Böyle okuyucu baş tacı
Okuyucu mektubu yayımlamak her zaman yapılacak bir şey değil elbette. Zaten çoğundaki dert tasa anlatımları sanki tornadan çıkmış gibi benziyor birbirine. İçli, hisli, süslü cümleler art arda diziliyor, Övgüler, pompalamalar ardından, akçeli konuya girip para isteniyor bir şekilde. Amacım bu tarzı tutturanları rencide etmek değil. Gerçekten darda kalan, içten yazan baş tacı olsun. Ama öyle sahtekarlar var ki adam seni öve öve bitiremiyor, tek sana güvendiğini yazıyor. Sonra bakıyorsun aynı maili Uğur Dündar'a, Seda Sayan'a, Deniz Feneri'ne ve daha bir dolu yere atmış. İsimler değişiyor, yağlama yıkamalar ve talepler aynı kalıyor.
ÇOCUKSUDİLLER Bazen de bozuk imlasına, kurgusuna, vurgusuna rağmen öyle sade öyle sıcak ve tepeden tırnağa gerçek dert ve talepler geliyor ki, bir şey yapamayacak olsan da başka gözler, kulaklar bu yaşamları duyup görsün diye seçip almak gerekiyor köşeye. İşte onlardan biri. Adı bende mahfuz bir genç hanım yazmış bu mektubu. Tüm acemiliklerine, çocuksuluğuna rağmen paylaşamadan edemedim sizinle. Az aşağıda okuyunca sahici bir yüreğin dile, kağıda, kaleme gelişini bulacaksınız umarım.