Dert bizimse...
Hrant Dink hunharca katledildiğinde, Taksim Meydanı'nda "Hepimiz Ermeni'yiz" diye bağıranları, yayın akışlarını kesip ekrana taşıyanlar, 13 Türk evladı pusuya düşürülüp şehit edildiğinde dansöz oynattılar. Sanatçı geçinen yavşak kılıklılar veya magazin yosmaları, 5. sınıf sokak sürtüğü ile görülse canlı yayına girip "Az sonra"larla halkı ekrana kilitleyenlerin umurunda olmadı akan kanlar... Devletinki de, dinci denilen paragözünkü de aynıydı. Küreselci ve laylaylomcuları ise saymaya gerek yok! Birkaçı hariç, televizyonların tamamı, şehitlerimizin parçalanmış bedenleri morga kaldırılıp Anadolu'nun dört bir yanında ağıtlar yakılırken sadece altyazı geçip "Terör yine can aldı" diyebildi sadece... Ayıldıklarında ise iş işten geçmişti! Onun için akıttıkları o yalan gözyaşlarına kanmasın kimse! Yöneticisinden ekrandaki vitrinliklerine kadar hepsi mahkum oldu milletin vicdanında... Başkası çözecek değil Her işte öne çıkan, herkese laf yetiştiren; şov programlarındaki yardım isteklerini bile kaçırmayıp bizzat telefonla veya talimatla gönül alanlar neredeydiler? Bu işlerden beslenen, bazen kükreyip bazen de duygulanan Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sesini duydunuz mu her zamanki gibi yüksek perdeden! Son 2 yıldır ABD Başkanı Bush'la -ayaküstü de olsa- her görüşmesi ve konuşmasından sonra "Onu terörle mücadelede kararlı gördüm" diyen Türkiye Başbakanı, PKK'yı kendisinin yok etmesi gerektiğini anlamayacak mı? Türkiye şehitlerini defnederken bile sınır ötesi operasyona karşı olduklarını söyleyebilen Amerikan Büyükelçisi "Türkiye adımını iyi hesaplasın" diyerek aba altındaki sopasını ortaya çıkartacak kadar küstahlaşıyorsa, ona cevabı Hasan Efendi değil, Başbakan'ın kendisi vermeli kendisi... Başbakan öne çıksın Mustafa Mutlu'nun Vatan'da yazdığı gibi "Ne oldu bize?" diye kendimize sormalıyız ama; önce toplumun önderlerine iş düşüyor. En başta da Başbakan'a... Ramazan Bayramı'nda göndereceği tebrikleri bile Ay-Yıldızlı bayrağın zeminine işleyen Başbakan bayraklaştırmalı Türkiye'yi... Türkiyelilik oyunu yerine "Türk" demeli. 36 etnik kökenle millet tarifi yerine de, et-tırnak gibi bütünleşmiş bir milleti haykırabilmeli... Başbakan bunları yapmadığı veya yapamadığı için de azgınlaşıyor bölücüler... Yerel yönetimlerin özerkleştirilmesi gibi isteklerle her bölgeye bayrak ve meclis isteyebilecek noktaya geliyorlar. Güneydoğu Anadolumuz'un ismini de "Kürdistan" olarak tanımlıyorlar.
Mesajlar tıraş oldu Hülasa; artık, hiç değilse bundan sonrasına bakalım ve aklımızı başımıza toplayalım. Bölücü terörle mücadele için ne gerekiyorsa kaçınmayıp yapalım. Başbakan'a yeni bir özel jet alımının gündemde olduğu şu günlerde, kınalı kuzularımız olan Mehmetçiklerimiz'in varlığı için de her türlü teknolojiye haiz araç-gereçlere sahip olalım. Evet; devlet veya hükümet, her neyse; yan gelip yatma yeri değildir ama; işi başkalarına havale edip gezip-tozma yeri de hiç değildir. Artık hiçbir mesajın anlamı kalmadı. Şehitlerin ardından yayınlanan mesajlara tıraş diye bakıyor halkımız... Onun için, anasını-danasını, göz kırpanı, savunanı, destek olanı kim varsa hepsini sorgulayıp "Her yiğide bin kelle" diyerek tez zamanda bataklık kurutulmalı. Kuzey Irak'taki kadar Ankara'daki haşeratlar da unutulmadan!
Servisi 
