İlk kurbanlar

12 Eylül 1980 darbesinden 23 gün sonra sahneye 'utanç' çıktı. Önce sol görüşlü Necdet Adalı, birkaç saat sonra da ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu darağacında asıldı. Suçsuz oldukları sonradan ortaya çıkan kurbanların, idamdan 10-15 dakika önce yazdığı mektupları ise herkesi ağlattı

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 15 Mart 2012 Güncelleme 15 Mart 2012, 02:08
İlk kurbanlar

İÇİNDEKİLER

12 Eylül 1980 darbesiyle hesaplaşma dönemi başlıyor. 4 Nisan'dan itibaren...
Sadece Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yargılanmayacak.
İşkence yapanlardan, emir verenlerden de hesap sorulacağı anlaşılıyor.
Çünkü Genelkurmay'dan ve ilgili tüm devlet kuruluşlarından bilgi ve belge toplanıyor. 47 ilin savcılıkları harekete geçirildi. Türkiye o dönemle hem yüzleşecek, hem hesaplaşacak. Aynı acılar bir daha yaşanmasın diye...
***

Bugün yayınlamaya başladığımız 12 Eylül mektuplarının çoğu, idam sehpasına çıkmadan 10-15 dakika önce yazıldı. Darbe döneminde; topluma korku salarak disiplin sağlayabilmek için, kısa, hukuksuz yargılamalar sonucu asılan gençlerin önüne darağacından önce birer kağıt kalem konuldu. Ailelerine son mektupları yazmaları istendi.
O mektupların bir kısmı sahiplerine ulaştı, bir kısmı alıkonuldu. Devrimci 78'liler Federasyonu'nun çabaları sonucu kayıp mektuplardan bazıları 26 yıl sonra elde edilebildi. Ama hala bulunamayanlar var.
Mektupların içeriği, gençlerin o dönem içinde bulundukları ruh halini göstermesi bakımından da önem taşıyor..
***

12 Eylül darbesi yapıldığında doğanlar bugün 31 yaşında. O tarihde 4-5 yaşında olanlar da hayalmeyal hatırlıyordur olup bitenleri. Türkiye'de 35 yaş ve altındaki kuşağın olağanüstü dönemlerdeki insanlık dışı uygulamaları bilmesi, "demokrasi"yi daha iyi anlamaya katkı sağlayacaktır.
***

12 Eylül sonrası idamlar "bir sağdan-bir soldan" mantığıyla başladı. Ama 1984 yılı sonuna kadar soldan 17, sağdan 9 genç asıldı. İlk kurbanlar; suçsuzluğu daha sonra anlaşılan solcu Necdet Adalı ile ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idi.
Bu iki gencin "can yakan" öyküsünü aslında Türkiye kısmen biliyor. Çünkü Başbakan Erdoğan, Adalı ve Pehlivanoğlu'nun son mektuplarını bir grup toplantısında dile getirmişti.
Biz de yazıya "ilk idamlar"la başlıyoruz.

GECİKEN 'GERÇEK'
Necdet Adalı, 1977 yılında 19 yaşındayken cinayet iddiasıyla tutuklandı, 22 yaşında idam edildi. Suçsuz olduğu için bu gerçeğin er ya da geç ortaya çıkacağını biliyordu. Ama gerçek "geç" öğrenildi.
12 Eylül'den sadece 23 gün sonra, 7 Ekim 1980'de Ankara'da idam edildi.
Darbeciler mahkeme reisinin karşı oyuna rağmen aceleyle astılar Necdet Adalı'yı.
Daha sonra olayın gerçek failleri bulundu ama artık çok geçti...
İdam sehpasına yürümeden önce ailesine şu satırları yazdı:
"Sevgili anneciğim ve babacığım, Sizleri ve ezilen halklar adına mücadeleyi, erken bırakmak zorunda kaldığım için üzgünüm ama; bundan ve içinde bulunduğum durumdan dolayı hiçbir zaman pişmanlık duymadan ve şu kısa yaşamım içersinde hiçbir şahsi çıkar gözetmeden ezilen halklar adına verilen mücadelede yerimi almaya çalıştım ve bundan dolayı gurur duyuyorum.
Hâkim sınıfların göstermek istediği gibi bizler hiçbir zaman savunmasız insanlara karşı katliam girişiminde bulunmadık.
Fakat onların bizi böyle göstermeleri ve faşistlerle bizi aynı kefeye koyarak cezalandırmaları, bizim nezdimizde ezilen halkların mücadelesine yapılan bir saldırıdır. Anneciğim ve babacığım; sizlere kısaca bahsettiğim gibi hiçbir pişmanlık duymuyorum.
Sizlerinde ezilen halklar uğruna verilen mücadelede katledilişimden dolayı üzülmemenizi ve bundan gurur duymanızı bekliyorum. Ağabeylerime ve ablalarıma da yazmak isterdim; fakat buna olanak yok. Kendilerine çok selamlar. Burada satırlarıma son verirken, hürmetle ellerinizden öperim. Arkadaşlara selam. Hoşçakalın.'' Necdet Adalı
7 Ekim 1980, Ankara

ŞAFAK TÜRKÜSÜ'NE İLHAM VERDİ
Şair Nevzat Çelik'in "ilk kurban" için daha sonra Ahmet Kaya tarafından seslendirilen; Şafak Türküsü'nü yazmıştı:
Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma anne Ağlama Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim şafak bekledim Uzarken ellerim Kulağım kirişte Ölümü özledim anne Yaşamak isterken delice

'BİR DE SAĞDAN' DEDİLER
Darbeciler Necdet Adalı ile aynı gün ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu'nu da idam ettiler. O da Necdet gibi henüz 22 yaşındaydı. Ailesine yazdığı "son mektup" şu satırlardan oluşuyordu: "Sevgili anneciğim ve babacığım; Sizler beni bu yaşa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı islemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin.
Hakkınızı helal edin.
Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakkın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım.
Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah'tan bulsunlar. Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.
Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı.
Hakkım varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin. Son olarak, abime, yengeme, yiyenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim."

NECDET ADALI ASILDI
KATİL YAKALANDI
1980 darbesinde, idamlar "bir sağdan bir soldan" gerçekleşti. Solcu genç Necdet Adalı, 7 Ekim günü idam edildi. İdamdan çok kısa bir süre sonra, Adalı'nın öldürdüğü iddia edilen kişinin gerçek katili yakalandı.

MUSTAFA PEHLİVANOĞLU
EVLENECEKTİ...
Ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu da idam edildiğinde Necdet Adalı gibi 22 yaşındaydı. Pehlivanoğlu asılmadan önce yazdığı mektubunda, nişanlısına "mutlu bir yuva kurma" temennisinde
bulundu.

12 EYLÜL BİLANÇOSU
12 Eylül darbesinden sonra 650 bin kişi gözaltına alındı. Yaklaşık 230 bin kişi yargılandı. İdam istemiyle yargılanan 7 bin kişiden 517'sine idam cezası verildi. Yargıtay bunların 259'unu onadı. Tam 49 kişi idam edildi. İşkence sonucu 171 kişi yaşamını yitirdi. Darbeciler, 14 bin kişiyi vatandaşlıktan çıkardı. Öğretmen ve öğretim üyelerinin de içinde bulunduğu 30 bin kişi işten atıldı.