Allah dostu Laleli Baba

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 27 Mayıs 2018 Güncelleme 27 Mayıs 2018, 00:00
Allah dostu Laleli Baba

İÇİNDEKİLER

LALELİ Baba Hazretleri, İstanbul'a damgasını vuran büyük velilerdendir.
Laleli semtine ismini veren Laleli Baba, 18. yüzyılda, Osmanlı Padişahı 3.
Mustafa döneminde yaşamış ve kerametleriyle ünlenmiş bir derviştir. Laleli Baba ile ilgili birçok rivayet, günümüze kadar gelmiştir.
Ancak, iki tanesi çok konuşulmuştur.

AYAKKABI TAMİRİ YAPARDI
Rivayete göre, kendi adını alan caminin karşısında durmadan ayakkabı tamiri ile meşgul olurdu. Yakasında her zaman bir lale bulunur, sırtında da lale desenli bir cübbe taşırdı. Fakat onun herkes tarafından yadırganan bir huyu vardı. Bir defa olsun karşısındaki camiye girip namaz kılmazdı. Bu yüzden kendisini; "dinsiz" diyerek suçlarlardı. Ancak o, yüzüne karşı bu ağır ithamda bulunanlara karşı tatlı bir bakışla karşılık verir, kimseyi incitmezdi.

​SİZ DE Mİ CAMİDEN KAÇIYORSUNUZ?
Sultan 3. Mustafa'nın annesi Emine Mihrişah Kadın, Laleli Baba'nın bu durumunu duymuş, kendisini bizzat görüp, namaz kılmama sebebini sormaya karar vermişti. Bir Cuma günü saraydan çıkıp doğruca Laleli Camii'ne gitti. Laleli Baba, yine ayakkabıların tamiri ile meşgul olup camiye gelmedi.
Bir ara Valide Sultan, haddini bildirmek üzere Laleli Baba'ya doğru yürüdü. Kalın peçesi, simsiyah çarşafı ile tanınması mümkün değildi.
Bu sırada Laleli Baba, başını kaldırmadan:
"Ne o Sultanım! Siz de mi camiden kaçıyorsunuz?" dedi.
Valide Sultan donup kaldı.
Tanınmasına şaşırmıştı. Laleli Baba'nın karşısına dikilip:
"Siz nereden tanıyorsunuz beni?" dedi.
Eskici hiç oralı değildi.
Sakin sakin yine sordu:
"Namaza girmeyecek misin Sultanım?"
Valide Sultan:
"Gireceğim elbette, fakat beni nasıl tanıdınız söyleyin."
"Tanıttılar Sultanım!"
"Demek öyle."
"Evet."

​KABE'DE NAMAZ KILDI
"Bana ne diyorsunuz bakalım?" "Abdestiniz var mı?" "Tabi." "O halde namazı birlikte kılalım. Kapatın gözlerinizi ey Sultanım." Laleli Baba'nın sesi yine aynı tatlılıkla yükseldi: "Açın gözünüzü Sultanım." Valide Sultan, gözünü açtığında ne görsün... Müslümanlar, beyaz entarileri içinde Kabe'yi tavaf ediyor. Kendisi de onların arasında... Valide Sultan, derin derin bir ah çektikten sonra: "Bu eskici, meğerse Allah'ın has bir kuluymuş. Üstelik zavallıya atılmadık iftira da kalmadı" dedi. Valide Sultan, Laleli Baba ile Kabe'de namazlarını kıldıktan sonra önceden olduğu gibi, gözlerini kapayıp açıncaya kadar tekrar Laleli Camii'nin kapısının önüne geldi. Saraya dönüp olup bitenleri oğluna bir bir söyledi.

​HÜNKARIN KARŞISINDA
3. Mustafa bir gün Laleli semtine yaptırdığı cami inşaatını denetlemeye gittiğinde Valide Sultan'ın anlattıklarını da hatırlayarak 'Laleli Baba' ile tanışıp sohbetinden istifade etmek istedi.
Laleli Baba'ya, Padişah'ın kendisini ziyaret etmek istediği haberi ulaştırıldı, o da buyur etti... Padişah, Laleli Baba'nın sohbetinden gerçekten memnun kaldı. İçinde, bu zatla daha sık görüşme arzusu uyandı. Ayrılacağı sırada bir soru sordu:
- Efendi hazretleri, bu dünyada en güzel şey nedir acaba?
- "Bu dünyada en değerli şey yiyip içtikten sonra sıkıntısız biçimde def-i hacetini (tuvaletini) yapabilmektir" dedi, Laleli Baba...
Hükümdar bu cevaptan pek hoşnut olmadı. Başından beri hikmetli konuşmalarıyla herkesi etkileyen bir zata bu cevabı pek yakıştıramadı ve maiyetiyle beraber saraya döndü...
Padişahın kalben yaptığı bu itiraz Laleli Baba'ya malum oldu. "Yakında görürüz, demek illâ bu sıkıntıyı yaşaman lazım" anlamında tebessüm etti...
Ertesi gün padişah, şiddetli bir kabızlığa yakalandı.
Bir türlü kurtulamıyordu.
Başta hekimbaşı olmak üzere herkes seferber oldu, bilinen bütün ilaçları uyguladılar, ancak fayda etmedi. Padişah kıvranıyordu... Düşünürken nihayet sebebini buldu! Bu hâlin Şeyh Efendi'nin sözüne itirazdan dolayı başına geldiğini anladı. Derhal adamları ile Şeyhin yanına gitti. Hata ettiğini söyledi... Laleli Baba "Karşılığında ne vereceksiniz?" dedi. "Senin bölgende yaptırdığım camiyi, sana hibe edeceğim..."

SALTANATI İSTERİM
"Yetmez" dedi Şeyh Efendi. Sultan Mustafa daha birçok şeyler sıraladı...
Şeyh, "Bunlar da yetmez" diyordu... En sonunda, "Bu halden kurtulursun ama, karşılığında saltanatı isterim, yoksa kendin bilirsin" dedi.
Sancılar içinde kıvranan Padişah için başka çare yoktu. Bir an önce bu sıkıntıdan kurtulmak istiyordu, "Tamam, o da senin" dedi.
Laleli Baba dua etti, sırtını sıvazladı, "Haydi git Allah'ın izniyle kurtulacaksın" dedi...
Padişah gerçekten kurtuldu.
Fakat saltanat da elden gitmişti!
Saltanatı teslim etmek üzere maiyetiyle geldi.
Elbette Laleli Baba'nın maksadı saltanat değildi.
Padişah, gerekli dersi almıştı...
Laleli Baba, Padişah'a,
- "Bir saltanat ki bir def-i hacete değişiliyor, öylesine ucuz bir saltanat bize lazım değil. Bize caminin adı yeter" dedi.
Laleli Baba'nın vefatının ardından türbesi, Laleli Camii'nin avlusuna yapıldı.
1957 yılında türbe Kemal Paşa Camii'nin bahçesine nakledildi.

YARIN: TELLİ BABA

​MEVLÜT YÜKSEL / İSTANBUL'UN MANEVİ SULTANLARI 5