Neredeyse bir yıldır krizle yatıyor, krizle kalkıyoruz. Bu sefer kriz tüm dünyayı sardığı için yabancı terimler de fazlalaştı. Bizdeki krizde en fazla döviz, borsa, faiz kelimelerini duyuyorduk. Sonra da hayatımıza haciz, borç, mahkeme, avukat, kredi kartı, temerrüt faizi, çekin arkasının yazılması gibi kavramlar giriverdi. Şükür o günleri atlattık. Ama acısını hâlâ çekenler çoğunlukta. Şimdi ise televizyonlarda çıkıp konuşan onlarca uzman (!) 'ekonomi illüzyonu' yapıp, üç sonuçlu maç tahminini hem de üç sonucu söyleyerek bilirken, entellektüel görünmek için yabancı kelimeleri özenle seçiyor. TV'de uzman (!) (gerçek ekonomistleri ve hocaları tenzih ediyorum) ileride ne olacağını şu örnekteki gibi anlatıyor: "A takımı ile B takımı maç yapacak. A takımı yenebilir. B takımı da çalışırsa yenebilir. Ama A ve B takımları berabere de kalabilirler. Bekleyip göreceğiz." Bu konuşmanın içine bir de İngilizce ekonomi terimlerini kattın mı, tamamdır. İnsanın 'bravo' diyesi geliyor. İşte bugün bu hanımefendilerin ve beyefendilerin kullandıkları bazı kelimelerin anlamlarını sıralamak istiyorum. Anlattıklarından bir sonuç çıkmıyor, hiç olmazsa kullandıkları kelimeleri bilelim...