Yaşınız 35'i geçtiyse, ailenizde Glokomlu varsa, migren hastasıysanız ve sigara kullanıyorsanız, gözleriniz sinsi Glokom'un tehdidi altında demektir. Tedavisi olmayan hastalık, erken teşhisle kontrol edilebiliyor.
HALK arasında 'karasu' veya 'göz tansiyonu' olarak bilinen Glokom, ciddi sonuçlar doğuran bir göz hastalığıdır. Glokom, göz içi basıncının görme sinirine hasar verebilecek bir değerde olmasından kaynaklanıyor. Önlenmesi mümkün olmayan ve sinsi ilerleyen Glokom'da, erken teşhis ve tedavi çok önemli. Bunu sağlamak için yıllık göz muayenesini aksatmadan yaptırmak gerekiyor. Hastalık, erken tanı konulmadığında ve tedavi edilmediğinde görme alanı kaybına hatta körlüğe bile neden olabiliyor. Erken teşhisle hastalıktan korunabileceğini belirten Doç. Dr. Bozkurt Şener, "Tedavi ve takipte risk faktörlerini göz önünde bulundurmalıyız" diyor. Genel anlamda risk faktörlerini ise; kalp-damar hastalıkları, diyabet, ileri derecede miyopluk ve ailede Glokom görülmesi oluşturuyor.
AKRABA EVLİLİKLERİ Doç. Dr. Şener, genel risk faktörlerinin yanı sıra Türkiye'de akraba evliliklerinin hasta oranını yükselttiğini belirtiyor. Akraba evlilikleri nedeniyle oluşan Glokom'un oranı yüzde 12-20 arasında değişiyor. Akraba evliliklerinin etkileri daha doğum aşamasında kendini gösterebiliyor. Bebeklik Glokomlar'ı Türkiye'de oldukça yüksek.
DAVETİYE ÇIKARTIYOR 10-21 mmHg arasındaki göz basıncı normal kabul ediliyor. Glokom'da ise göz içi basıncının görme sinirine hasar verebilecek belirli bir değerde olması söz konusu. Bu değer 21 mmHg'nin altında ya da üstünde olabiliyor. Ancak, bu basınç normal ya da sınırların altında seyrettiği halde de Glokom ortaya çıkabiliyor. Gözün yapısal nedenlerinden dolayı göz içi basıncının yüksek olmasının yanı sıra hastanın ileri yaşta olmasının, glokomun en sık görülen nedenleri. Ailede glokom hastalığının bulunması, diyabet, yüksek derecede miyop, uzun süreli kortizon tedavisi ve migrenin de hastalığı tetikleyebileceğini vurgulayan Şener, bazı durumların da glokom riskini artırdığını belirtti.
BELİRTİ VERMİYOR Glokom doğumsal oluşabildiği gibi ileri yaşlarda da gelişebiliyor. İleri yaşlarda ortaya çıkan Glokom, akut ve kronik olmak üzere iki şekilde ortaya çıkıyor. Akut Glokom ani, tek taraflı gelişen şiddetli ağrı ve bulanık görmeyle ortaya çıkıyor. Kronik gelişen Glokom'da ise hastalık genellikle yıllar içinde, hemen hemen hiçbir belirti vermeden sinsice ilerliyor. Dr. Bozkurt Şener, bu hastaların gözlerinde şiddetli ağrı, ışığa hassasiyet ve görmede azalma gibi yakınmalar oluşabildiğini belirtiyor. Ayrıca hastalık, görme kaybıyla da fark edilebiliyor. Ancak dikkatli bir göz muayenesinde teşhis edilen Glokom, göz içi basıncı düzeyi, görme siniri ve görme alanının birlikte değerlendirilmesiyle izleniyor. Glokom, tanı konduktan sonra tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılamıyor. Fakat birçok olguda uygun tedavi ile kontrol altında tutulabiliyor ve görme korunabiliyor. Doç. Dr. Şener, bu konuda şunları söylüyor: "Eğer Glokom'unuz varsa, hastalığın tedavi ve takibi hayatınız boyunca sürekli olarak devam eder. Bu nedenle göz doktorunuzun takip programına düzenli olarak uymanız ve önerilen tedaviyi dikkatle uygulamanız çok önemli." Glokom'un tedavisinde başlıca üç ana yol mevcut. Birincisi ilaç tedavisi. Bu yöntemde göz içi basıncını düşüren damlalar kullanılıyor. Hastanın cevabına göre damlaların tekli veya üçlü ilaç kombinasyonları uygulanıyor. Glokomlu hastalar, göz damlalarını aynı saatte ömür boyunca kullanmak zorunda. İlaç tedavisinin yeterli olmadığı durumlarda lazere başvuruluyor. Bu tedavi ile çok yüksek olmayan göz içi basıncını normale indirebiliyor. Etki süresi 2-3 yıl kadar oluyor. Üçüncü yol ise cerrahi müdahale. Glokom ameliyatı çocuklarda genel, yetişkinlerde lokal anestezi ile yapılıyor.
Servisi 
