Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | E-gazete | Ana Sayfa
Bugün: 28 Eylül 2008  
KONUYLA İLİŞKİLİ DİĞER YAZILAR
Çobanlıktan Bakanlığa
İlk yaptığım iş çobanlıktı
Amelelik yaptım
11 çocuktan 8'i ölüyor
Baba gurbette olmazsa geçinilemezdi
Aileme haksızlık yapıyorum
Siyasi tansiyonumu eve taşımadım
Geçmişine dair samimi açıklamalar
Halkla yakın ilgi kuruyor

Çobanlıktan bakanlığa...



Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, özel hayatının kapılarını Takvim için araladı. Çelik, Artvin'de yokluk ve sefalet içindeki bir hayattan bakanlığa kadar yükselişinin öyküsünü anlattı.

***

Çobanlıktan Bakanlığa

Zorlu geçen çocukluk yıllarının ardından zekası ve eskiden kalan bilgisi sayesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı oldu... Çocukluk yıllarına duyduğu özlemi anlatan Faruk Çelik, 'Şimdiki çocuklar yokluğun anlamını bilmez' diyor.

Şimdi başı kalabalık, işleri yoğun. İlgilenmesi gereken onlarca sorun var. 70 milyonu ilgilendiren Sosyal Güvenlik Reformu'nun mimarı. Gece gündüz demeden çalışıp önce kendi öğrendi reformu, ardından yasalaşma çabaları ve şimdi de uygulamaya hazırlık. Gecesi gündüzü birbirine karışmış bir mesai. Kendi deyimiyle bu hızlı tempoda, bir hastalığa yakalandı: 3 saatten fazla uyuyamama.
Bir yandan Sosyal Güvenlik Reformu'nun sorunsuz uygulamaya konulabilmesi için adeta Bakanlık'ta yatıp kalkan, diğer yandan da yeni projeler için kafa yoran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'le, yoğun tempoya bir kısa mola verip; geçmişine, çocukluğuna, köyüne; özlemle andığı yokluk ve çile yıllarına yolculuk yaptık. Bir akide şekeri alınca yaşadığı mutluluğu, gurbetteki babanın gönderdiği harçlığı nasıl sakladığını, beyaz ekmek bulduklarındaki sevincini ve çobanlığın, ameleliğin kendisine kazandırdığı mücadele gücünü konuştuk.

ARTVİN'İN EN KIRSAL KÖYÜ...
Artvin Yusufeli'nin en kırsal köyü olan, Yüksekoba'da doğmuş Faruk Çelik.
İlkokulu doğduğu köyde bitirmiş, mezuniyet karnesini de kendisi doldurmuş: "Öğretmenler o zaman 2-3 aylığına gelirdi. Caminin altında bodrum alanına konulmuş sıralar bizim okulumuzdu.
Sınıfımız orasıydı ve öğretmenler de 2 ay kalır, geri giderlerdi.
Bazıları 2 ay gecikmeli gelirdi. Dolayısıyla 4 ve 5. sınıf öğrencileri bir nevi öğretmen görevi görürdü. Karneleri de genelde onlar tanzim ederlerdi. Son 15 günde öğretmen gelir ve bize karnemizi verirdi."

EN KIYMETLİ ŞEY PEKMEZDİ
Çocukluk yılları köyde geçmiş. Kışın yağan 3-4 metre kar, küçücük bir eve 7-8 ay hapsolan hayatlar. En değerli şey, kışın haftada bir yiyebildikleri üzüm pekmezi. "Üç katlı evler vardı. Alt katta hayvanlar, orta katta insanlar, üst katta da hayvan ve insanların kış boyu yiyeceklerinin depolandığı bölüm olurdu. Orada hem hayvanlar için ot ve saman, hem de insanlar için yiyecek ambarı olurdu. Kar o kadar çok yağardı ki, ikinci katı kapatırdı. Dolayısıyla hayvanları kış boyu besleyecek saman ve otu biriktirmiş olmanız gerekirdi. Üst katta sizin de yiyeceğiniz her türlü gıdanız olacak. Mesela şeker, un, yağ.
Hepsi olacak. Ama en önemlisi pekmeziniz olacak. Üzüm pekmezi değerliydi mesela. Kıymetli. Anne o yüzden sürekli vermezdi. Haftada bir yedirirdi. Dut pekmezi serbestti ama."

ÇOK YAYIK YAPTIM'
"Kışın, ambardan beslenen hayvanların, sütünü yayıkla tereyağ yapardık.
Kışın tavanda asılı yayığı sallayacaksın ya da yazın topraktan yayığı kullanacaksın. Ben de çok yayık yaydım. Yazın da odun temini ile uğraşacaksın. Çobanlık yapacaksın.
Çok sıkıntılı dönemlerdi o zamanlar. 20 yıl sonra köye gittiğimde, çobanlık yaptığım, okuduğum, çile çektiğim evi gördüğümde yine de bir özlem duydum. Özlememek mümkün değil."

AKİDE ŞEKERLERİ
Yokluk var, her şey daha bir kıymetli o nedenle... Mesela, bakkalın camında asılı akide şekeri.. "Köyden aşağı inerken Sarıgöl Nahiyesi vardı. Oradan geçiyorduk. Nahiyedeki bakkalın camında akide şekerleri olurdu.
Bantla bunları cama yapıştırırlardı.
Renkli, yuvarlık şekerler. Nasıl güzel olurdu. Onlardan alıp yiyebilmek ne kadar zevkli bir şeydi. Şimdi çocuklara bunu anlatamazsın. Çünkü yokluğunu çekmemişler. Bilmezler."

AH O BEYAZ EKMEK...
Köyde ekmek, haftada bir gün yapılıyor. Anne, her perşembe ekmek yapıyor ve bunlar bir hafta boyunca yeniyor.
İlk günler iyi de, haftanın sonuna doğru iyice çekilmez oluyor kuruyan siyah ekmekler... "Beyaz ekmek mesela...
Şehirden gelirdi. Öyle sık da değil, senede 1 filan. Beyaz ekmek geldiğinde nasıl saklayacağımızı bilemezdik.
Köy ekmeği siyah ekmek. Üstelik haftada 1 yapılırdı. Perşembe günleri ekmek günüydü. O yüzden Çarşamba günü o ekmek çekilmezdi. İyice kurur... Ekmek kuru, peynir kuru..
Çobanlık kolaydı. Dağda hiç olmazsa soğuk sular vardı. Ama çobanlıkta değilseniz daha zordu. Perşembe gelse diye gözlerdik. Perşembe tabii hem ekmek yapıldığı için, hem de farklı yiyecekler de hazırlandığı için sevdiğimiz bir gündü. Zengin bir mönü olurdu." Köyün toprağı sınırlı. Her yer yamaç. Bir de kışın yağan kar, yağmur tepedeki toprağı aşağı indirmez mi? "Kış biter, yamaçtaki toprakların hepsinin, tarlanın aşağı kısmına indiğini görürsünüz. İlk iş olarak ne yapılacak? Aşağıdaki o topraklar, yamaca tekrar çıkarılacak. Tekrar düzleyeceksiniz ki, toprağı ekebilesiniz. Bostanlıklar vardı. 1.5 metre duvar örersiniz, bir metre bir yer elde edersiniz. Orada, şimdiki "doğal" dediğimiz ürünleri yetiştirirsiniz."

BİNEMEDİĞİMİZ OTOBÜS...
İşte böyle bir köyden çıkıp Türkiye'nin en geniş ovalarından birine sahip, "yeşil"iyle anılan tek şehrine; Bursa'ya varış... Baba Bursa'da çalıştığı için aileyi götürmek istiyor köyden. Biletler alınacak... Ablaya yer bulunamayınca 1 gün sonraki otobüste yer ayarlanıyor.
Ablaya yer bulunamadığı için binemedikleri otobüs, yolda devriliyor ve birçok insan hayatını kaybediyor...

'BİZ BURADA KAYBOLURUZ'
"Bursa'ya 1969'da otobüsle 24-26 saat süren bir yolculuktan sonra varabilmiştik. Böyle bir coğrafyadan, Bursa ovasına geliyorsunuz. Yemyeşil bir ova. Faytonlar vardı. Faytonlara bindik, amcamızın evine gittik. İlk gördüğümde çok büyük, ışıl ışıl bir şehir izlenimi verdi bana. Tabii, küçücük bir yerden çıkıp böyle bir yere geliyorsunuz.
'Biz burada kayboluruz' dedim." Bursa'da eski, ahşap bir evde oturmaya başlıyor aile. İlk şaşkınlık. "Gittiğimiz gece, masada kavun-karpuzlar kesilmişti.
Baktım duruyor. "Niye yemediler acaba?" diye düşündüm. Çünkü biz böyle bir şeyi çok zor görürdük. Yaşadığımız köyde bunları bulmamız çok zordu. Dolayısıyla da bulunca mutlaka biterdi. Ben de, masada görünce, niye yememişler diye düşündüm. Oysa insanlar yemiş, fazlasıymış. Bu kadar bol olabileceğini bile bilmezdim."

YOKLUKTAN VARLIĞA
Bakkal dükkanıyla başlayan ticari hayatı, yıllar geçtikçe genişletmeyi başarıyor aile. Tekstil, inşaat, mobilya gibi pek çok alandaki ticari faaliyetleri sürdürerek, yokluktan varlığa geçiş sürecini yaşıyor.


Şerife Üstüner

DİĞER SAKLAMBAÇ HABERLERİ
Yılın ticari aracı Fiat FiorinoErkeğimin tırnağını keserim
Geri geri yürümekBüyükdere güzeldere
Mucize krem ve Tuz GölüAlman şıklığı ayağınızda
Meme kanseri belirtisiCinsel arzu azalır
Aşırı sevgi de zararlıİdrar zorluğu
Bu kalp sizi unutur!Grip aşısı masum mu?
GÜNCEL
Fırtına Fırtına vurdu geçti
Türkiye'nin yakasına yapışan fırtına, yine can aldı. Hatay'da sele...
Yağmur Anadolu'yu felç etti
Ölüme doğru koştu
Zorbalar sokağa indi
Bulmaca cinayetini CIA...
Yoksula bayram müjdesi
Çocuğu ezdi yola devam etti
SPOR
Kartal'ın Kartal'ın derdi büyük
Siyah-Beyazlılar, 4'te Holosko ile öne geçti. Adriano 57'de skoru...
Kusursuz fırtına!
Hedef adam Aragones
Korkma gel buraya
Trabzon devrimi
Yıldırım'ın hesabı şaştı
Sürpriz davet!
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Kuvvetli Sağanak Yağışlı 17°C 13°C 
ANKARA Sağanak Yağışlı 17°C 11°C 
İZMİR Çok Bulutlu 22°C 16°C 
ANTALYA Çok Bulutlu 26°C 20°C 
ADANA Çok Bulutlu 30°C 19°C 
EKONOMİ
IMKB E: 36.556,610 D:% 0,54
DOLAR S: 1,230 D:% -0,04
EURO S: 1,803 D:% -0,03
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
MAGAZİN
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon
| Saklambaç | Astroloji | Mobil Takvim | Reklam | Künye | Ana Sayfa
    Takvim Servisi
   
Turkuvaz Medya Grubu Copyright © 2003, 2008 - Tüm hakları saklıdır.
Turkuvaz Gazete Dergi Basım A.Ş.
Turkuvaz Medya Dijital
Hepoku Sabahtan Al Haberi