BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 31 Ocak 2016

Şato'nun panik atakları

Yeni bir Türkiye kurulurken, 21. yüzyıl stratejimiz çizilirken, Türkiyemiz büyük bir savaşla karşı karşıya. Şato boş durmuyor.
Türkiyemiz ile büyük hesaplaşma içine giren bu cephede kimler var, çok iyi okumalıyız. Bu okuma 100 yıllık bir hesaplaşmayi içermektedir.
2002'lere kadar, yüz yıl boyunca varolan vesayet sistemi, BÜYÜK Türk Milleti'ni Anadolu sınırlarına hapsetmişti.
Kafasını her kaldırdığında ya bir askeri darbe ya ekonomik kriz ya da iç çatışma senaryolarıyla diz çöktürülmüştü. Yüz yıl rehin kaldık.
Şimdi tarih tersine döndü.
21'inci yüzyılın fırsatları var karşımızda. Büyük yürüyüşün lideri Tayyip Erdoğan 'la beraber, hesap sormaya başladığımızdan dolayı, hem içeride ve hem de dışarıda Türkiyemiz hedefe oturtuldu.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Dünya ekonomi sistemine sağlam eleştiriler getiriyor, Haçlı Zihniyetinin, petrolü, elması sömürdüklerini söylüyordu. Filistin diyor, Mısır'da demokrasi, Suriye'de barış istiyor, 'Dünya beşten büyüktür' diye bağırıyordu. Nefesleri kesildi. Çok rahatsız oldular.Onlar bizim susmamızı istiyorlardı. Yeni Türkiye'nin çıkışları işlerine gelmiyordu. Çünkü Saltanatı, sömürgeciliği bırakmak istemezlerdi.
Solukları kesiliyordu. Hele hele, Tayyip Erdoğan'ın, dağıtılmış Müslüman ülkeleri bir araya getirme mücadelesi yok mu?
Dünyayı idare eden ŞATO ve onların aparatı STATÜKOCULAR çıldırıyordu.
100 yıl önce de Sultan Abdülhamit'in İttihad-ı İslâm politikası da ŞATO'nun (Üst Akıl) nefesini kesmişti. İttihad-ı İslâm politikasının genel çerçevesi, dışta Müslüman topluluklara el uzatmak, dünya Müslümanlarını birleştirmenin yolunu açmak, Dünyanın farklı bölgelerine dağılmış Müslümanların ortak hareket etmesini sağlamaktı.
Çünkü o dönemde de hepsinin ümidi İstanbul'daydı. Abdülhamit, Müslümanların sömürülmesine karşı ortak bir düşünce oluşturmayı hedeflerken, İngiliz-Fransız-Masonların desteğindeki İttihat ve terakkiciler taşeronluğuyla devrildi.
ADIM ADIM GELİYORUZ:
Bir gerçeği asla unutmamalıyız. Yeni Türkiye'nin lideri Tayyip Erdoğan, yürüyüşe başladığı 2002'den bu yana 2013 yılında çok büyük bir meydan okuma ile karşılaştı. Mısır ve Ukrayna darbeleriyle, Türkiyemizin 2 hassas hattaki jeopolitik hamleleri kırıldı.
Taksim/Gezi ile sokaklar harekete geçirildi.
Ve 17/25 Aralık'ta, tarihimizde ilk kez, askeri ve bürokratik darbelerin yerine FETÖ ile hakim-savcı/ paralel darbe operasyonu icra edildi. 17-25 Aralık darbe girişimi ile hükümeti düşüremeyince, ÜST AKIL yeni stratejilerini devreye soktu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bayrak olduğu FETÖ'ye karşı topyekûn mücadele sürerken, AK Parti'yi parçalamak, blok kurarak tek başına iktidarı engellemek, uluslararası kamuoyunda AK Parti'nin giderek 'radikal İslamcı' bir nitelik kazandığı propagandası yapmak, Kürt meselesinin çözümüne yönelik, toplumsal ve siyasal alanda normalleşmeyi kırmak istiyorlardı.
Yabancı istihbarat servisleri organizasyonu olarak Kandil Baronları- Selahattin Demirtaş projesiyle huzurumuzu bozarak, kan emiciliklerini sürdürüyorlar.

SONUÇ
: ŞATO panik halinde... Büyük Türkiye'den korkuyorlar. Ürküyorlar. Sömürgecilerin, Haçlı Zihniyeti'nin alanlarını daraltıyoruz. Artık, kontrollerinde olan bir ülke değiliz. Büyük Türkiye adımlarımızla büyüdükçe coğrafyada onların etki alanı daralıyor. O nedenle tüm silahları ile yükleniyorlar. 2023 yürüyüşümüzü durdurmaya, öncülerini tasfiye etmeye, Haçılılara meydan okuyuş yüzünden Türkiyemizi cezalandırmaya çalışıyorlar.
YAPAMAYACAKLAR. DURDURAMAYACAKLAR. Siyasi kimliklerin, çevrelerin, ideolojik ayrımların ötesindeki MİLLİ DİRENİŞİMİZİ KIRAMAYACAKLAR.
Yüreği sağlam olanların meydanda olduğu bir hesaplaşmadan muhakkak başarı ile çıkmaya kararlıyız.