Ölümden siyaset yapanlar

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 14 Mart 2014 Güncelleme 14 Mart 2014, 01:35
Ölümden siyaset yapanlar

İÇİNDEKİLER

Bazı günler vardır. Unutulmaz. Bazı günler vardır, alınacak derslerle doludur.
Bazı günler vardır, öyle bir miras bırakmış ki, hiç aklımızdan çıkmaz. 12 Mart gibi. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşımız, 93 yıl önce bir 12 Mart günü TBMM'de kabul görmüş, milletimizin ebedi ruhunda yerini almıştı. 1995 yılının 12 Mart'ında karanlık eller beraberliğimizi katletmek için harekete geçmiş, Gazi Mahallesi'nde vatandaşlarımız öldürülmüştü.
12 Mart 1971.
Türkiye'nin kara bir günüdür.
Kaos planlarıyla halkımız bölünmüş cuntaların emrine sokulan halkımız inim inim inletilmişti. 12 Mart darbesi Türkiye demokrasi tarihinin dersler çıkarılması gereken bir kara lekesi olarak tarihteki yerini almıştı. Bu yıl da acısıyla, hüznüyle, bir 12 Mart daha yaşadık. Berkin Elvan uçtu gitti.
269 gün hayat mücadelesi verdi.
Başaramadı. İnsanlar, böyle bir hadiseyi protesto ederler. Bunlara da kimsenin diyeceği olmaz. Fakat bir çocuğumuzun ölümü üzerinden ideolojik-siyasal istismarı görünce, ideolojik kamplaşma yolunda o güzel çocuk Berkin'i siyaset pazarında kurşun gibi kullanmaya çalışanlara tanık olunca, isyan etmeyecek miyiz? Berkin'in arkasında resmen siyaset yapanlar, "Bu ölümden nasıl istifade edebileceğini" hesap edenler, hadiseyi istismar ederek yeni bir kaos, yeni bir terör atmosferi kurmaya çalışanlar yok mu? Onlar kahrediyor insanı.
1959'lardan beri

Türkiye, 1959'lardan beri "ölüm istismarı"nın o kadar çok örneğine tanık oldu ki, okuduklarımız, yaşadıklarımız karşısında, olanları daha iyi anlayabiliyoruz. Hatırlayalım: 27 Mayıs öncesi ve hemen sonrasında dedikodu gazeteleri faaliyettedir. Akis ve Kim gibi haftalık dergilerle bazı CHP'ye yakın gazeteler âdeta darbeye zemin hazırlama görevini yerine getirebilmek için yayınlar yapmaktadır. "DP'lilerin emriyle yüzlerce talebenin işkencelerde öldürüldüğü, kıyma makinelerinden geçirilerek tavuk yemi hâline getirildikleri" iddialar arasındadır.
Dedikodular üzerinden ihtilal gerçekleştirilmişti. Merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarını cellâdın eline teslim edenleri halkımız unutmuyor. Milli iradeyi gasp edenleri hiç affetmiyor.
Türkiye, 12 Mart 1971 darbesine adım adım kaos planlarıyla götürülmüştü.
Gençlerimiz kurban edilmiş, sokaklar kan gölüne çevrilmişti. 12 Eylül 1980 darbesi, 1990-1995 arasındaki sokak olayları, suikastlar üzerinden Türkiye'miz 28 Şubat'çıların eline verilmişti. Dün, darbelerin, karanlık oyunların içinde kim vardı? Küresel odaklar, onların istihbarat örgütleri ve onlara taşeronluk yapan yerli işbirlikçiler fotoğrafın içinde yer almıştı.
Türkiye üzerinde oynamak isteyen küresel güçler hep olmuş, derin planların uygulanması için kılcal damarlarımıza girmeye çalışılmıştı. Toplumun sinir uçlarına dokunacak her türlü aracı devreye sokmuşlar, Kahramanmaraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta da denemelerini yapmışlardı.

17 Aralık bir kaos planıdır

Bu sefer 'cemaat'in paralel yapısı emniyet-yargı cuntasını ordunun yerine koyarak planlarını revize ederek geldiler.
VATANIN BAĞRINA DÜŞMANLA BERABER DAYADILAR HANÇERLERİNİ. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın küresel emperyalist güçlerin oyununu bozmasından rahatsız oldukları belli. Ne yapıp-edip Türkiye'yi dizayn etmeye çalışıyorlar. Türkiye'nin, 2023 hedeflerine ulaşamaması için SİYASİ VE İKTİSADİ istikrarını bozarak iktidarı yeniden teslim almak istiyorlar... Kaos için var güçleriyle çalışıyorlar.
SONUÇ: Ey örgüt, ey derin odaklar, umduklarınızı bulamayacaksınız. Halkın tokatını yiyeceksiniz. Meydanların diline ve sokağın nabzına bakıldığında Tayyip Erdoğan'ın istediği sonuçları bir kez daha alacağı görülüyor.
1950'den beri aziz milletimiz birçok fotoğrafı doğru okudu. Bugün olanları da çok iyi okuduğunu gösteriyor.. Ve birlik ve beraberlik içinde 30 Mart'ı sabırla bekliyor.