Tarihi 31 Ocak 2013

Batı'nın çöplüğü olduk

Şaka gibi, ama maalesef gerçek: Dört bir yanımız çöp dolu, nereye elimizi atsak çöple karşılaşıyoruz. Adeta bir çöp denizinin içinde yüzüyoruz. Ama, biz bununla yetinmiyor, paraya kıyıp bir de Batı'dan çöp satın alıyoruz.
Adamlar pisliklerini Türkiye'ye yığıyorlar...
Üzerine bizden para alıp ceplerini dolduruyorlar. "Yetkililer" vurdumduymaz ve tepkisiz.
Kendisine "çevreci" adını takanlar şov peşinde ve sessiz.
Vatandaş ise ne olup bittiği konusunda bilgisiz... Trajikomik bir durumla karşı karşıyayız!

* * *
Şimdi sıkı durun...
Geçtiğimiz 2012 yılında başkalarının çöplerine 18.5 milyon dolar para ödedik.
Parayı bastık, ülkemize çöpleri yığdık.
Tam 30 milyon kilo hurda ve çöp sınırlarımızdan içeri girdi.
Bunlar, bizim ülkemizde her yerde bol miktarda bulunan, denizlerimiz, göllerimiz ve akarsularımızın üzerinde yüzen pet şişeler. Bu pet şişeleri toplayamadığımız için dışarıdan satın alıyoruz. İşleyip, mamül hale getiriyor ve ambalaj, prefabrik yapı, otomotiv parçaları ile tekstil sektöründe kullanıyoruz.
Peki 30 milyon kilo ne demek?
Eğer tamamının 1.5 litrelik kola ya da su şişesi olduğu düşünülürse, 1 milyar 50 milyon adetten oluşuyor. En küçük su şişesi olarak düşünülürse, o durumda 2 milyar 250 milyonluk bir çöp yığını demek oluyor.
Şimdi gelelim en önemli noktaya...
İşlendikten sonra, bu çöplerin yüzde 70 ya da 80'i tekrar kullanılabiliyor. Yüzde 20 ile 30'u da hiçbir işe yaramayan atık olarak kalıyor.
Demek ki...
Yaklaşık 7 milyon 500 bin kilosu hiçbir işe yaramıyor. Biz de onları tekrar çöpe atıyoruz. Ancak, bu çöpler diğer atıklara benzemiyor. Pet şişeler işlendikten sonra geriye kalanlar, ancak 800 ile 1.000 yıl arasında yok oluyor.
Sonuçta, batı büyük bir beladan kurtuluyor. Pisliğini bize gönderip ülkesini temiz tutuyor. Üzerine bir de para alıyor.
Biz de hem para veriyor, hem de başımıza bela sarıyoruz. Gelecek nesilleri büyük bir sıkıntı ile karşı karşıya bırakıyoruz.
Tablo son derece vahim!

* * *
Böyle giderse olacaklar da belli...
Her geçen gün ihtiyaç attığı için önümüzdeki yıllarda parayı basıp ülkemize daha fazla çöp getireceğiz. Bir kısmını dönüştürüp, dönüştüremediğimiz milyonlarca kilo atığı da doğaya bırakacağız.
Kısır döngü artarak devam edecek.
Kendi çöplerimiz sağda solda birikedursun...
Bir de başkalarının çöplüğü olmaya devam edeceğiz.
Oysa, kendi çöplerimizi toplayabilsek, bu kısır döngüden kurtulacağız. Ancak, bu konuda çaba göstermediğimiz gibi, iddialı da değiliz.
Türkiye'de lisanslı olarak geri dönüşüm yapan firmaların yıllık kapasitesi 130 bin ton civarında. Yapılan hesaplara göre, kendi atıklarımızın yüzde 26'sını toplayıp geri dönüşüm yapabilsek, başkasından çöp almamıza gerek kalmayacak.
Maalesef, bu ülkede tüketilen pet şişelerin dörtte biri bile toplanamıyor.
Sadece yüzde 10'unu topluyor, gerisini de doğaya atıyoruz.
Oysa, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 2012 yılı hedefi, bunların yüzde 40'ını toplayıp geri dönüştürmekti. Dikkat edin, yüzde 80 ya da 90 değil. Üretilenin yarısından bile az, sadece yüzde 40.
Biz bunu da beceremedik!
Neden?
Çünkü hedef koyduk, ama bunun için gerekli tedbirleri almadık. Olması gereken alt yapıyı oluşturmadık. Ne çevreyi, ne milli ekonomiyi, ne de çocuklarımızın geleceğini düşündük. Üstelik, hala aynı noktadayız ve yerimizde saymaya devam ediyoruz.
Bugün bile ülkemizin geleceğini ne kadar büyük bir tehlikeye soktuğumuzun bilincinde değiliz. Bir gün "Eyvah" diyeceğiz, ama vakit çok geç olacak!