daha ilginç olan ise ailesine yazdığı ileri sürülen veda mektubunun iki ay önce yazıldığı anlaşıldı. KAT izi de yoktu üstelik...
Yapılan incelemelerde ÖLÜM getiren atışın tek el olduğu belirtildi. Merminin giriş ve çıkış şekli nedense HAYATİ
KAMHİ
'nin intiharıyla çok benzeşiyordu!
Acı haber eve geldiğinde aile yıkılmıştı. Yapacakları bir şey yoktu. Susmak en iyi yoldu onlar için. Hatta susarak kaybolmak!
Ama ağabey Yusuf Kohen savcılığa başvurarak "İşin peşini bırakmayacağını" söyledi.
Acılı eş Mirey Kohen de "Eşimin borcu yoktu. Bu yüzden canına kıymış olamaz" diyerek katillerin bulunması için gereken her adımı attı, her kapıyı çaldı.
YETMEDİ... YETMEYECEKTİ...
Bir süre sonra AİLE geri adım atmak zorunda kaldı. Ağabey Yusuf Kohen işin peşini bıraktığını açıkladı. Kimseye bir şey söylemeden geri çekildi. CEMAATTEN çok sevdiği bir dostu kulağına eğilerek "Ne oldu?" diye sordu...
Ağabey, yenilmişlik hissinin verdiği acıyla, çok güvendiği sırdaşına "İşin ucu karanlık" dedi.
Nefesler tutulmuştu. İkinci soru geliyordu: "MOSSAD mı yaptı yani?"
Başına yere eğen ağabey "Öyle görünüyor" diyerek suskunluğa gömülüyordu. Katil de görüntü de yoktu. Dosyanın kapatılması için her şey hazırdı.
Öyle de oldu zaten...
Hayati Kamhi olayını öğrenince bütün bunlar aklımdan bir film şeridi gibi geçti. Resmi açıklama İNTİHARDI. Kohen gibi mazeret yine PARAYDI.
Sadece TAKVİM bu hikayeye inanmadı.
Aileden dün gelen açıklama bütün şifreleri kırar gibiydi: "Merhum Hayati Kamhi'nin hayatına son vermesi için hiçbir kurumsal ya da kişisel sorunu yoktu!"