Korkutan silahlar

BM Barış Gücü, Boşnak Komutan Alagiç,'e, 'Vılahoviç Dağı'nı işgal edemezsiniz. Kaybeden siz olursunuz" dedi. Ancak Alagiç, elindeki en büyük silah olan 'YÜREKLİ ASKERLER'e inandı ve zafer kazandı...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 27 Ekim 2010 Güncelleme 09 Aralık 2010, 15:03
Korkutan silahlar

İÇİNDEKİLER

Bosna'da şartlar giderek değişiyordu. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Aradan geçen zaman içinde Boşnaklar da iyice silâhlanmışlar ve hatırı sayılır askerî başarıların altına imza atmaya başlamışlardı... 1995 yılının Ocak-Şubat aylarıydı. Orta Bosna'da Boşnak ordusu hızla Banya Luka'ya (Sırpların Bosna'daki başkenti) doğru ilerlemeye başladı. Önlerindeki tek engel Vılahoviç Dağı'ydı. Bu dağı aşmaları halinde Banya Luka'ya girmeleri işten bile değildi. Ancak, sarp bir arazi yapısına sahip bulunan Vılahoviç Dağı, çok iyi tahkim edilmiş, aşılacak gibi değildi. Tepede Sırplar mükemmel bir şekilde mevzilenmişlerdi.
Önlerinde de yüzlerce metrelik mayın tarlaları vardı. Burayı ele geçirmenin tek yolu hava hârekatıydı. Boşnaklar'da ise savaş uçağı ve helikopteri yoktu.
Boşnak Ordusu, bir yolunu bulup o dağı aşmak istiyordu. Sırplar da Amerikalılar da bunu biliyordu.

KURBAN OLAYIM TİPİYE
Bu gelişmeler olurken, Amerikalı üst düzey komutanlar, BM Barış Gücü çerçevesinde o bölgede incelemeler yaptılar.
Gördükleri manzara karşısında, Vılahoviç Dağı'nın askeri bir harekâtla ele geçirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine vardılar, Bu görüşlerini bölgedeki Bosna Ordusu Komutanı General Mehmet Alagiç'e de aktardılar: - Uzun süreden beri Vılahoviç Dağı'nı ele geçirmek için planlar yapıyormuşsun.
Gittik ve orayı bizzat gördük. Bizden sana tavsiye, sakın böyle bir adım atma.
Vılahoviç Dağı'na yapacağın bir saldırı, Boşnak Ordusu için intihar olur.
Bu sözler, Mehmet Alagiç'in bir kulağından girip, diğerinden çıktı. O, Vılahoviç Dağı'nı ele geçirip, Banya Luka'ya girmeyi kafasına koymuştu.
Hani, halk arasında "Kurban olayım tipiye, eski getirdi kapıya" denir ya, Orta Bosna'da yoğun bir kar yağışı başladı. Ardından, olağanüstü dondurucu bir soğuk bütün bölgeyi etkisi altına aldı.

HAYDİ ASLANLAR GÖREVE
Boşnak Ordusu için beklenen an gelmişti... General Alagiç, "Allah bizimle" dedi: - Haydi aslanlar göreve! Alagiç'in "aslanlarından" Zaim, göreve koşar adımla gitmeden önce Alagiç Paşa'ya döndü: - Generalim, ben şehit olmaya gidiyorum.
Sizden aileme bakacağınıza dair bir söz işitmeye ihtiyacım var.
Alagiç, Zaim'i kucakladı, ancak tek bir kelime etmedi. Zaim, beklediği cevabı aldı ve Vılahoviç Dağı'nda şehit oldu.
Boşnak Ordusu'nun komandoları, o soğukta Vılahoviç Dağı'nın yalçın kayalıklarını dağcılık malzemeleri kullanarak tırmandı. Soğuktan büzüşmüş Sırplar böyle bir harekât beklemiyorlardı. Soğuktan sertleşen kar, yüzeyi tamamen dondurduğu için mayın tarlalarının da hiçbir önemi kalmamıştı. Boşnaklar, donmuş yüzeyden rahatça geçerek, Sırplar'a hiç beklemedikleri bir anda ani bir baskın gerçekleştirdiler. Sırplar gafil avlanmıştı...
Tamamı o gece imha edildi.
General Alagiç, daha sonra bu harekâtın görüntülerini kendisini "Böyle bir harekât intihar olur" diye uyaran Amerikalılara gönderdi. Kasetin üstüne de bir not yazdı: "İntihar mı, zafer mi?"

AMERİKA: BOMBALARIM
Vılahoviç Dağı, artık Boşnak Ordusu'nun elindeydi. Banya Luka'ya girmelerine ramak kalmıştı. Boşnak Ordusu, Aliya İzetbegoviç ve general Alagiç'ten, hareket için gelecek emri bekliyordu. Tam bu aşamada, sözde barış için arabuluculuk yapan ABD'nin Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke devreye girdi. Başta Aliya İzetbegoviç olmak üzere bütün hükümet üyeleri tehdit edildi: - Bosna Ordusu daha fazla ilerlerse, uçaklarımızla sizi havadan vururuz. Bosna'da Boşnaklar inim inim inlerken kılını kıpırdatmayan Holbrooke, Sırpların sıkıntıya girmesi ile birlikte aslan kesilmişti!

Baskılar o kadar arttı ki, Aliya İzetbegoviç, Bosna Ordusu Komutanı general Alagiç'e "durun" demek zorunda kaldı: - Hârekat bitti, birlikleri geri çek. Artık, Bosna'da tersine bir süreç gelişiyordu. Boşnaklar iyice toparlanmış, yer yer Sırplara karşı üstünlük sağlamaya başlamışlardı. Hesap günü yaklaşıyordu! Üstelik, o günlerde Boşnaklar çok güçlü silâhlar da elde etmişlerdi. Bosna Ordusu, dünya üzerinde sadece ABD ve Çin gibi birkaç ülkede bulunan son derece gelişmiş, vuruş ve imha kabiliyeti yüksek bazı silâhlara kavuşmuştu.

Tek mermi ile bir tankı eritip yok edecek güce ulaşmıştı. Bu mermilerde seyreltilmiş uranyum vardı. Bu mermiler, Sırpları ve Hırvatları caydırmak amacıyla ordunun kuruluş yıldönümünde sergilendi.
Batılı istihbarat kuruluşları, ciddi araştırmalar yapsa da bu silâhların ne şekilde Boşnaklar'ın eline geçtiğini bulamadı.
Kaynağı belli değildi, ama ortada bir gerçek vardı. Bu korkunç silâhlar Boşnakların elindeydi. Durum tersine dönüyordu ve artık bu savaşa "dur" denilmesi gerekiyordu.