SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 14 Ağustos 2010

Ahu Tuba'yla eski günlere doğru

Ahu Tuba'ya rastladım kıyı boyunda. Biraz baş başa oturup öteden beriden konuştuk. Ayna gibi kızdır Ahu. Nasılsan öyle akseder.
Ciddi muhabbet kurarsan aynısını alırsın. Geyikleme, gırgırlama niyetin varsa yaya bırakır seni o konuda. Biz her mevzuyu açar, derinlemesine gideriz baş başa kalınca. Kimselerin kolayına fark edemediği içten, sıcak, sahici tarafını bilip severim Ahu kardeşimin.
Yine öyle yaptık işte, sohbet detaylandı, dallandı sonunda.
Dedim ki:
- Hala çok güzelsin be kız.
- Amaan Savaş kaldı mı eski hallerimiz?
- Sana Allah yağdırmış güzelliği, bir türlü bir şey olmuyor.
- Aaaah ahhh!..
- Şimdi kızın geçecek senin yerine. Kocaman oldu maşallah.
- Evet filiz gibi oldu şükür.
- Nerede o yanından ayırmazdın?
- Amerika'da babasının yanında ama yakında gelecek.
- Kaderi güzel olsun derler.
- Allah çirkin şansı versin de derler. Az mı acı çektim yakından biliyorsun.

TAA ESKİLER
Sonra Yeşilçam'dan eskilerden konuştuk. O vamp, seksi, hoş kadınları dillendirdim ben.
İlk gençliğimizin cılk-ıslak düşlerinde ne kadar da güzel ve bedavaya oynadılar.
Leyla Sayar, Suzan Avcı, Melek Görgün, Seher Şeniz, Diclehan Baban'dı adları.
Onlardan biri beyazperdeye çıktı mı deprem sanırdın.
Dizlerin az üstünde sınırlanmış bir uzun havlu, üstte göğüs uçlarını en göstermeyecek hudut karakolu gibi yayılır, kepaze akıllarımız "Düşmez mi len bu havlu" diyerekten hayal gevişlerdi.
Ahu sordu:
- Sadece onları mı hatırlıyorsun?
Dedim ki:
- Ürkütücü kadın adamlar da vardı.
Timsal-i söz; hangi yılan gözler Aliye Rona kadar sokucu bakabildi ki tabiatta?
Danyal Topatan'ın çirkinliği nasıl da bu kadar yakışıklı anı adası yaptı bir ölü aktörü?

SAFRA KESESİ
Hayata benzerler, karşı duruş karşı huy sergilerlerdi. Hulusi Kentmen varsa Turgut Özatay da olacaktı elbet.
Sami Hazinses'lerin, Salih Tozan'ların pamuk kalpleriyle yetinemezdi, yaşamın safra kesesi; Atıf Kaptan, Tarık Tekçe, Erol Taş yetişirdi imdadına.
Ne yazık ne yazık ki Suphi Kaner'i seyreden kuşaklardan geriye bir avuç kaldı nüfus haritamıza.
Kendi kendini yetiştirmiş bir komik halk kahramanının kendi kendini yok edişindeki intiharda cümleten ölmüştük.
Bayrağı Feridun Karakaya almıştı, Cilalı İbo olup parlatmıştı hüzüngen hallerimizi. Sonra (Kemal Sunal'dan az evveli yani) Sadri Baba çıktı âleme.
Turist Ömer'imizle biz az mı gezdik Afrika'yı, İtalya'yı, Almanya'yı. Ofsayt Osman'ın son dakika şutunu kamu vicdanı adlı hakemle beraber mahkeme hakimi de gol olarak kaydetmişti, gülerek ağlamıştık peeeh!..