“Menderes asıldığında mantar bile patlamadı” tehdidi kimin?

Yeni Akit Yazarı Ali Karahasanoğlu, Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan'ın dönemin başbakanı Erdoğan'ı üstü kapalı bir şekilde darbeyle ve asılmakla tehdit eden 30 Mart 2008 tarihli "Gaza gelme" başlıklı o yazısına gazetedeki köşesinden “Menderes asıldığında mantar bile patlamadı tehdidi kimin?" adlı cevap niteliğinde bir yazı kaleme aldı.

Giriş Tarihi 01 Ağustos 2016, 00:00 Güncelleme 01 Ağustos 2016, 11:41
“Menderes asıldığında mantar bile patlamadı” tehdidi kimin?

İÇİNDEKİLER

Yeni Akit Yazarı Ali Karahasanoğlu, 15 Temmuz'daki darbe teşebbüsüyle ilgili malum çevrelere mesaj nitelikli "Menderes asıldığında mantar bile patlamadı tehdidi kimin?" başlıklı bir yazı kaleme aldı:

Daha yakın zaman önce..
Benzer bir darbe girişimi dedikoduları sırasında..
"Gaza gelme Tayyip" diyerek, bir yandan Tayyip Erdoğan'ı frenleyen, bir yandan da darbeci askeri gaza getirmeye çalışan hergele..
"Bu halktan bir cacık olmaz.. Yürü aslan darbeciler" demeye getiren hergele..
"Darbeyi yapın, korkmayın. Menderes idam edildiğinde, mantar tabancası bile patlamamıştı" kışkırtmasına soyunan hergele..
Şimdi darbe karşıtı mücahidliğe soyunmuş!
Yanına patronunu almayı da unutmamış!
Hergele 15 Temmuz akşamı patronu ile olan konuşmasını şöyle aktarıyor:
"Aydın Doğan'ı aradım. 'Sanırım darbe oluyor' dedim. Belirsizliklerin sürdüğü... Birçok AK Parti yetkilisinin bile 'bakalım kim kazanacak' falan diyerek durumu kollamaya başlayıp arazi olduğu... O dakikalarda... Aydın Doğan'ın mesajı çok netti: 'Askeri darbe felakettir. Demokrasiden ve sivil yönetimden yanayız." Caart.. Kaba kağıt!

***

Buyrun Anayasa Mahkemesi'nde AK Parti için kapatma davası açıldığında.
Aynı patronun.
Aynı hergelesi.
Hürriyet'te ne yazmış, birlikte okuyalım..
"Ey Tayyip Erdoğan.." diye başlıyor yazı..
Yapmadığı askerlikteki, bir arkadaşına hitap eder gibi.. Şöyle devam ediyor:
"Senin için çok güzel şeyler yazıp çiziyorlar.
Diyorlar ki: 'Tayyip aslandır, kaplandır... Öyle Başvekil Adnan Menderes gibi, boynunu vurmaya kararlı yargıcın karşısında, 'Emrinizdeyim Reis Beyefendiciğim' diyerek iki büklüm olmaz... Kükremiş sel gibidir, bendini çiğner aşar... Sıkıyı görünce şapkasını alıp gitmez... 8 saatlik MGK toplantılarında şıpır şıpır ter dökmez...' Gözlemleyebildiğim kadarıyla...
Sen de 'verilen bu coşku' karşısında...
Etten ve kemikten yaratılmış bir insanoğlu olarak...
Kayıtsız kalmıyorsun / kalamıyorsun..." Yaa hergele..
Ne çabuk unuttun..
Şimdi darbenin bastırılmasından 15 gün sonra, "Patron demokrasinin yanında" demek kolay..
Bir önceki darbenin, henüz daha neticesinin ne olacağı belli değil iken..
Siz hangi noktada duruyordunuz?
Bu alıntılar, yine o günkü yazısından:
" .. nefret eder hale getirdin. .. hiç anlamadın.. .. kulak vermedin. ..garantiyi sunamadın. ..değerlendiremedin. ..dönüverdin. ..daha da kıllandırdın.." Bu top atışları sonrasında..
Hergele şöyle sürdürüyor, o günkü darbe tahrikçisi yazısını:
"Ey Tayyip Erdoğan...
Gaza gelme... Lüzumsuz delikanlılık gösterilerine girişme... 'Boynumu giyotine uzatmam' falan diyerek ortamı daha fazla germe..." Biliyorum..
Ben buraya alıntılarken.. Siz de okurken..
Sinir katsayın(m)ız artıyor..
Ama sabır..
Sadece hergelenin pişkinliği, soytarılığını bilmeniz için aktarıyorum..
Ve o yazının son satırlarını bire bir iktibas ediyorum..
Hergele, Tayyip Erdoğan'a hitaben yazıyor:
"Hem unutma ki:
27 Mayıs'ta ya da Menderes asıldığında...
Menderes sevgisinin destanının yazıldığı bu topraklarda bir mantar tabancası bile patlamamıştır..."

***

Görüyorsunuz değil mi, hergelenin ahlaksızlığını..
Utanmazlığını..
15 Temmuz darbesi kısa sürede bastırıldığı için..
Kimin ne yanda durduğu pek anlaşılamadı..
Onlar da.. Aradan sıyrılıp.. "Biz ilk saatten itibaren, darbe karşıtı yayın yaptık" diyorlar..
Biz sizin, cemaziyelevvelinizi biliriz, hergele.. sadece senin değil, patronunun da..
Bırak mavalı..
Hesap vermeye hazırlan..
Yok öyle..
"Patrona vergi cezalarını da FETÖ kesmiş" ifşaatı(!) ile kurtulmak..
Vergi cezalarını FETÖ kesti, doğru..
Ama kesilmesi gereken cezaları kestiler..
Sonrasında ise..
Patronun gitti, FETÖ ile anlaştı..
Hatta FETÖ'nün avukatı Orhan Erdemli ile.. Hasan Günaydın'ı avukat tutacak kadar derin bir anlaşma..
Sonrasında, o vergi cezaları ile ilgili davaların tümü.. Aydın Doğan lehine döndü.
Daha 6 ay önce.
Yargıtay'da Aydın Doğan'ın sanık olduğu vergi kaçağı davasında..
Patron ile FETÖ anlaşmış olduğu için..
17 Aralık'tan sonra da.. Patron ile FETÖ anlaşması yürürlükte olduğu için.
Üç Yargıtay üyesinin "suç var" dediği dosyada.. İki üye "suç yok" dedi.. O iki üye de, FETÖ sanığı çıktı..
Haydi anlat şimdi hergele..
Siz FETÖ mağduru musunuz?
Yoksa, FETÖ işbirlikçisi mi?

İşte bahse konu olan Ahmet Hakan'ın 30 Mart 2008 tarihli "Gaza gelme" isimli o köşe yazısı:

Ey Tayyip Erdoğan... Senin için çok güzel şeyler yazıp çiziyorlar...

Diyorlar ki:

"Tayyip aslandır, kaplandır... Öyle Başvekil Adnan Menderes gibi, boynunu vurmaya kararlı yargıcın karşısında, 'Emrinizdeyim Reis Beyefendiciğim' diyerek iki büklüm olmaz... Kükremiş sel gibidir, bendini çiğner aşar... Sıkıyı görünce şapkasını alıp gitmez... 8 saatlik MGK toplantılarında şıpır şıpır ter dökmez..."

Gözlemleyebildiğim kadarıyla...

Sen de "verilen bu coşku" karşısında...

Etten ve kemikten yaratılmış bir insanoğlu olarak...

Kayıtsız kalmıyorsun / kalamıyorsun...

Ancak...

Görüyorum ki...

Bu "gazlamalar", maalesef senin yanlış bir "Memleket tasavvuru" içine girmene yol açtı/açıyor...

Şöyle düşünüyorsun:

Bütün "arıza"yı bir grup çeteci ve darbeci çıkarmaktadır... Onların derdest edilmesi durumunda ortalık güllük gülistanlık olacaktır...

* * *

Hemen söyleyeyim:

Ne yazık ki bu yaklaşım, gerçek durumu karşılamaya yetmiyor...

Keşke memleketteki "arıza", üç beş "kalleş maceraperest" ile "gözü dönmüş darbeci"nin işi olsaydı...

Ancak olay bundan ibaret değildir.

Bu toplum ikiye bölünmüştür Tayyip Erdoğan...

Tamam...

Bir tarafta sana kayıtsız şartsız mürit yazılanlar var... Sayıları da hayli fazla...

Ama unutma ki...

Diğer tarafta da sayıları hiç yabana atılamayacak oranda senden nefret edenler var...

Ve esas "arıza" bu derin ikilikten çıkmaktadır.

* * *

Sana bir şey söyleyeyim mi Tayyip Erdoğan?

Bence sen, altı yıldır devam eden devr-i iktidarında...

"Laiklik karşıtı etkinliklerin odağı" falan olmuş değilsin...

5-10 demeci alt alta yazarak seni "laiklik karşıtı odak" diye nitelendiren "Başsavcı" fena halde yanılmaktadır.

Senin asıl sorunun şudur:

Pekala senden nefret etmeyebilecek bir kitleyi, senden nefret eder hale getirdin...

O kitlenin hassasiyetini hiç anlamadın...

"Dinin hiçbir yasal zorlama olmaksızın da baskı aracı haline dönüşebileceği endişesi"ne zerre kadar kulak vermedin...

Haklı ya da haksız yaşam tarzlarına baskı yapılabileceğini düşünen insanların aradıkları garantiyi sunamadın...

Senin önünde "herkesin başbakanı" olmak fırsatı vardı, maalesef bu fırsatı iyi değerlendiremedin...

Gettondan dışarı çıkamadın... Bir iki çıkma denemesi yaptın, ama acayip rahatsız olup tekrar gettona dönüverdin...

Eski cemaatinden üç beş üslupsuza bile "Hadi oradan" diyerek haddini bildiremedin... Tam tersine, tuttun, herifleri uçağına alarak taltif ettin...

Atamalarda liyakati esas alacağına, "İlle de camiadan olsun" yaklaşımını benimsedin...

"Türbanı Çankaya'ya çıkarmak" gibi bir hedef, senden kuşku duyanların kuşkularını hafifletmekten çok daha önemli bir hedef haline geldi...

Bütün bunların üzerine...

Bir "Hitabet sanatı" olarak gördüğün "öfke"ni, kontrolsüz biçimde kullandın...

Hiçbir faydası olmayan, lüzumsuz demeçlerle ortamı gerdin...

Bütün bunların üzerine...

"İslam'da çokeşlilik" meselesinden tut da "İslam'da katili affetme yetkisi kime aittir?" meselesine kadar...

Girmemen gereken konulara girdin...

Hem "amatör ulemacılık" oyunu oynadın, hem de her türlü gelişme karşısında kıllanmaya hazır bekleyen kesimleri daha da kıllandırdın...

* * *

Şimdi de hatalar zincirine bir yenisini ekliyorsun...

Sana gaz verenlerin telkin ettikleri yanlış memleket tasavvuru nedeniyle...

"Arıza"nın tek ve geçerli nedeni olarak "çeteci-darbeci" tipleri görüyorsun...

"Gık" diyene "Çeteci" diyorsun, "Gak" diyene "Darbeci" diyorsun...

"İddianame"ye bile "çete" ve "darbe" imajlarını kullanarak itiraz ediyorsun...

Çok ciddi bir taktik hata içindesin...

Kalkıp, "Ben altı yıldır iktidardayım... Nasıl oluyor da laiklik karşıtı etkinliklerin odağı oluyormuşum?" diyeceğine...

Yani şu meşhur "odak" sözcüğüyle hesaplaşacağına...

"Çete/darbe" falan diyerek kestirmeden işi bitirmek istiyorsun...

Ey Tayyip Erdoğan...

Gaza gelme...

Lüzumsuz delikanlılık gösterilerine girişme...

"Boynumu giyotine uzatmam" falan diyerek ortamı daha fazla germe...

Özeleştirini ver... "Nerede yanlış yaptım?" de...

Bir başbakan olarak huzur ve güven ortamını yeniden tesis et...

Senden nefret edenlerin nefretlerini boşa çıkaracak adımlar at...

Bugün sana gaz verenlerin sırtlarında yumurta küfesi olmadığını düşün...

Hem unutma ki:

27 Mayıs'ta ya da Menderes asıldığında...

Menderes sevgisinin destanının yazıldığı bu topraklarda bir mantar tabancası bile patlamamıştır...