Tarihi 16 Kasım 2012

Özal suikastıyla ilgili cevap bekleyen sorular (2)

TRT'nin, emniyet foto film merkezi ve özel şirketlerin suikast anında çektiği görüntüleri Özal defalarca izledi ve izletti. Özal, gazeteci Yavuz Gökmen'in "Suikast basit mi yoksa beynelmilel bir örgüt işi mi?" sorusuna; "Ben basit görmüyorum. Ama ilk bakışta bu kişinin profesyonel biri olduğu anlaşılıyor" cevabını verdi.
Onu böyle düşünmeye iten sebepler neydi?
Demirağ'ın kaldığı Numune Palas Oteli'ndeki odada yapılan aramada telefon numaraları ve notlarının bulunduğu defter soruşturmanın odak noktasını oluşturuyordu. Notlarda ne vardı?
Telefonlar kimlere aitti? Bu kişiler sorgulandı mı?
Demirağ, ifadesinde, en az 6 kez psikolojik rahatsızlığı olduğunu, yaşamak istemediğini, hafızasının gidip geldiğini söylüyordu. Savcılar, polisler ve doktorlar saldırganı dengeli, soğukkanlı ve sağlıklı buldu.
Psikolojik rahatsızlık önceden öğretilmiş bir ifade verme şekli miydi?
Demirağ'ın sorgulamaları video kasete kaydedildi.
3 video kaseti tab edilmek üzere emniyete götürüldü. Mahkemede delil olarak kullanılacağı belirtilen bu sorgulamaların tamamında ne vardı?
Başbakan Özal'ın Demirağ'ın geçmişi ile ilgili açıklamalarına TRT haber bültenlerinde yer verilmedi.
Kamuoyu savcılar tarafından bilinçli bir şekilde yönlendirildi mi?
Özal'ın örgüt bağlantısı açıklamaları neden sansürlendi?
Doğu Perinçek'e ait 2000'e doğru dergisinde (21 Temmuz) "Özal'ı ben vurdum" başlıklı röportajda Murat Ağırtıcı'nın iddialarına yer verildi.
Perinçek, Demirağ'ın üzerindeki dikkati neden dağıtmak istedi?
Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar
, Demirağ'ın eylemi tek başına yaptığına inanıyordu. Oysa onu tanıyanlar ve Kartal Demirağ'ın 1980 yılında arkadaşlarını yaralama olayındaki avukatlığını yapan Abdullah Gedik, "Demirağ, suikastı yapması için cezaevinden kaçırıldı" iddiasını ortaya attı.
Gedik'i bu açıklamayı yapmaya iten bilgiler nelerdi?
Emniyet, Demirağ'ın bu işi tek başına yaptığına nasıl kolayca ikna oldu?
Özal; Bülent Şemiler ve Ahmet Selçuk'u neden İsviçre'ye gönderdi?
Suikastın İsviçre bağlantısı neydi?
İsviçre'deki bankalara yatan bazı paraların anlamı neydi? Hangi hesaplara kimler tarafından ne miktarlarda para transferleri yapıldı? İsviçre istihbaratı başta Erol Simavi olmak üzere birkaç ismi verdi. Korkut Özal bildiklerini savcıya anlattı. Ahmet Özal da bazı isimleri savcıya açıkladı. Sabri Yirmibeşoğlu'nun ismi geçti.
Bu isimlerle ilgili ne gibi bir soruşturma yapıldı?
1 Kasım 1988
'de Savcı Yardımcısı Tevfik Hancılar iddianameyi okudu. İlk duruşmada bazı tanıklar dinlendi. Mahkeme ara kararında savcılığın tanık gösterdiği 93 kişinin dinlenmemesini kararlaştırdı.
Bu tanıklar neden dinlenmedi?
İddianameye göre; Osman Atay, suikast öncesi Demirağ'ı cezaevinde ziyaret edip para yardımında bulunuyor. Hatta para verip sahte pasaport hazırlıyor, suikast sonrası İsviçre'ye hangi yollarla nasıl gideceğini anlatıyor. O hâlde Atay, neden sanık sandalyesine oturtulmadı? İsviçre'de taksicilik yaptığı belirtilen Osman Atay'a daha sonra Milliyet muhabiri ulaştı. Atay, hakkındaki tüm iddiaları yalanladı ama 1986'da Kartal'ı cezaevinde gördüğünü de söyledi. Atay, "Elçilikte kaydım ve adresim var, isteseler beni bir saat içinde bulurlar. Hiçbir yazı gelmedi" dedi. Atay hakkında neden iade başvurusunda bulunulmadı?
Bir örgütle bağlantılı olduğu iddianamede belirtildiği hâlde Demirağ, TCK'nın 450. maddesine göre yargılandı ve 20 yıl ceza ile kurtuldu. İnfaz yasasına göre 8 yıl yatıp serbest kaldı. Demirağ hakkında niçin örgütlü suçlarla ilgili 146-1'den dava açılmadı?
1990'da Bahadır Tamer adlı hükümlünün ihbarını değerlendiren polisin aldığı ifadenin gazetelerde yayımlanmasını engellemek için DGM, gazetelere baskın düzenledi.
Tamer, Demirağ'la aynı kovuşta kalmış, Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ya gönderdiği ihbar mektubunda Demirağ'ın kaçmasına yardım eden savcı ve çeşitli cezaevi görevlilerinin adını vermişti. DGM'yi telaşa düşüren neydi? Tamer'in ihbarı nasıl değerlendirildi?
1994'te, Özal'a suikastın önce Veli Can Oduncu'ya teklif edildiği ancak Oduncu'nun teklifi kabul etmemesi üzerine kısa süre sonra cezaevinde meydana gelen bir olayda öldürüldüğü iddia edildi.
Ülkücü görüşlü Oduncu, 12 Eylül öncesi 7 TİP'linin öldürülmesinden hüküm giymişti. Bu iddia araştırıldı mı?