Her şey meydanda!

Gezi eyleminin adresi olan Taksim, kabristanlıkla kuşatılmıştı... Mezarlıktan meydana dönüşümü ise bitmeyen kavganın eseri oldu

Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Her şey meydanda!
Gezi eylemleri nedeniyle gündemden düşmeyen Taksim, gözleri tarihe çevirdi.
1900'lü yılların başında Taksim, Ayaspaşa Mezarlığı'nın gölgesi altındaydı. Ayaspaşa Mezarlığı, Harbiye'den başlayarak Taksim ve Gümüşsuyu üzerinden Dolmabahçe ve Fındıklı'ya kadar iniyordu. "Osmanlı Mezarlığı" diye belirtilmesinin nedeni ise yan tarafında ve Harbiye'ye doğru Rum, Gregoryen ve Katolik mezarlıklarının da olmasıydı. Ayas Paşa ismi, popüler tv dizisi nedeniyle son zamanlarda duyuldu. Tam ismiyle Ayas Mehmed Paşa, Avlonyalı bir devşirmeydi, Müslüman olunca Mehmed ismini almıştı. Yavuz Sultan Selim zamanında, saray akademisi görevi yapan Enderun'da yetiştirildi. Hızla yükseldi, çeşitli beylerbeylikleri yaptıktan sonra, Kanuni Sultan Süleyman devrinde bir kapıkulunun erişebileceği en uç nokta olan veziriazamlığa getirildi. Bu göreve gelmesinin nedeni de yine meşhur olan önce Makbul, sonra Maktul olan İbrahim Paşa'nın katli nedeniyledir.
Ancak bu son noktada ömrü fazla sürmedi ve üç yıl sonra 1539'da vebadan öldü.
Mezarlığın da içinde olduğu bu çok büyük alanda, Ayas Paşa'nın konağı vardı ve arazi de Ayas Paşa Vakfı'na aitti. İddiaya göre ölünce buraya gömülmüştü.
Metruk mezarlık diye arazi satılırken, Ayas Paşa'nın mezarı da yok oldu.
Ayaspaşa Mezarlığı'nın küçülmeye başladığı tarih 1847'dir. Sultan Abdülmecid, Taşkışla ve Gümüşsuyu Kışlası'ndaki askerlerin tedavisi için bir hastane yapılmasını emretti, bugün Taksim'den Dolmabahçe'ye inen Gümüşsuyu Caddesi üzerindeki hastane 1949'da hizmete açıldı. 1870'de Beyoğlu'ndaki büyük yangında yanan Alman Elçiliği için mezarlıktan bir bölüm verildi, bu mezarlığın küçülmeye başladığı zamandı.
Bugün Taksim'den aşağıya inen halk arasında Gümüşssuyu, resmi adıyla da İnönü Caddesi olan yol da Alman Elçiliği önünden aşağıya inen yol da mezarlığın bir kısmının kaldırılması sonucu açıldı. Sonra mezarlık küçüldü de küçüldü... 1926'da yapılan bir müzayedeyle kalan mezarlık alanı toptan satıldı. Bu arada mezar taşlarının büyük çoğunluğu kırıldı veya kayboldu.
Ayaspaşa Mezarlığı'nda gömülü şehit askerlerin mezar taşlarının bir kısmı ise Alman Konsolosluğu'nun bahçesine taşındı.
Gümüşsuyu'ndan inerken sağdaki bölgenin Ayaspaşa Mahallesi adını taşıması o günlerden kalmadır. Ayas Paşa, zengindi ve çeşitli kaynaklara göre 20'den başlayıp 160'a kadar çıkan sayıda çocuğu vardı. Kadınlara olan düşkünlüğü daha o zamanda dillere destan olmuştu. İşte bu özelliği yıllar sonra bu çok büyük ve muazzam değerli araziye ve daha da fazlasına mirasçı olduğunu iddia eden birilerini çıkarmıştı.
1931'de başlayan bir davada, daha önce satılan bu arazi, Galatada'ki Mehmetalipaşa Hanı'nın asıl sahibi olduğunu iddia eden bir kişi tarafından geri isteniyordu. Bu kişi yani Kemal Bey, son Şeyhülislam Cemaleddin Efendi'nin torunuydu ve Ayas Paşa'nın da soyundan geldiğini iddia ediyordu. Mahkemeye ispat için çok sayıda belge sunuyordu.
Ortada çok büyük bir meblağ vardı, hatta derler ya "Parayla alamazsın" diye işte öylesine bir kıymet söz konusuydu. Önce bu mezarlık yerinin Kevakibi isimli Arap asıllı bir aileye ait olduğu iddia edildi. Kemal Bey, "Ben onların da torunuyum" dedi. Ayas Paşa Vakfı, Belediye derken büyük bir hukuk savaşı başladı. Ünlü Tarihçi Ahmet Refik ve Halit Ziya davada bilirkişiydiler.
Belediye buranın Ayaspaşa Mezarlığı değil Karanlıkkuyu Mezarlığı olduğunu söylüyor, Ahmet Refik Bey de arazinin asıl sahibinin Ayasapaşa Vakfı değil, Beyazıd Veli Vakfı'na ait olduğunu iddia ediyordu. Belediye daha sonra Ayas Paşa soyunun çok önceden kendi yerlerini sattığını söyledi. Kemal Bey, karışık ve uzun süren davayı kaybetti. Osmanlı şehirciliğinde meydan yoktur; İstanbul'daki Sultanahmet ve Beyazıt Meydanları, Bizans'tan kalan yapıların yıkılmasıyla zaman içinde ortaya çıktı. Bugün meydanın olduğu yer ağaçlıktı, İstiklal Caddesi'nin meydana ulaştığı yerde yerleşim sona eriyordu. Taksim'e adını veren su dağıtan anlamına gelen maksem (günümüz Sular İdaresi) meydandaki tek yapıydı. Bugünkü Atatürk Kültür Merkezi'nin önündeki alanda ise Topçu Kışlası'nın ahırları vardı. Meydan bir anlamda zamanla etrafını çevreleyen binaların ortasında kalan bir boşluktan doğdu. Kuşkusuz meydanı, meydan yapan 1928'de meydana dikilen İtalyan Heykeltraş'ın yaptığı Cumhuriyet Anıtı'dır. Uzun yıllar, halk, gündüzleri Gezi Parkı'nın önüne kurulan tribünlerde meydandaki geçit ve çelenk koyma törenlerini hayranlıkla izlemiştir.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.