Türkiye defalarca çağrı yaptı.
Ama nedense dünya 20 Ağustos'ta Şam'ın 6 banliyösünde yüzlerce kişinin ölümüne neden olan Sarin gazından sonra ayağa kalktı.
ABD, İngiltere, Fransa bir anda alevlendi.
Lazkiye açıklarındaki uluslar arası sularda konuşlanan 6. Filo ile Kıbrıs Rum kesimindeki İngiliz üssü hareketlendi.
Esat yönetimi cezalandırılacaktı.
Üstelik operasyon hemen, Perşembe günü başlayacaktı.
Ama o da ne?
Roketlerin düğmesine basmaya saatler kala ardı ardına açıklamalar gelmeye başladı.
Obama'nın önünde başka seçenekler de bulunduğu belirtildi.
İngiltere'de muhalefetten yükselen çatlak sesler bahane edilerek erteleme istendi.
Bir anda ısınan süreç, kontrollü biçimde soğutulmaya başlandı.
Hava operasyonu yine gündemde.
Ama Esat'ı gönderecek bir operasyon değil.
Uyarı için sınırlı roket atışından söz ediliyor.
O kadar…
Peki bu arada ne oldu?
Mısır gündemden düştü…
***
Aslında operasyon yapılmıştı.
Ama Mısır'a!
Karartma operasyonu.
Bakın, Mısır'da neler oluyor?
Darbeci Sisi yönetimi ne yapıyor?
Gözaltına alınanlar serbest bırakıldı mı?
Yeni gözaltılar var mı?
Yaralı, ölü sayısı kaça çıktı?
Bilen yok.
Herkes Suriye'yi konuşuyor.
İşte gündemdeki bu kaymaya "algı yönetimi" deniliyor.
Bir başka olayın öne çıkarılması, görülmek istenmeyen olayın geri plana itilmesi…
***
Tabi ki Sarin gazı kullanılarak masum insanların, kadınların, çocukların vahşice öldürülmesi affedilecek bir olay değil.
İnsanlık suçu.
Ama Mısır'daki cinayetleri işleyenlerin de cezalandırılması gerekmez mi?
Masum insanları "eylem yapıyor" diye uzak mesafeden dürbünlü tüfeklerle kuş gibi avlamak hoş görülebilir mi?
Yüzlerce ölünün, binlerce yaralının hesabı sorulmayacak m?
Hesap sormak için illa Sarin gazı mı gerekiyor?
* * *
KIBRIS'IN TARİHİNDEN YÜKSELEN SES…
Kıbrıs harekatını gerçekleştiren eski Başbakanlardan Bülent Ecevit, adanın önemini anlatırken "orası büyük bir uçak gemisidir" derdi.
Suriye operasyonu gündeme gelince bu bir kez daha görüldü.
Rum Kesimindeki İngiliz Hava Üssünde hareketlenme başladı.
Hatta buranın operasyonda ana üs olacağı söyleniyor.
Sadece etrafında yeni keşfedilmeye başlanan doğalgaz rezervleri nedeniyle değil, Türkiye'nin Akdeniz'de varlık gösterebilmesi için de Kıbrıs'ın güçlü bir şekilde elde tutması gerekiyor.
Yeri gelmişken tarihi bir hatırlatma yapalım:
Osmanlı Kıbrıs'ı 1571'de Venediklilerden almıştı.
Kıbrıs'ın kaybedilmesi Avrupalıları çıldırttı. Hemen ardından oluşturulan Haçlı Donanması İnebahtı Deniz Muharebesinde Osmanlı'yı ağır bir yenilgiye uğrattı: 20 bin asker şehit oldu, 142 gemi yandı.
Ama Sokollu Mehmet Paşa'nın İnebahtı'dan sonra kabul ettiği Venedik elçisine verdiği mesaj unutulacak gibi değildi:
"Biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu kestik. Siz İnebahtı'da bizi yenmekle sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilen kolun yerine yenisi gelmez, fakat kesilen sakalın yerine daha gür çıkar…"
