Tarihi 13 Mart 2013

CHP, BDP, PKK, süreç v.s...

Hani, halk arasında "cuk oturdu" derler ya, bu defa da öyle oldu.
CHP'nin, "Suriye Raporu"nun ardından Türk istihbarat ve emniyet birimlerinin gerçekleştirdiği büyük operasyon cuk oturdu!
Nasıl mı?..
CHP'li milletvekillerinin Suriye diktatörü Beşşar Esad'la yaptıkları görüşmenin ardından hazırladıkları rapor, önceki gün gazetelerde yayınlanmıştı. Ne iddia ediliyordu o raporda:
"Türkiye sınırındaki patlamanın failleri Suriyeli muhalifler, El Kaide ya da PKK terör örgütüdür."
Peki gerçek failler kimler çıktı?..
Suriye İstihbaratı El Muharebat adına çalışanlar!
Türk istihbarat birimleri kimliklerini belirlediler. Ardından özel birlikler Suriye'ye gidip getirdiler. Onlar da suçlarını itiraf edip "evet" dediler:
- Biz yaptık. Eylem için Esad'ın Zırhlı Birlikler Komutanı Ammid Havvas'tan 35 bin dolar aldık.
Ne oldu?..
1) "Hayır, bizimle ilgisi yok" diyen Esad'ın yalancı ve katil olduğu bir defa daha ortaya çıktı!
2) CHP'deki bazı milletvekillerinin Esad aşkının CHP'ye faturası yüksek oldu!

* * *
BDP'den dün İmralı Zabıtlarının "sızıntısı" ile ilgili bir açıklama yapıldı.
Şaka gibi ifadeler kullanıldı...
Önce sızıntının BDP'den olduğu kabul edildi. "Fail" olarak İki Parti Meclisi üyesi ve bir çalışanın adı verildi. Onların parti ile ilişiklerinin kesildiği bildirildi.
Sonra Abdullah Öcalan'dan özür dilendi. Altını çizerek tekrarlıyorum, Öcalan'dan özür dilendi. Türk Kamuoyu'ndan değil. Terörist Başı Öcalan bir yana, bütün bir ülke diğer yana koyuldu.
Ve atışa geçildi:
"Bu olayla ilgili olarak BDP'yi, partinin yetkili organlarını ve parti yöneticilerini suçlayanları kınıyoruz."
İyi güzel de kimi suçlayacaklardı?..
BDP'nin sürekli yaptığı gibi Hükümet'i mi, devleti mi, yoksa askeri mi?
Boşuna "şaka gibi" demedim! Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış ya! Yapılan bu açıklama da aynen öyle. Tam bir BDP klasiği!

* * *
Hükümet, PKK'nın kaçırdığı asker ve devlet görevlilerinin tesliminin "Habur Süreci'ne döndürülmeyeceğini" söyleyedursun... BDP başladı bile... "BDP ne yaptı?" derseniz...
Askerlerimizi ve kamu görevlilerini teslim almaya polis tokatlayan, makam aracı ile terörist kaçırmaya çalışan İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel'i gönderdi. O da sınırda takılıp kaldı; Silopi'den öteye geçemedi.
Çünkü, "örgüt üyeliği" suçu sebebiyle yurt dışına çıkış yasağı var.
Denetimli serbestlik şartıyla bırakıldı.
Bu durumu cümle alem ve kendisi gibi BDP yöneticileri de biliyor. Ama, buna rağmen Kuzey Irak'a gidecek heyetin içine o da monte edildi.
Doğal olarak Tuncel'in sınırdan geçişine izin verilmedi. İnternet siteleri de hemen "şok, şok, şok" başlıkları attı.
Şov başladı!

* * *
Eline fırsatı geçiren PKK da geri kalır mı? Kalmadı elbette...
Kaçırılan askerler ve kamu görevlilerini almaya giden heyet, Kuzey Irak'ta hazır olmasına rağmen "şimdi değil" açıklamasını yaptı:
- Yarın teslim edeceğiz.
Terör örgütü, olayın bir gün daha gündemde kalıp tartışılmasını "kâr" saydı!
Birileri, "Aaaa ne güzel, baksanıza ne kadar da sorumlu davranıyorlar" yorumları yapadursun...
BDP de PKK da tabiri caizse sinekten yağ çıkarmaya çalışıyor! BDP eski BDP; PKK da eski PKK!
Kırk yıllık Kani, olur mu yani?