Einstein’ın gölgesinde kalan deha: Görelilik teorisi Einstein'a mı ait yoksa ilk eşine mi?

Görelilik teorisi, yüzyıldır Albert Einstein'ın adıyla anılan en büyük bilimsel başarıların başında geliyor. The Washington Post'un haberine göre, perde arkasında Einstein'ın ilk eşi Mileva Marić'in izleri var mıydı? Döneminin yetenekli fizikçilerinden biri olan Maric, "dahinin gölgesinde kalan kadın" olarak anılsa da bugün yeniden keşfedilen hikayesiyle bilim dünyasının gündeminde. İşte Mileva Maric'in hikayesi…

author-1
takvim.com.tr
Einstein’ın gölgesinde kalan deha: Görelilik teorisi Einstein’a mı ait yoksa ilk eşine mi?

Görelilik teorisiyle bilim dünyasının unutulmazları arasına giren Albert Einstein, yüzyılın dahisi olarak anılıyor. Ancak bu başarı öyküsünün gölgesinde kalan bir başka isim var. İlk eşi Mileva Maric. Genç yaşta fizik ve matematikteki başarısıyla dikkat çeken Maric, evlilik ve annelik nedeniyle kendi bilimsel yolculuğunu yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bugün ise unutulmuş hikayesi, yarım kalmış hayalleriyle yeniden gün yüzüne çıkıyor.

Einstein’ın gölgesinde kalan deha: Görelilik teorisi Einstein’a mı ait yoksa ilk eşine mi?

EINSTEIN'IN İLK EŞİ: GÖLGEDEKİ HİKAYE

Einstein'in ilk eşi Mileva Maric, ünlü kocasının arkasındaki gizli güç değildi. Ancak onun da kendine ait, bilim tarihine ışık tutan bir hikayesi vardı.

Ekim 1900'de Albert Einstein, nişanlısı Maric'e yazdığı bir notta şöyle diyordu:
"Senin gibi bana eşit bir varlığı bulduğum için çok şanslıyım."

Peki Einstein'ın ilk eşi gerçekten ondan zeki miydi? Einstein Görelilik teorisini ilk eşi mi yazdı?

Einstein’ın gölgesinde kalan deha: Görelilik teorisi Einstein’a mı ait yoksa ilk eşine mi?

EFSANELER VE GERÇEKLER

Bu sorunun cevabı, "Einstein'in Karısı: Mileva Einstein-Maric'in Gerçek Hikayesi" adlı kitapta aranıyor. Kitap, söylentileri çürütürken, Maric'in fırsat verilseydi fiziği değiştirebilecek kadar parlak ama hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat sürdüğünü ortaya koyuyor.

Einstein’ın gölgesinde kalan deha: Görelilik teorisi Einstein’a mı ait yoksa ilk eşine mi?

Hofstra Üniversitesi'nden Prof. David C. Cassidy Maric'in yaşamını incelerken, bilim tarihçisi Ruth Lewin Sime onu 20. yüzyılda iz bırakmaya çalışan kadın bilim insanları arasında konumlandırıyor. İngiliz akademisyen Allen Esterson ise "Mileva Hikayesi" adı verilen tartışmayı mercek altına alıyor.

Einstein’ın gölgesinde kalan deha: Görelilik teorisi Einstein’a mı ait yoksa ilk eşine mi?

1990'LARDA ALEVLENEN TARTIŞMA

Mileva Maric'in görelilik teorisine katkıda bulunduğu iddiaları 1990'larda gündeme geldi. Esterson'a göre bu iddiaların yükselişi, kadın bilim insanlarının hikayelerinin yeniden keşfedildiği ve bilime duyulan kuşkuların arttığı bir döneme denk geldi. Yani Maric'in göz ardı edildiği düşüncesi için "mükemmel koşullar" oluşmuştu.

Ancak Esterson, bu yaklaşımı "doğrulama yanlılığının bir sonucu" olarak değerlendiriyor.

Einstein’ın gölgesinde kalan deha: Görelilik teorisi Einstein’a mı ait yoksa ilk eşine mi?

GERÇEK BAŞARILAR

Einstein-Maric'in teorinin asıl yazarı olduğu iddiaları kolayca çürütülse de, kitabın asıl vurgusu onun gerçek başarılarında yatıyor.

Einstein’ın gölgesinde kalan deha: Görelilik teorisi Einstein’a mı ait yoksa ilk eşine mi?

Bilim dünyasının kadınları dışladığı bir dönemde Maric, fizik ve matematik okumak için zorlu bir mücadele verdi. Başarılı olmasına rağmen, annelik ve evlilik onun akademik hedeflerini yarıda bıraktı.

Einstein’ın gölgesinde kalan deha: Görelilik teorisi Einstein’a mı ait yoksa ilk eşine mi?

BİLİM TARİHİNDE ÖZGÜN BİR YER

Yazarların vardığı sonuca göre, Mileva Maric hakkında üretilen efsanelere inanmak ona haksızlık ediyor. Çünkü bu, onun bilim tarihindeki özgün yerini görmezden gelmek anlamına geliyor.

Einstein’ın gölgesinde kalan deha: Görelilik teorisi Einstein’a mı ait yoksa ilk eşine mi?

Onunki, "hataları olan ama cesur ve kararlı bir kadının, çeşitli nedenlerle umduğu kariyer ve evliliği gerçekleştiremeyişinin insani ve gerçek hikayesidir."

Kadınların hala bilimde engellerle karşılaştığı düşünüldüğünde, Mileva Maric'in hikayesi bugün de önemini koruyor.

(Kaynak: The Washington Post)