Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat ve 12 Eylül davası...
Bu davaların hepsi yakın geçmişimizin karanlık ve kanlı sayfalarının aydınlanması, temizlenmesi için gerekliydi.
Ergenekon davası başladığında, sonuna kadar gidebileceğine inananların sayısı fazla değildi. "Devlet" gücüyle kapatılacağı, buharlaştırılacağı, yüzyıllık karanlıkların sisler arasına gizleneceği kuşkusu hep vardı. Şüpheler boşa çıktı.
Önce Balyoz'da, şimdi Ergenekon'da kararlar verildi. Beraat edenlere 'geçmiş olsun' derken,ceza alanlar içinde her şey bitmiş değil. Bunun bir de Yargıtay aşaması var.
Sabırla beklemek hayırlısı olacaktır.
Birçok yazımızda vurguladığımız gibi, BÜYÜK FOTOĞRAF ve birçok KÜÇÜK FOTOĞRAFLAR, yılların olaylarını anlatmakta yol gösterici olmaktadır. Silivri'de yıllardır süren mahkemelerin ortaya çıkardığı, BÜYÜK FOTOĞRAF'ta, Osmanlı-Türkiye tarihinin iki safhası yer alıyor.
BİR)1900'lü yılların İttihat ve terakki zihniyetinin, ikinci dünya savaşı sonrasına kadar uzandığı bir dönem.
İKİ) Soğuk savaşın kurdurduğu GLADYO yapılanmalarının 2013'lü yıllara kadar uzandığı bir dönem.
Bu topraklarda, ittihat ve terakki ile şekillenen serüven, 'Saray Entrikaları' Olarak devam etmiş. Zamanla 'Komitacılık' ismini almıştı.1950'lere kadar sürdü. Sonra gladyo yapılanmaları dönemi başladı. Örgütün İtalya'daki adı Gladio (Kılıç) idi. Yunanistan'da B-8 ya da SheepSkin Koyun Postu, Belçika'da SDRA-8, Hollanda'da NATO Command, Batı Almanya'da Gehlen Harekatı, Stay Behind ya da Sword, Avusturya'da Schwert, Fransa'da Rüzgar Gülü, İspanya'da Anti-Terör Kurtarma Grubu (GAL), İngiltere'de ise Secret British Network olarak bilindiği bu ülkelerin yetkililerince açıklandı. Bu Örgüt, Türkiye'de Kontrgerilla olarak biliniyordu.
Batı Avrupa, 1990'ları Berlin Duvarı'nın yıkılışıyla bitti sayılan Soğuk Savaş'ın tortusunu içinden kazımakla geçirdi. İtalya, Belçika, Fransa, Danimarka ve daha nice ülke siyasi dokusuna sızan derin ordularla yüzleşip büyük bir tasfiyeye girişti.
Türkiye, son olarak İtalya'nın 1990'da başlattığı bir soruşturmayı tam 18 yıl gecikmeyle 2007 yılında başlayabildi, 2013'lerde bitirdi. Ergenekon iddianamesi okununca gözlenen şuydu: Türkiye'nin şu an içinden geçtiği sürecin, daha ziyade 1980'ler İtalya'sında, Gladio'nun sivil ayağının (Gladio olduğu bilinmeden) deşifre olduğu, Propaganda Due adlı yasadışı örgütlenmenin açığa çıkarıldığı süreç ile örtüşür nitelikte olduğudur.
Bu örgütün üyeleri İtalya'da, siyaset, medya, yargı, akademi, iş dünyası ve sair alanlar üzerinden elit tabakanın her kesimine yayılıyordu.
Ancak, bu gibi soruşturmalar sayesinde, Gladio'nun ve ondan da önemlisi Gladio'dan kopan ve iyice raydan çıkan fraksiyonların dokunulmazlık zırhı aşama aşama kaldırılmıştı. Türkiye'de Ergenekon'a giden yol bir ihbar sonrası, Ümraniye'de bir evde bulunan cephanelik ile başladı.
Hatırlamakta fayda var, İtalyan Gladio'sunu çökerten soruşturmalar, ilk olarak savcı Felice Casson'un Verona'da bir çöplükte bulunan askerî kaynaklı C-4 bombalarını araştırmasıyla başlamıştı.
SONUÇ: Demokratik hukuk devleti olabilmemiz için zaten gizli yapıları ortaya çıkarmak ve tasfiye etmek zorundaydık.
Bunun yolu açılmış oldu. Askerin 'devlet içinde devlet' konumuna son vermemiz gerekiyordu. Bunu başardık. Sonucunda, Türk Gladio'sunu, ortaya çıkarıp yargılaması gerçekleşti. Bu yargılamayı yapabilmek için Hâkimler ve savcılar, sosyal, sivil, kültürel, demokratik bir bilinç açısından yeterli olduklarını ve de yasaları uygulayabilecek kapasitede bulunduklarını gösterdiler. Siyasi iradenin kararlılığı sonucun alınmasında en önemli faktör oldu. Türkiye'de askeri müdahaleler, komplolar, faili meçhuller döneminin sonsuza kadar sona erdiğini söylemek için, 2013'lere kadar beklememiz gerekiyormuş.
