Balkan faciası

İttihat ve Terakki, Balkan devletleriyle anlaşamayınca düşmanlara gün doğdu. 1912'deki Balkan Harbi milyonlarca masum, çaresiz ve günahsızın katledilmesine neden oldu

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 06 Mart 2012 Güncelleme 06 Mart 2012, 02:09
Balkan faciası

İÇİNDEKİLER

Balkan Harbi'nde, Adriyatik Denizi'nden, Ege ve Marmara Denizi'ne kadar yüz binlerce kilometrekarelik bir alanda, milyonlarca masum, çaresiz ve günahsız insanımız vahşet ve şenaatlerin en alçakçasına, zulüm ve işkencelerin en dayanılmazına uğratılmıştı. Fırsatı ele geçiren düşmanlar; etnik köken, inanç, mezhep ayırımı gözetmeden acımasız, vahşi katliamlara ve her şeyi yakıp yıkmaya girişti. Etnik milliyetçilik, bölücülük, ayrımcılık sevdasına kapılıp, Osmanlı Devleti'nden ayrılmaya kalkan Müslüman unsurların hiçbiri gerçek anlamda bağımsız bir devlet olamadılar. Boş vaatlere aldanarak asırlarca bir ve beraber yaşadıkları devletlerinden, milletlerinden kopanlar ya acı bir şekilde yok olup gittiler ya da tekrar tekrar bölünerek, cetvelle çizilmiş gibi suni sınırlar içinde, birbirine rakip ve düşman haline getirildiler. Maalesef, 5 milyon Türk'ün soykırıma uğramasına, Balkanlar'da önemli toprakların kaybedilmesine, "siyasi kavgalar içine girmiş" Osmanlı Ordusu engel olamamıştır.

1. DÜNYA SAVAŞI YILLARI
1 Kasım 1918'de yapılan olağanüstü kongrede İttihat ve Terakki Partisi kendini fesh ederek "Teceddüd Fırkası" (Yenilenme Partisi) adıyla yeni bir parti kurulmasına karar verdi. Yeni partide, Mustafa Kemal'e yakın, Enver Paşa'ya muhalefet eden kanatın isimleri yönetime geldi. Teceddüd Fırkası'nın yönetimine gelenlerden bazıları şöyle: Hüseyin Hüsnü Paşa, İsmail Canbulad, Şemsettin (Günaltay) , Yunus Nadi (Abalıoğlu), Tevfik Rüştü (Aras), Muhittin (Birgen), Galip Bahtiyar, Fazıl Arif, Reşit Paşa, Babanzâde Hikmet.
Müttefik devletler İstanbul'u işgal altına alarak bazı mebusları tutuklamaya başlayınca, Teceddüd Fırkası milletvekillerinin birçoğu Ankara'ya geçti. 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM toplanan Büyük Millet Meclisi'ne katıldı.

ÜLKEYİ TERK ETTİLER
Savaş, 600 yıllık bir imparatorluğun parçalanmasıyla sona erdi. Enver, Talat ve Cemal Paşalar, 1 Kasım 1918 gecesi, bir Alman torpidobotu ile İstanbul'u terk ederek Sivastopol'e ulaştı. Talat Paşa, 15 Mart 1921'de Berlin'de Charlottenburg semti Hardenberg Sok. (bugünkü Kurfürstendamm Sok.) No: 4'teki ikametgâhından dışarı çıktığında Ermeni Salomon Tehleryan tarafından öldürüldü. Cemal Paşa, 22 Temmuz 1922'de Tiflis'te uğradığı suikast sonucu öldürüldü. Enver Paşa, 4 Ağustos 1922'de bugünkü Tacikistan'ın Balh-i Cevan'nın 15 kilometre doğusunda bulunan Çegantepe'de Kızıl Ordu ile çatışmada hayatını kaybetti. İttihat ve Terakki'nin devlet otoritesini ve bütünlüğünü bozmaya yönelik faaliyetlerini fırsat bilen Bulgar, Yunan ve Sırp unsurları, Osmanlı Devleti aleyhine Balkan ittifakı kurdular. ..Ve Balkan Harbi başladı. Ordunun siyasete sokulması ve subayların "İttihatçı-itilafçı" olarak ikiye bölünmesi yüzünden Osmanlı Ordusu, Balkan Harbi'nde bütün cephelerde kısa zamanda yenilgiye uğradı. Osmanlı orduları ancak Çatalca hattında tutunabildiler. Bulgarlar, bağımsızlık ilan ettiler. Avusturya, Bosna-Hersek'i topraklarına kattı. Girit, Yunanistan'a bağlandı. Arnavutluk ayaklanması çıktı.



* * *
MEHMET AKİF'İN MISRALARINDAKİ ACI
Mehmet Akif, 'Hakkın Sesleri' adlı eserinde, ihtiraslara, tefrikalara, gafletlere kurban edilen ve en az Anadolu kadar Türk olan Rumeli'nin acıklı destanını tüm yönleriyle anlatır. Onun mısraları, gelecek nesillerin gönüllerini titretmeye, gözlerini yaşartmaya ve gönüllerin derinliklerindeki o acı ve elemlerini nesilden nesle aktarmaya hep devam edecektir. Azıcık kurcala toprakları, seyret ne çıkar; Dipçik altında ezilmiş, parçalanmış kafalar! Bereden reng-i hüviyetleri uçmuş yüzler. Kim bilir hangi şenaatle oyulmuş gözler. Medeniyet denilen vahşete lanetler eder, Nice yekpare kesilmiş de sırıtmış dişler. Süngülenmiş, kanı donmuş nice binlerle beden Nice başlar, nice kollar ki, cüda cisminden! Beşiğinden alınıp, parçalanan mahlûkat; Sonra namusuna kurban edilen bunca hayat! Bembeyaz saçları katranlara batmış dedeler! Göğsü baltayla kırılmış memesiz valideler! Teki binlerce kesik gövdeye ait kümeler. Saç, kulak, el, çene, parmak... Bütün enkaz-ı beşer! Bakalım, yavrusu uğrar mı, deyip, karnından, Canavarlar gibi şişlerde kızarmış nice can. İşte bunlar o felaketzedeler ki, düşün. Kurumuş ot gibi doğrandı bütün.