Beden madde ile ruh mana ile beslenir
İşte size mana aleminden birkaç örnek:
Dünya hayatı bir kase bala benzer, meyleden ise sineğe benzer.
Bazı insanlar görürsünüz... Tüm servetini kaybetmiş, kaybettiği servetinden dolayı yanar dururlar. Sorsanız neren yanıyor diye? Nasıl bir alev ateşidir bu, kömür ateşi mi? Yoksa bir odun ateşimidir yakan.
İki sevgili görürsünüz, ayrılmış... Aşk ateşiyle yanıp dururlar. Sorsanız, acaba neren yanıyor diye? Yakan nasıl bir ateştir.
Yunus'un dediği gibi; "Cehennem dediğin dal-odun yoktur, herkes ateşini buradan götürür" Cehennemin ateşi maddesel anlamda odun veya kömür değildir.
Her haram olan şey alkol gibi sarhoş etseydi, sokakta ayık gezen kimi görürdünüz? Yetimin hakkını gasp etmiş, sarhoş mu geziyor? Emanete hıyanet etmiş, sarhoş mu geziyor? Hırsızlık yapmış, sarhoş mu geziyor?
İnsanlara bol bol sadaka veriniz. Sadaka illaki, maddesel anlamda parayla yapılmaz. Kapınıza gelmiş bir insanı tebessümle karşılamak da bir sadakadır. Bir insanın derdini dinleyip ona bir şifa kaynağını önermek de bir sadakadır.
Madde anlamında dudağın bir kimyası, bir fiziği ve biyolojik olarak da dokusal yapısı vardır. Dudakla anne eli öpülür, beşikteki bebek öpülür veya sevgili öpülür. Her üç durumda da madde olarak dudak hep aynı dudaktır. Halbuki, mana olarak her üç hal birbirlerinden tamamen farklıdır. Mana olarak anne, bebek ve sevgili öpülürken üç farklı duygu yaşanır.
Bazı insanlardan yaklaşık şöyle bir ifadeler duyarsınız: "Bak belasını bulmuş, kansere yakalanmış veya kaza geçirdi sakat kaldı, kimbilir ne yaptı da başına bunlar geldi" diye yargılarlar. Bu anlamda yargılamak çok yanlıştır. Böyle yargılayanlara şu soruyu sormak gerekir. Henüz 6 yaşlarında iken, Kenan kuyusuna atılan Hz. Yusuf'un günahı ne idi? Bu tür yargılama alışkanlığı olanlar, Bakara Suresinin 155. ayetini açıp okusunlar. "Yemin olsunki, sizleri açlıkla, korkuyla, hastalıkla ve mallarınızı eksilterek imtihan edeceğiz."
Yüce Kitabımız Kur'anı Kerim den 57. Surenin 20. ayetini burada zikretmek isterim: "Ey insanlar, biliniz ki dünya hayatı sizin için süslenmeden, oyundan, eğlenceden, mal ve evlat çokluğuyla övünmekten başka bir şey değildir. Yağan yağmurun ardından topraktan çıkan yeşil bitkiye sevinen çiftçinin haline benzer haliniz. Bir bakarsın sararmıştır, bir bakarsın çer-çöp olup gitmiştir."
Sağlığınız daim, mana aleminiz zengin olsun. PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU