ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 9 Mart 2013

Vatandaşın kafası başka yerde!

Öcalan'la BDP'li üç milletvekili arasında geçen konuşma metninin basına sızmasından sonra kalem oynatmayan tek bir Allah'ın kulu kalmadı. Kendi adıma bulaşmayayım dedim ama bu kez de okur sızlanıyor, "Neden iki laf da sen etmiyorsun abi" diye.
Edelim hayatım... Tarafsızlık derimizi parlatalım ve biz de balıklama dalalım bu haybeye karartılan sulara. Son söyleyeceğimizi de baştan söyleyelim üstelik.
Öncelikle 'taraflara' seslenelim. Apo'nun konuşmalarını basına sızdıranları 'süreç bozucu' addedenlere ve tam karşılığında sohbetin içeriğini kanırta kanırta ve olur olmadık yorumlarla gündeme taşıyanlara...
Amaçlar ne olursa olsun, sonrasında kürsülerden gösterilen toplu şiddet söylevleri gerçekten sürece zarar verecek nitelikte. Ama bilinmesi gereken şu ki; bunların hiçbiri halkı zerrece ilgilendirmiyor! Tam tersi karşılıklı yapılan çıkışların, önümüzdeki seçim için yatırımlar olduğu kanısına kapılıyor vatandaş.
İlgililer konuşadursun onların tek istediği; askere yolladığı 20 yaşındaki evladının ARTIK kolu bacağı koparak şehit olmadan yuvaya dönmesi! Ayrıca ana babaların bu uğurda göze aldığı bedelleri bilseler akılları şaşar.
Misal; Şu anda Apo'ya kendi evlerinde bile bakmaya razı olan milyonlarca aile var. Nerede kaldı ev hapsine rıza göstermek veya göstermemek! Peki neden?
Bir tek, çocukları ölmesin diye. Bu aralar araya kaynıyor ama ana -babalık böyle bir şey işte beyler.
Ülkeyi ayağa kaldıran İmralı sohbetine gelince, adını koydum işte; sohbet! Apo'un kırk yılın başı iki taraftarını karşısında bulunca anında havaya girmesi. Siz buna ister zor durumda kalan mahalle kabadayısının veryansınları deyin, ister parmaklıklar ardında mafyacılık oynayan adamın had bildirme konferansı... sonuçta acıklı bir durum var ortada.
İşin komiği ise; "Tarihi önemde bir toplantıya başlıyoruz. Nasıl bir yöntem izleyelim?" sorusuyla başlayan sohbetin, iki cümle sonra gövde gösterisine dönüşmesi; "APO'yu bitirdik' diyorlar..."
"Benimle oynanmayacağını özellikle AKP'ye anlatmalısınız. AKP'lilerle konuşun anlatın."
"Biz AK Partiyi var eden gücüz, Başbakan tutuklanacaktı darbeyi ben önledim!"
"Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. Suriye var, İran var. Şu an Suriye'de 50 bin, Kandil'de 10 bin, İran'da 40 bin var." "Ne KCK tutuklusu kalır ne başkası!" "Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak.
Buna rağmen AKP diktatoryasını bize dayatırsa kabul etmeyiz..."
Dedim ya, Apo'cuk iki yandaş bulmuş bol keseden atıyor da atıyor.
Şimdi ben bunun neresini mesele yapayım da yazıya dökeyim ki?

* * *
"OSMAN YAZAR OLMUŞ" DEDİLER!
Kanal D'nin, bu günlerde bizim ev halkını küfürbaz eden dizisi "Öyle bir geçer zaman ki" tüm hızıyla sürüyor. Ben de ara ara izleyip, yazıyorum. Son keresinde demişim ki; Bu dizinin finaline yazık etmeyin!
"...
Minik Osman zaman zaman bana rahmetli Halit Refiğ'in 'Teyzem' filmindeki oğlanı hatırlatıyor. Hani şu teyzesi Müjde'nin (Ar) eteğine yapışıp peşinde dolanan çocuk. O da tıpkı Osman gibi bize ailesinin hikayesini anlatıyordu. Tabii büyümüş ve adam olmuş halleriyle ve sadece dış ses olarak.
İşte bu yüzden, dizinin de kendine yakışır bu tür finali olmalı. Hani Amerikan filmlerinde görürüz ve çoğu gerçek hayattan alınmış dönem filmleridir ve son sahnede karakterlerin bu gün ne halde oldukları, ne yaptıkları anlatılır...
'Öyle bir geçer zaman ki' de mesela Anne Cemile hiç evlenmemiş, torunlarını büyütmektedir. Ali Kaptan mutlaka ölmüştür. Mete ise sevdiği öğretmeni ile nihayet evlenmiş ve çoluk çocuğa karışmıştır. Osman ise ünlü bir romancı olmuştur ve bu gün 55 yaşındadır. 'Öyle bir geçer zamanki' nin hikayesini de o yazmaktadır zaten..."
Aynen dediğim gibi olmuş. Son bölümde Osman'ı büyümüş ve senaryosunu bilgisayarda yazarken gördük, çok şükür.