ABD Başkanı oğul Bush, babasının yarım bıraktığı Irak işgalini tamamlamak için heyecanla bekliyordu. Amerikan askerleri Türkiye üzerinden Irak'a geçecekler, Irak içlerine gireceklerdi. ABD, kararın (evet) yönünde çıkması için diplomasi ve ekonomideki tüm gücünü seferber etmişti. 10 yıl sonra o dönem medyada atılan manşetlere bakınca, "İnsan insanın kurdudur" deyişinin doğruluğunu bir kez daha anlarsınız.
Kişinin kendi menfaatleri için gerekli her şeyi yaptığını, insanın doğasında var olan üç temel savaş nedeni; rekabet, güvensizlik ve şan, şeref için yapılan yorumların hazin hikâyesine tanık olursunuz. Hele hele, insanın kanını donduran bir cümle var ki:
Tezkere geçmezse, ABD çok kızar. Fil kini vardır. Türkiye'yi perişan eder."
Ne oldu? Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1 Mart tezkeresini reddetti. Kötü mü oldu?
Nerede o "Amerika bizi perişan eder, fil kini var" diyenler. Başka kalıplar içinde görevlerini yerine getiriyorlar.
Geçen 10 yıla tekrar bakınız.
1 Mart tezkeresini reddeden bir Türkiye nereden nereye gelmiş?
1 Mart tezkeresinin reddini bir milat olarak kabul edersek, bağımsızlık ve çok yönlü politikalar üretme konusunda atılmış adımlarımız daha da anlam kazanmıştır.
Tezkerenin kabul edilmemesi, nefeslerini tutmuş 2 milyara yakın Müslüman rahat nefes aldı ve sonrasında Türkiye'ye destek verdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtuluş, "1 Mart iyi ki geçmemiş. Bunu ben söylemiyorum. Amerikalılar da söylüyorlar. Çünkü hâlâ oradan çıkabilmiş değil" dedi. 1 Mart tezkeresinin reddi, Türkiye-Mısır-BAE arasında tarihi ekseni geliştirmiştir. Bu eksen, Ortadoğu'nun yeni kuruluşunda temeli oluşturmaya adaydır.
SONUÇ: Allah'tan o tezkere geçmedi. Eğer geçmiş olsaydı, büyük bir risk yaşanacaktı. Bugün 1 Mart tezkere reddiyle özgüvenini test eden Türkiye, 2003'ten günümüze kadar halkın büyük desteğiyle sağlanan siyasi istikrarla, zamanı iyi okuyarak büyük bir güç olma yönünde ilerliyor.
2023 hedeflerine ulaştığımızda, TBMM'nin tezkereyi reddetmesinin anlam ve önemini, 20 yıl sonra çok daha iyi anlayacağız.
