Hak ve adaletin ortadan kalktığı, cehalet, zulüm ve ahlaksızlığın yaşandığı bir çağda hicri takvime göre rebiülevvel ayının 12'nci gününde Mekke'de dünyaya gelen Hazreti Muhammed, doğmadan önce babası ve küçük yaşta annesi vefat ettiği için dedesi Abdülmuttalib ve amcası Ebu Talib'in yanında büyüdü.
Peygamberliğinden önce de son derece doğru ve güvenilir bir kişiliğe sahip olması dolayısıyla halk arasında kendisine "Muhammedü'l Emin (Güvenilir Muhammed)" denilen Hazreti Muhammed, her türlü kötülüğün işlendiği ve ahlaki değerlerin yok olduğu bir toplumda, kötülüklerden uzak, içi, dışı tertemiz bir ahlak ve fazilet örneği olarak büyüdü.
VEDA HUTBESİ'NDE EVRENSEL İNSAN HAKLARI NİTELİĞİNDEKİ MESAJLARI YER ALDI
Allah tarafından Kur'an-ı Kerim'de Enbiya Suresi'nde, "Ve seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik" ayetinin muhatabı olan Hazreti Muhammed'e, Cebrail (as) tarafından Hira Dağı'ndaki mağarada miladi 610'da peygamber olarak görevlendirildiği bildirildi.
Böylece kendisine ilk vahiy gelen ve Kur'an ayetleri inmeye başlayan Hazreti Muhammed, İslam dinini insanlara önce gizli, sonra da açıktan tebliğ etmeye başladı.
Ancak putperestlik üzerinden ekonomik kazanç sağlayan Mekke'nin ileri gelenleri, kendi düzenlerinin yıkılacağı endişesiyle Hazreti Muhammed ve Müslümanlara baskı ve zulüm yapmaya başladı. Bu baskı ve zulümlerin devam etmesi üzerine Hazreti Muhammed ve ashabı 622'de Mekke'den Medine'ye hicret etti.
Hicretin ardından Medine'de İslam yayılmaya başladı. Mazlum olarak Mekke'den çıkan Hazreti Muhammed ve Müslümanlar, Medine'de kardeşliğin ve paylaşımın en güzel örneği olan ensar ve muhacirliği yaşattı.
Daha sonra 630'da Hazreti Muhammed'in önderliğinde İslam devletine büyük itibar kazandırması, adil bir siyasi ve ekonomik sistemin kurulması açısından büyük önem taşıyan Mekke'nin fethi ile de şehirde barış ve huzur hakim kılındı.