Tarihi 13 Kasım 2014

Vaiz operasyonu

Osmanlı'nın son dönemlerinde Mısır Hidiv'i olmak çok önemliydi.
Mısır Valisi gibi gözüksen de, örtülü devlet başkanı gibi bir durum ortaya çıkıyordu.
Fazıl ve İsmail kardeşti ve Mısır Hidiv'i Mehmet Ali Paşa'nın torunuydu.
M.Ali Paşa'dan sonra iki kardeş Mısır Valiliği için birbirine girdi.
Padişah Abdülaziz duruma el koydu, İsmail'i Hidivliğe atadı.
İstanbul'da devlet kademelerinde yöneticiliğe çekilen Fazıl'ı öfke ve intikam ateşi sardı.
Kardeşinden gelen 4.5 milyon sterlinlik gönül alma parası bile bu intikam duygusunu ortadan kaldırmadı.
Büyük servetini imparatorluğu karıştırmaya adadı.
Paris'e yerleşip, masonlarla bir araya geldi, güç birliği yaptı.
Kendini Yeni Osmanlıların lideri ilan etti.
İstanbul'dan gazeteciler çağırıp, onlara para dağıttı, Dolmabahçe SARAYI aleyhine gazeteler çıkardı. İşte onlardan biri de Ali Suavi'dir. Batı medyası da, Paris'te çıkan bu gazeteye eşlik ederek Osmanlı Sarayı'nı yerden yere vurdu.
Fazıl'ın organize ettiği Türk aydınları "Jeune Turquie" Cemiyetini kurdu.
Yani artık onlar Jön Türk'tü.
İçlerindeki Ali Suavi, hiçbir eğitimi olmamasına rağmen çok ilginçtir VAİZLİK yapıyordu. Camilerde vaaz verip, iyi hatip olduğu için peşinde kalabalıklar buldu.
İNGİLİZLER hemen ona yanaşıp, büyük destek verdiler, Dolmabahçe'deki Halife'ye karşı Ali Suavi'yi "MÜCTEHİD" ilan ettiler. Ona Evliyalık makamı tahsis ettiler.
Zaten Ali Suavi de, Paris'te çıkardıkları gazeteden Fransızların bile rahatsız olması nedeniyle soluğu İngiltere'de almıştı.
Artık o çok iyi bir İngiliz dostuydu.
Hatta İngilizlere damat olacak kadar ileriye götürdü işi. Ve artık Osmanlı tahtında Sultan Abdülhamid Han vardı.
Abdülhamid Han Ali Suavi'yi affedip Galatasaray Lisesine müdür yaptı.
Bir İngilizle evliydi Ali Suavi.
Eşi Mary'e de okulda görev verince, ortalık karıştı. Sultan Abdülhamid, OKULU Ali Suavi'nin elinden aldı.
Sen misin alan?
Ali Suavi'nin Jön Türk damarları kabardı.
Nasılsa arkasında büyük güç, İngilizler vardı. Ve VAİZLİĞİNİ seveni de az değildi. 20 Mayıs 1878'de Çırağan Sarayı önünde küçük gruplar toplanmaya başladı.
Derken kalabalık arttı.
Başlarında OKULU elinden alınan, İngilizlerin MÜCTEHİD ilan ettiği VAİZ Ali Suavi vardı. "Yürüyün Saraya" deyince kalabalık kapıları zorladı.
Nöbetçileri öldürüp silahlarını aldılar.
Saray'dan Sultan Abdülhamid'in kardeşi Murad'ı alıp, "Darbe yaptık. Yeni Padişah sensin" dediler.
Fransız Elçi François Georgian, kaleme aldığı "Sultan Abdülhamid" adlı kitabında bunu bir DARBE GİRİŞİMİ olarak yazar. "Vaizin teşebbüsü tam bir OPERASYON'du" der.
Padişah'ın kardeşi Murad, "Size alet olmam" diyerek darbeye karşı çıktı.
Ali Suavi sırtına silah dayayıp "Eğer kabul etmezsen biz de seni zorla tahta oturturuz" diye tehdit etti.
Ordu devreye girdi, Vaiz Ali Suavi silahlı çatışmada öldürüldü ve darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.
Sultan Abdülhamid bu VAİZ OPERASYONUNDAN sonra defalarca dış güdümlü darbe girişimi ile karşılaştı.
Adamlar hiç durmaz hep saldırır.
İndirene kadar!!!
Aradan 100 yıl geçti...
Bugün de değişen bir şey yok.
Yukarıdaki olayın satır aralarına bakın, çok büyük dersler var ortada.
Ve yine gelecekler. Hiç durmaksızın.
Önemli olan biz ne yapacağız?
Tarihten dersimizi alacak mıyız?
Yoksa İngiltere'de seminerlere katılıp, GEZİ'ye koşan JÖN TÜRKLERİMİZ'in peşinden mi göndereceğiz çocuklarımızı.
Dünyaca ünlü Alman gazeteci Udo Ufkotte'yi ağırladık Cumartesi akşamı YAZBOZ'da. "İngiltere'de White Park'ta İngiliz istihbaratının gizli bir mekanı var.
Oraya eğitime giden çok Türk gazeteci var
" diyordu.
Evet Ali Suavi VAİZ'di ama onun da bir gazetesi vardı.
Gazetelerle ve gazetecilerle gelirler, GAZ verirler hep.
YENİ TÜRKİYE çıldırtıyor adamları.
Onun içindir, Ali Suviler peşindeler içimizde.
Bulmakta zorlanmıyorlar hiç!!!