Yeis hali yani "
Allah'ın rahmet ve yardımından ümidini kesmek" büyük günahlardan biridir. İnsan, dünya hayatında bazı zorluklarla karşılaşabilir, öyle bir duruma gelir ki artık bütün çıkış kapılarının kapanmış olduğunu hisseder. Ümitsizliğe kapılmak; artık çıkış yolunun olmadığını düşünmek büyük günahtır. Çünkü ümitsizlik içerisinde unutulan bir şey vardır o da Allah'tır.
ÜMİTSİZLİK
Hz. Ya'kûb, Yûsuf'u ve kardeşini bulup getirmeleri için oğullarını
Mısır'a gönderirken onlara şöyle demiştir: "
Allah'ın lutuf ve merhametinden ümidinizi kesmeyin, çünkü Allah'ın rahmetinden ancak kâfirler ümit keser"
(Yûsuf 12/87). Hz. Peygamber'in, "benim için dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha değerli" dediği bir âyette, "Ey günah işleyerek kendilerine kötülük eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin; çünkü Allah bütün günahları bağışlar; O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir" buyurulmuştur
(ez-Zümer 39/53). Yeis hali, bir ümitsizlik veya kötümserlik halidir. İnsanın, kendisine dokunan bir zorluk, sıkıntı, istediğini elde edememesi ânında düştüğü psikolojik durumu anlatmaktadır. Şüphesiz bu durum, insana âit egoizmin, inkârcı insanların da nankörlüğünün görüntüsüdür. Çünkü hakkıyla iman edenlerde böyle bir durum, böyle bir rahatsızlık olmaz. "Hasbünallahü ve ni'mel vekil" yani "Başımıza gelecek her türlü belâ ve musibete karşı Allah bize yeter. O, ne güzel dost ve ne güzel bir vekildir" diyen bir insan, Allah'a sığınır ve "Müminlere yardım etmek, bizim üzerimize hak olmuştur"
(er-Rûm 30/47) ayetini hatırlar, hadiselerin dağ gibi dalgaları da olsa engellere takılmadan yürür gider. Olayları hayra yorar, hayata iyi yönden bakar. Her güzel hedefe ulaşmanın engeli, ümitsizliktir. İlimde, sanatta, ticarette ve her alanda zirveye ulaşmanın önündeki engellerin korkusuyla bir şey yaptırmayan ümitsizliktir. Depresyonun davetçisi ümitsizlik halinin kişiyi kaplamasıdır. Hastalıkla mücadelede ümit var olan insanlar çabuk iyileşirken, ümitsiz birinin ise hastalığıyla mücadelesi zorlaşır, hastalığın artışına sebep olur. Hz. Ali, ilâhi korkunun kendisini ümitsizliğe sevk ettiğini söyleyen birisine şöyle der:
"Senin Allah'ın rahmetinden ümidini kesmen işlediğin günahtan daha büyük bir suçtur.'' Kul bin günah işlese, sonra buna bin günah daha eklese, sonra da bütün samimiyetiyle tövbe etse Allah onun kalbindeki bu samimiyeti bilir ve geçmişteki bütün günahlarını bağışlar. Allah'ın kitabında öğrettiği edebe göre kendini eğiten kimse, tövbesiz ve amelsiz olsa da ne bütün günahlarının bağışlanacağı şeklinde boş bir ümide kapılır ne de Allah'ın rahmetinden ümit keser. Öte yandan günahkâr bir kulun ümitsizliğe düşmesi onun günahkârlığını iki kat arttırır. İslam alimi Gazzali bir kimsenin günahlarının çokluğu sebebiyle affedilmeyeceğini zannedip ümitsizliğe düşmesinin şeytandan gelen bir telkin olduğunu belirterek bu kimseye Allah'ın affediciliğini anlatan âyetleri hatırlayıp ümit kesmemesini öğütlemektedir Ümitsizlik, umutsuzluk (yeis) geçmişte ve çağımızda ciddî, mânevî ve ruhî bir hastalıktır. Hayattan zevk almama, kendi durumuyla ve çevresiyle ilgili endişeler ve gelecekten kaygılar içeren, kişinin kendisine kimsenin yardım edemeyeceğini düşünmesi ve çaresizlik ve güvensizlik durumuna düşülmesidir. Ümitsizlik, hayatı anlamsız yapar ve çekilmez hâle getirir. Maddî imkânları yerinde olsa da yeise düşen insanlar, ya alkol ve uyuşturucuya, ya başka bir sapıklığa veya intihara teşebbüs edebilirler. Çünkü onlara göre hayatın manası kalmamıştır artık.
YENİ BİR SAYFA
Kur'an ayetlerinin mesajlarından anlaşıldığına göre insanın daha çok
Allah'ın engin rahmetinden ümidini kesmeyerek kendisini toparlaması, yeni bir dinamizmle hayata sarılması ve hayatında yeni bir sayfa açması istenmektedir. Çünkü ümitsizlik (yeis) durumu insanı tembelliğe, rehavete ve gaflete sürükleyen ve onun mücadele ve hareket kabiliyetini yok eden psikolojik bir bozukluktur. Mümin böyle bir tehlike ile karşılaşması durumunda tövbe ederek Allah'a sığınmalı, azim, irade ve sabırla kendisini yeniden kontrol altına almaya çalışmalıdır.