Türkeş: Sakın Apo'yu getirmeyin

Giriş Tarihi 17 Ağustos 2010, 00:00 Güncelleme 17 Ağustos 2010, 14:00
Türkeş: Sakın Apo’yu getirmeyin

İÇİNDEKİLER

1994 yılının 3 Kasım günü İsrail'e tarihi bir ziyaret gerçekleşiyordu. Tansu Çiller İsrail'i ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk başbakanıydı. İlk durak kendisine sunuldu; MOSSAD. Yanında Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'la birlikte yapılan bu ziyaretin amacı terörle mücadele ve istihbarat alanında işbirliği imkanlarını araştırmaktı. MOSSAD'la toplantı başladı. Çiller toplantının sonuna doğru çok daha şaşırtıcı bir şey yaptı ve yanında bulunan MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ve yardımcısı Mehmet Eymür'e dönüp şöyle dedi; "Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz?"

Başbakan istihbarat yetkililerinin dışarı çıkmasını istiyordu. İki istihbaratçı odayı terk ettiler. Başbakan ve Emniyet Genel Müdürü MOSSAD'la görüşmeye devam ettiler. Çiller, MOSSAD yetkililerine dönerek sordu; "Apo'ya suikast için İsrail bize yardım edebilir mi?" MİT devreden çıkarılmış, iş MOSSAD Emniyet Genel Müdürlüğü'ne devredilmişti.

Bu gezinin ardından geçen 12 günün sonunda 15 Kasım 1994 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü depolarına İsrail'den "mühimmat" yağmaya başladı. Ancak başarısız oldular. B Planı devreye girecekti; Tansu Çiller Emniyet'in dışındaki birimlerin devreye girmesini istedi. İstanbul Polat Rönesans Oteli'nin suit odasında Mehmet Ağar, yardımcısı Ertuğrul Ogan, Higtech yetkilileri Rony Lerne ve Goby Cohen ile bir araya gelerek konuştular. Çevirmenliği mühimmat aktarması yapan İngiliz Haspro Ltd. Şti.'nin Türkiye temsilcisi Ertaç Tinmar'dı. 50 milyon dolara anlaşıldı. Silahlar örtülü ödenekten gelen parayla alınacak ama hibe edilmiş gibi gösterilmişti. Çiller'in tek amacı vardı; hayatta en büyük rakibi olarak gördüğü Mesut Yılmaz'ı siyaseten bitirmekti. Bu en büyük hamle olacaktı. Çiller büyük bir hevesle Alparslan Türkeş'i aradı. Görüşme anında Çiller hemen söze girdi; "Efendim size bir müjdem var; Amerikalılar Apo'yu bizse teslim ediyorlar!" Deneyimli politikacı sükunetini bozdu; "Sayın Başbakan sakın ha! Sakın Apo'yu teslim almayın. Size onu astırmazlar. Teslim ederken de birtakım şartlar ileri sürerler. Bu şartları yerine getirmezseniz siyaseten sizi bitirirler. Getirirseniz zaten bitersiniz. Sakın teslim almayın!" Odada buz gibi bir hava esmiştir. Alparslan Türkeş'e göre Apo'yu teslim almak onunla birlikte bütün problemlerini de teslim almak olacaktı; Türkiye bunun altından kalkamazdı. Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz… Tarih Alparslan Türkeş'i haklı çıkartacaktı.

Ancak o günlerde Takvim Gazetesi'nde yayınlanan bir haber bütün planı alt üst etti. Takvim Gazetesi şu başlığı atmıştı; "Apo'nun öldürülmesi için bir özel tim hazırlandı!"

Mehmet Ağar
başlık için 'masa başında uydurulmuş' demiş haberi yapan gazeteci için de şu yorumda bulunmuştu; "İdeolojik yanlışı olmayan birisi!" Ağar resmi açıklamalarında, operasyonun nasıl sıkıntıya girdiğini şöyle açıklayacaktı; "…Bizim ismini bilmediğimiz birileri meseleyi basına sızdırdı. Sızdıran kişinin tespit edilmesi mümkün değil ama ben biliyorum. Ama tespit etme imkanım yok!" Başbakanlık MİT Müsteşarlığı'nın 19.10.1995/20.00.002 sayılı tahsisat yazısının Müsteşar Sönmez Köksal, Operasyon Başkanı Şenkal Atasagun ve operasyon yardımcısı Mehmet Eymür'ün imzası bulunuyordu.
Yıllar sonra mahkeme salonunda olayları anlatan Apo'nun operasyonu nasıl haber aldığına ilişkin sözleri ise daha ilginçti: "Suikast haberini telefonla Yalçın Küçük bildirdi. Ama kendisi de bir ANAP'lı yetkiliden haber almış. Ben öyle düşünüyorum!"