BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 26 Kasım 2013

Ayasofya yeniden cami olma yolunda

1934 yılının 24 Kasım'ında Ayasofya düzmece bir kararname ile cami olmaktan çıkarıldı, müzeye çevrildi.
Hem de Atatürk'ün imzası taklit edilerek. Bu gök kubbenin altında hiçbir şeyin gizli kalmayacağı gerçeğine göre, o zaman, Mustafa Kemal'in adını ve gücünü kullanan birilerinin varlığı ortaya çıkarken, kararnamenin altındaki İsmet İnönü ve Şükrü Kaya'nın imzalarının ıslak imza, Mustafa Kemal'in imzasının ise kaligrafi, o kaligrafinin oraya konulmuş olması yeni tartışmaları alevlendirmiş bulunuyor.

AYASOFYA'YI MÜZE YAPANLAR
Türkiye düşmanı İngiliz Lord Curzon, 2 Ocak 1918'de ne demişti? "İstanbul, özellikle Doğu dünyasının kozmopolit ve enternasyonal bir şehridir. Ayasofya ki, 900 yıl önce bir Hıristiyan Kilisesi'ydi, elbette gene eski durumuna getirilecektir." Şimdi, Ayasofya'nın nasıl müzeye çevrildiğini irdeleyelim:
Masonların memlekette cirit attığı 1931 yılında, Amerika'nın Boston şehrinde bir enstitü kurulur: Bizans Araştırmaları Enstitüsü... Bizans sanatı, tarihi ve arkeolojisi incelemelerini teşvik etmek konusunda bir Amerikan, İngiliz ve Fransız girişimi olan faaliyete geçirilir. Enstitünün başına getirilen adam bir papaz. Papaz, fakat papazdan çok siyasi bir militan. Adı:
Thomas Whittemore. İsminin önünde Papaz Profesör unvanı var.
Hemen arkasından Ankara'da Ayasofya'nın müzeye çevrilmesi teklifini veren ve o imzayı atan Agop Martayan Dilaçar diye bilinen bir Mason ve Necmettin Arıkan diye diğer bir mason dikkatlerden kaçmaz.
Bu sıralarda Ayasofya'da papazların temizliği başlarken, camiye gelen Müslümanlar zorluk içinde ibadet etmektedir. Maarif Bakanlığı'na (Vekâletine) gelen Abidin Özmen, 1934 yılında, Ayasofya'yı teftiş ederken, camiin mabed dışındaki kısımlarının perişanlığını görür ve bu yerlerin revizyona tabi tutulması fikrini Atatürk'e açar.

DÜZMECE KARARNAME
Bu iş, Başbakan İsmet İnönü başkanlığındaki hükümetin gündemine girer. 24 Kasım 1934 günü, camiin çevresindeki evkafa ait binaların, Evkaf Umum Müdürlüğü'nce yıktırılarak temizlettirilmesi ve diğer binaların istimlâk, yıkma ve binanın tamir ve muhafazası masraflarının da Maarif Vekilliği'nce verilmek suretiyle, Ayasofya Camii'nin müzeye çevrilmesi tasvip ve kabul olunur.
Tarihin altına "Reis-i Cumhur Atatürk" ismi, daha altına da, kararnamelerde olduğu gibi, Hükümeti teşkil eden vekillerin isim ve soyadlarının ilk harfleri konmuştur. Bu yazının başına da, başlık olarak "KARARNAME" ismi oturtulmuştur. "KARARNAME" başlığı Ayasofya'nın bir "İcra Vekilleri Heyeti kararı ile" müze yapıldığına herkesi inandırmıştır.
Kararnamenin altında Başbakan İsmet İnönü ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın imzaları ıslak imzadır. Mustafa Kemal'in imzası ise kaligrafi, o kaligrafi oraya konulmuş. Diğerleri gibi değil. 22 Kasım tarihinde Mustafa Kemal'in soyadı
Atatürk değil. 27 Kasım'dan itibaren Atatürk soy ismini alıyor. Çünkü o kararnamenin hazırlandığı tarihte Mustafa Kemal'e Atatürk soyadı verilmemiş, Buna rağmen belgelere Atatürk olarak imza atılmıştır.
Celal Bayar'ın anlatımına göre, Balkan Paktı'nda 'Yunanlılar'a jest olsun' diye, o dönemin koşullarında siyasi bir kararla, Ayasofya müzeye çevrildi.
Tarihçi Mustafa Armağan şunu anlattı: 'Bizans Enstitüsü'nü yalnız ABD'nin değil, İngiltere ile Fransa'nın da desteklediğini öğreniyoruz. Arşivlere göre, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Ankara'daki Amerikan Elçiliği'nin aktif destek verdiği müzakereler yürütüldü. Bu müzakerelerin sonucunda Ayasofya müze oldu.'

SONUÇ:
Ayasofya, egemenliğin bir simgesi, Türkiye'nin meselesidir. Türkiye halkının genel arzusu, muhtemel dayatmaları ciddiye almadan Ayasofya'yı Fatih'in vasiyetine uygun olarak eski konumuna getirmeli. Ayasofya, yeniden "Büyük Fetih Camii" olarak toplum hayatında yer almalı, kapılarını halka ibadet için açmalı.