SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 19 Şubat 2011

Çatlak patlak delik de deşik

Ahh ahh!.. Ne yazık ki Sadri Alışık'ı ve yarattığı Turist Ömer tiplemesini bilmeden doğup büyüyen bir yeni nesil evlatlarımız var. Merhum ustanın, Tophane üzerine tartışmaların çıktığı günlerde aklıma geliveren bir de şarkısı var ki onu eski kuşaklar dahi unutmuştur sanırım.
Diyordu ki; "Tophane rıhtımında yaparlar gemi, aman aman oturmuş ehl-i keyifler, çekerler demi.
Tophane rıhtımında var bi meyhane...
Aman aman çok naz etme hanım abla doldur bir tane. Tophane rıhtımında yaparlar kantar, aman amaan.
Bu sosyete kızlarının hepside mantar, dalgaya bak. Tophane rıhtımının, kızları nazlı, aman aman şu İstanbul şoförlerinin hepsi de hızlı. Çatlak patlak, delik de deşik kambur kör, nalet malet. Hepsine bak, çek mastor çek aman amman dalgaya bak"

Çok naz etme
İşte Sadri Baba'nın sunduğu ve o yıllarda herkesin diline pelesenk olan Tophane Şarkısı.
Sözleri alın bugüne uygulayın görün bakalım ne tuttu ne tutmadı, zaman hangi değerleri yuttu?
Unutmadan, yeri doldurulmayan değerli sanatçılarımızın vitrinlik isimlerinden Sadri Alışık'a sevgiyle hasretle karışık bir merhaba gönderelim olmaz mı?

Tırnak parmak ve futbol

Ortaöğrenimimi Kadıköy civarındaki birkaç ayrı mektepte tamamladığımdan, okul kırma günlerimin sabit adresi Dereağzı Tesisleri olurdu. Toprak zeminli antrenman sahasında Ogün'ler, Abdullah'lar, Nedim'ler, Şükrüler gırlaydı. İki yıkamada lacivertten küf grisine dönüşen dandik eşofmanları amma da terlerdi. Kaleciliğe merakım olduğundan Hazım'ın koruduğu kale ardında konuşlanırdım.
Hazım 'sivil' hayatında sobacıydı.
Zaten kocaman olan elleri, teneke kıvırıp, dirsek çakmaktan pençe tadına ulaşmıştı.
O eller, emek yoğun sobacılık işinin tırnak içi siyahlıklarıyla da dışa vursa da rahatsız etmezdi göreni.
Tırnaktan parmaktan laf edişim kuaför bülteni sunmak için değil, büyük bir değişime 'parmak' basmak, farklılaşmayı 'tırnak' içine almak için.
Sobacı futbolculardan, bin milden telefon kumandasıyla çalışan ısıtma sistemi donanmış akıllı bina oturanı futbolcular devrine geçtik artık. Eskiden tabanvayla, tramvayla, seyahat eden topçular yerlerini on yüz milyar bin liralık süper otomobillere binen 'süper star'lara bıraktı nicedir.

Hani nerede

Allah daha ziyade etsin diyelim de, tekmelere kafa uzatan Yılmaz Şen'ler, kafasında karanfil gibi açmış yarayı bandajlayıp koşan Mehmetçik Basri'ler, en kolay maçta da basmadık yer bırakmayan Ender Gonca'lar, hava toplarına ölümüne çıkan Levent'lerin ruhu, niyeti, gayreti niye katlanıp katmerlenmedi ağam?
Her temasta yerle yeksan olan.
Zırt pırt düşen, düşünce dikelemeyen çıtkırıldım haller nasıl hallerdir?
Bunca nazik bedenli adam etrafta fır fırlanırken, çemkirmeyip de koştular, coştular diye maçı mı yazacaktım?
Galibiyeti de gördük, takımın halini de.
Bu futbola edilecek tek söz:
Hadi canım sen de...