Çapkın müdür fena kızdı

Eklenme Tarihi 4 Mart 2011
Biliyordum böyle olacağını.
Dünkü yazımı okuyacak, kızıp köpürecekti biliyordum. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın tam da "ifrit" olduğu türden böyle bir olayı asla pas geçmeyip gerekeni yapacağını adım gibi biliyordum. Gazetede arkadaşlarla konuşurken "kuracağı ilk cümleyi" bile tahmin ettiğimi söyledim. Sordular:
- Ne diyecek Hüseyin Çapkın?
- "Biz kılı kırk yarıyoruz.
Polisin imajı, güvenilirliği konusunda gece gündüz uğraş veriyoruz. 3 tane kendini bilmez çıkıyor yerle yeksan ediyor bunca emeği" diyecek.
- Haklı mı?
- Yerden göğe haklı hem de. Adam titiz adam kardeşim. Varoş semtte gece bekçisinin düğmesi kopuk olsa teşkilata halel geldi diye düşünüyor. Bunlar kadim polis şefleri, disiplin öncelikli ekolün kaleleri çünkü.
- Ne yapmışlar o polislere ceza mı vermişler?
- Ne yaptılar, yapacaklar bilmem de tahmin ediyorum.
- Nedir tahminin?
- Sorumlu olanların birim amirlerini çağırır. Önce güzelce bir dinler. Sonra sesini bile yükseltmeden 3-4 cümle eder onlara. Dirhemini eşek yese kudurur o lafların. Gözlerinin içine de öyle bir bakar ki daha büyük bir ceza olmaz.
- Sabahtan beri telefonlar susmuyor gazetede. Herkes kendi benzer macerasını anlatıyor.
- Anlatır...
- Bir de enteresan telefon geldi polisim diyen birinden...
- Neymiş o?
- Savaş Ay o gece alkollüymüş.
Polisle tartışmış dedi arayan adam.
- Ha ha haaa! Gol oldu o zaman...
- Hayırdır abi niye güldün? Ne golü?
- Aklıma gelen başıma gelir yahu. Tahmin ettim. Yırtmak için böyle diyen densizler de olur dedim, önlem aldım...
- Ne önlemi?
- Olayın olduğu yerden ayrılırken çekim yaptım küçük kameramla, saati sordum polis ekiplerinin şefine.
- Eeee?
- 20 dakika sonra Taksim'e vardım, sabit nokta görevi yapan trafik ekibine rica ettim.
- Neyi rica ettin?
- "Alkol metre çıkarın üfleyeceğim" dedim. "Hayırdır niye ki?" dediler. "Bir olay oldu çekim yaptım da, alkollüydü derler belki" dedim.
- Eeee sonra?
- Onların alet arızalı çıktı başka ekip çağırdılar geldi, ölçtüler 'sıfır' alkol çıktı. Onu da çekip kayda aldım. Saati, tarihi de teyit ettirdim 5646 kodlu ekibe.
- Yamansın abi.
- Yamanlık olayı değil arkadaşlar.
Bit tecrübe sabit de oradan. Teşkilatını düşünmeyen, vatandaşını gözetmeyen bazı memurlar hep çıkar ya.
Onlar zılgıtı yiyince topu taca atmak için elli türlü bahane ya da palavra uydurur. Neme lazım dedim, üfledim iyi ettim.

Olayı hatırlayalım mı
Dünkü yazımı okumamış olanlara kısa bir hatırlatma yapayım ki yukarıdaki yazı daha bir anlam kazansın. "
Gece haber nöbet turundayım...
Bir de Anadolu Yakası hastanelerine bakayım "ne var ne yok?" Saat sabaha karşı 04.00.
Hedefim Haydarpaşa Numune Hastanesi. Karacaahmet Mezarlığı arasındaki ana yoldan Hasanpaşa istikametine gidip arka kapıdan giriş yapacağım. Son anda bir karaltıyı fark edip sola atıyorum kendimi.
Bereket yan şerit boş, yoksa kaynak olacağım. Durup bakıyorum ki koca bir trafik sinyal lambası devrilmiş. 2 şeritli yolun bir şeridi tamamen iptal.
Neyse ki belediye ekipleri az ileride gelip kaldıracaklar bu 'bubi tuzağını'.
Yarım saat sonra kolaçan turunu bitirip aynı yoldan geri dönüyorum ki o ne? Karşı şeritte o koca lambalı direk ölüsü boylu boyunca yatmakta hala. İleriden dönüp, az gerisinde durup flâşörlerimi yakıyorum ki gören yavaşlasın, kaza olmasın. Hemen 155'i arıyor durumu anlatıp bir trafik ekibi gelmesinin uygun olacağını söylüyorum. 155'deki kardeşler "Tamam gönderiyoruz" diyor ama ilerleyen dakikalarda tam 3 kez daha arayıp uyarmama karşın yanıt hep aynı: "Yoldalar geliyorlar." En son aramamda çıkışıyor bana görevli arkadaş: "Yarım saat değil 15 dakika oldu. İhbar saatiniz belli burada."

Bizden bu kadar

Fazla bir şey demeden "Bekliyorum, kolay gelsin" temennisiyle kapatıyorum telefonu.
20 dakika sabrettikten sonra yeniden arıyorum.
Sonrasına buyurun haydi:
- 155 polis buyurun.
- Kardeş az önce 15 dakika diyordun. Şimdi kaç dakika oldu ihbarı vereli?
- Beyefendi ekiplere anons ettik bir ekibimiz yolda.
- Kardeşim ekibin yarım saattir mi yolda?
- Hatta kalın tamam mı?
3-4 dakika sessizlik. Diğer kanaldan ya da telefondan ekibi arıyor ve yine bana dönüyor.
- Beyefendi ekibimizin konudan bilgisi var.
- !!!!!!!!!!!
- Belediyede ekip yokmuş. Olay bizden çıkıyor yani anlaşıldı mı?
- Hayır anlaşılmadı. Çünkü buradan ayrılırsam kaza olur.
-(kızıyor) Bilgimiz var, konudan bilgimiz var. Gerekeni yaptık.
- Arkadaşım "bilgimiz var" deyince bu tehlike ortadan kalkmıyor.
- Daha ne yapalım burayı bırakıp gidemiyoruz yani.
- Sen değil, ekibin buraya niye gelmiyor?
- Ekip oraya gitti gitti.
- Yarım saattir buradayım ekip filan yok ortada.
- Beyefendi ben başka bir şey yapamam. Elimizden gelen bu kadar.
- Hangi ekibe anons ettin de gelmedi?
- Kadıköy trafik ekibine.
- Niye gelmiyor peki?
- Gelmiyor değil orada ekip.
- Yok burada ekip filan.
- Beyefendi elimizden gelen bu, gidin kime şikâyet ederseniz edin tamam mı?
- Kime şikâyet edeyim?
- Savcılığa gidin, emniyet gov.tr'ye mail atın, nereye atıyorsanız atın.
- İsminizi bağışlayın bana.
- İsim verilmez burada. Burası 155 Polis İmdat.
- Polis kısmı tamam da imdat konusunda emin değilim.
- Bey efendiii. (çaaaat: suratıma kapatılan telefonun sesi)

Belediye huuu!..

Sonrasında bir dolu saçma sapan gelişme oluyor ama yeniden yazmaya yerim dar. Merakı olan Takvim'in WEB sayfasına girer okur. Benim merakım şimdi de belediyenin tavrına. Gelip, görüp, inceleyip o direği orada bırakıp hiçbir şey olmamış gibi çekip giden o belediye ekiplerine başkanları, şefleri, amirleri ne diyecek onu da bekliyorum merakla. Başladığım işi yarım bıraktığım görülmüş mü?
Hem emniyet hem belediye yetkilileri n'aptı merakla bekliyorum.