ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 6 Kasım 2013

Yeni parti kurasım var!

HDP neden kuruldu tartışıladursun, aklıma tek şey geliyor; gösterilen çaba 'AK Parti'nin gücüne karşı bir takım arayış telaşıdır!'
Ama diğer yandan şöyle de bir kural var; bir bütünü yok etmeye gücün yetmiyorsa, onu parçalara bölerek yok et! Bu durumda, HDP yani 'Halkların Demokratik Partisi', eski BDP'nin Güneydoğu'daki gücünü acaba bölebilecek mi? Doğru soru, seçim arifesinde bu HDP ne ayak abi?
Zaten hayatım boyunca sol örgütlerden başlayarak partilerin bile kendi aralarında bölünmelerini anlayamamışımdır. Mesela; Devsel B.Y, Dev-Sol D.K, Dev-Sol B.Y, DHKP/C, THKP-C, TKP/ML-DABK, KBK,TKP/ML-BABK gibi bir sürü ismi ezberlemeye çalışmıştık bir zamanlar. Bunların adlarını bile aklımda tutamazken nerede kaldı faaliyet amaçlarını anlamak? Bana sorsanız babadan kalma bir sağ parti vardı bir de sol. Hadi bilemedin bir de işçi veya sosyalist partisi...
Anladık, Kürt haklarını korumak için bir parti kuruldu. Yani ortak nokta, Kürt sorununu ve PKK'yı başkanıyla birlikte iki yanından tutup bağrınıza basmak... da şimdi kalkıp mitoz bölünme gibi çoğalmanın ve oy kaybettirmenin zamanı mıdır? Üstelik bu gibi durumlarda, ayrışmayıp tam tersi kafa kafaya verilmesi gerekirken.
Finali şöyle görüyorum; seçim sonuçları açıklanmış, HDP "Keşke tabela partisi olarak kalaydık" deyip gözyaşı döküyor.
Ama nedense timsahtan ödünç alınan gözyaşları gibi duruyorlar.

HDP de duvara karşı mı?

Memleket meselelerine sıfır ilgi, sıfır öneri, sıfır çözüm düsturu ile yaklaşan BDP gibi, kardeş parti HDP de aynı kafada mı acaba? Yine acaba onlar da işi gücü bırakıp sadece Suriye sınırındaki tel örgüye mi yoğunlaşacaklar? Eğer öyleyse, yeni seçim kanununa göre devletten alacakları harcırahtan öte pek bir farkları kalmayacak.
Aynen ABD'nin aynı kaptan yiyen ve sadece seçimlerde karşı karşıya gelen göstermelik partilerine benzeyecekler. Ama gönül ister ki BDP ve HDP arasında hiç olmadık şöyle bir görüş farkı olsun; Fatma Gök ve Yavuz Önen rakiplerine desin ki; "Devlet bu tel örgüyü ve duvarı yapmakta haklı. Siz de lafı dolandırmayın, itirazınızın nedeni belli. Eskisi gibi petrol, silah, uyuşturucu kaçakçılığı devam etsin, devlet ses çıkarmasın istiyorsunuz. Bizim PKK da girip çıksın rahatlıkla. Bu yüzden 'Duvarı siz yıkmazsanız biz yıkarız' sözünüzü çok ayıpladık!"
Durun yahu, yoksa bunu söyleyen bizzat yeni yetme HDP miydi?

* * *
ÖZÜR DİLEMENİN ERDEMİ...
"Belki Morgan Fairchild kadar güzel değilim ama...." diye başlıyordu mektup.
Seksenli yılların ortasıydı. Morgan Fairchild da, TRT'de yayınlanan 'Flamingo Yolu' dizisinin Constance'ı... O günlerde Nokta Dergisi'ne amatör muhabir arıyorduk. Verdiğimiz ilana gelen yüzlerce mektuptan biriydi bu, "Belki Morgan Fairchild kadar güzel değilim ama...."
Öyle müthiş, öylesine zekice yazılmıştı ki hemen çağırdık. İyi ki de çağırmışız. Ayşe Önal kısa sürede yaptığı haberlerle tozu dumana katmıştı. Derken kızını da getirmeye başladı dergiye. 10 yaşlarında cin gibi bir çocuk! Tabii bilemezdik ilerde onun CHP Milletvekili Şafak Pavey olacağını.
Malum bu günlerde mecliste yaptığı konuşma ve Sevilay Yükselir'in yazdığı o talihsiz tweet ile gündemde Şafak. Sevilay'ın tweet'i yenir yutulur gibi değil elbette. Ama dün kısa bir yazı ile bu konuyu noktalamak istemiş meslektaşım. Aynen şöyle diyor: "
Ben büyük bir hata yaptım. Korkunç bir yanlışa imza attım. Bana yakışan bu yanlışı düzeltmek için bir süre susmaktır. Kalben yazdığım bu satırların kalp gözü ile okuyan herkesin beni anlayacağına ve affedeceğine eminim."
Ona yakışan buydu...
Şafak'a yakışan da affetmek olmalı. Ahmet Kaya-Serdar Ortaç mevzuu gibi hem kutuplaşmadan söz edip hem işi kanırtmanın manası yok çünkü.