Selda Hanım, 42 yaşındayım ve hayatımın en büyük sorusu ile karşınızdayım. Eşimle 18 yaşında evlendik. Oğlumu çocuk yaşta aldım kucağıma. Ankara'da iyi bir semtte hayatımızın en güzel günlerini geçiriyorken eşim aniden evi terk etti. Daha sonra öğrendik ki en yakın komşum kadınla kaçmış. Sonrası tam bir felaket. Benim oğlum mağazadan eşya çalarken yakalandı. Onların oğlu okulu bıraktı serseri oldu. Eşim ve kadın ise evlenip mutlu oldular. Kızları doğdu daha sonra. Eski eşimle hiç görüşmedik. Benimleyken kabus yaşadığını anlatmış sağa sola. Allah'ın sopası yok ama o güvendiği parası, kadının hesabına geçmiş ve hatun çekip gitmiş. Şimdi daha büyük bir felaketle baş başa; kendisi kanser ve ölmek üzere! Kızı bana yalvarıyor, "Ne olur cici anne babama bak iyileştir" diye. İnsan kıyamıyor, ne de olsa evlat. Sorum şu; benim yerimde olsaydınız evinize alıp bakar mıydınız? Rumuz; Pişmanlık
HAYAT GİDEREK ZORLAŞIYOR
S.U. CEVAP; Artık kendinizi ve oğlunuzu düşünün. Beyefendinin teklifini kabul edin, o maaş sizin hakkınız. Ve unutmayın son günlerinde yaptığınız bu yardım size cennetin kapılarını açar. Tabii Allah'tan umut kesilmez, inşallah yaşar da çektirdiklerinin affını diler.
Geçmiş olsun.